23. BÖLÜM

6.9K 335 33
                                    

MEDYA: BARIŞ

Bizimkiler yedikleri dayağın verdiği yorgunlukla uyuyunca benimde canım sıkıldı ve kafeteryaya inip Minaların gelmesini beklemeye karar verdim. Zaten kafeteryada buluşacaktık sadece ben erken gelmiş oldum. Ya Deniz ile Mina çok yakışıyorlar, çok da tatlı oluyorlar inşallah severler birbirlerini de Mina biraz mutlu olur. Gerçekten, içten gülmeleri geri gelir. Tabii siz bilmezsiniz Mina, Buğra olayına kadar içten gülerdi etrafa neşe saçardı ama Buğra olayı yaşanınca sanki bir anda büyüdü. Gülüşleri sahteleşti, artık etrafa neşe saçmıyor falan. Birde üzerine buraya gelişimiz ve ikimiz tek kalınca kendini beni korumak zorunda hissetmesi eklenince olgunlaştı. Ama hala onun çocuk yanıyım, hala onu içten güldürebiliyorum bu belki sizin için hiçbirşey ama benim için çok önemli. Onun o içten gülümseyişini görmek benim için dünyalara bedel, bazen onu sinirlendirecek birşey yapıyorum öyle bir bakıyor ki olduğum yere sinip kalıyorum sonra kahkaha atıyor halime ben yine mutlu oluyorum. Gerçekten Mina benim herşeyim, annem, ablam hatta bazen abim ama hiçbir zaman küçük kız kardeşim değil çünkü her zaman ben onun küçüğüyüm yani boyumun kısa olmasının da bunda etkisi büyük. Gülmeyin yani ben istemedim boyum 1.57 olsun, keşke 1.65 falan olsaydım en azından o zaman aramızda 5 cm kalırdı. 13 cm ne demek ya?! Yanında çocuğu gibi kalıyorum resmen! Hele bir de topuklu giyerse var ya...Bak yine sinirlendim.
Sinirim üst sınırlarında gezerken elimin altındaki telefonum titreyince yerimden sıçradım. Telefona bakmak için ekranı açtığımda mesaj atanın Mina olduğunu gördüm. Sinirlenmeme bile izin vermiyor vicdansız

KİMDEN: MAVİM
Kafeteryaya gel

KİME: MAVİM
Kafeteryadayım bekliyorum

Mesajım anında görüldü olurken cevap gelmedi, bu kız bana görüldü yapmaktan zevk alıyor yemin ederim. Kısa bir bekleyişten sonra yüzlerinde küçük plasterler ile Mina ve Deniz kapıda görününce onlara beni görmeleri için el salladım. İkisi buraya gelirken ne kadar yakıştıklarını tekrar görmüş oldum ve Mina ile henüz konuşamasam da bence Deniz'den hoşlanıyor. Yani ben malımı bilirim bakışlarından bile belli hoşlandığı.
"Napıyon?"
"Valla bizimkiler uyudu bende buraya geldim"
"O kadar dayağı ben yesem bende uyurdum" diyen Deniz'i onaylarcasına kafamı salladım
"Harbiden ya Batu ile Atlas neyse de Mert o dayağı nasıl yedi hala inanamıyorum"
"Yine aralarında en az dayağı Mert yemiş kanka. Sadece bir kaş ve dudak bir de kaştan dolayı o göz tarafı biraz morarmış"
"Daha bu az mı?!" diyerek şaşkınca bana bakan eniş- aman işte Deniz'e kafamı salladım
"Batu ve Atlası görmedin herhalde"
"Yok kanka onları da gördüm de Mert'e bu bile fazla yani. Bizim Mert sonuçta 5 kişiyi tek döven insan" diyince bilmiyorum anlamında ellerimi iki yana açtım.
"Sizin nasıl bir çevreniz var ya? Hepsi mi dövüşçü?"
"Sayılır" diyerek kafamı salladım. Bu sırada bizimkilerin istediği kahve de masaya geldi. Bu sırada Deniz'in telefonu çaldı
"Kusura bakmayın kızlar birazdan geliyorum" diyerek masadan uzaklaşınca hemen Mina'ya döndüm
"Çok yakışıyorsunuz kanka"
"Sus lan duyacak"
"Yanlız hoşlandığın her halinden belli. Yani başkası anlamaz da ben anlarım" dedim ve Mina'nın o meşhur bakışlarıyla karşılaştım
"Eve gidene kadar sus evde konuşuruz" diyince gülümsedim. Önüme dönüp kahveme odaklanınca Deniz yeniden gelip masaya oturdu.
"Kardeşim gelmiş"
"Çocuğu da korkuttun gelir tabii"
"Kardeşin niye gel-" sözümü kesen şey arkamdan gelen ses oldu
"Abi bu haliniz ne sizin?! Bu arada merhaba yenge" arkama baktığımda kalbimin teklediğini hissettim. 'Allahım bu ne yakışıklılıktır böyle?! Genetik mi yavrum sizde yakışıklılık?!'
"Yenge?" dedi Mina tek kaşını kaldırarak
"Ya şey abimin yanında uzun zamandır bir kız görmüyorum da görünce sevgilisi sandım" demesiyle Deniz'in içtiği kahve boğazında kaldı ve öksürmeye başladı. Mina onun sırtına vururken ben gülmemek için kendimi zor tutmakla meşguldum. Zaten çocukda beni hala farketmedi. Çocuk abisi öksürünce oraya doğru gitti
"İyimisin abi?" Deniz koyulaşmış mavileriyle ona baktı ve
"Geç otur şuraya kes sesini!" diyince uzun zamandır tuttuğum kahkamı saldım gitti. Bu sırada çocukda beni farketmiş oldu, gülüşüm durunca Mina'nın delici bakışlarıyla karşılaştım ve hemen gözlerimi kaçırdım. Kafamı kaldırıp çocuğa bakınca hayran hayran bana doğru baktığını gördüm, Deniz'i dürtüp
"Abi bu güzel kız kim?" diyince benim merkezi ısıtma sistemi sonuna kadar açıldı ve bana bir sıcaklık geldi. Mina delici bakışlarını benden çekip tek kaşını kaldırarak çocuğa baktı ama o umurunda olmayarak bana bakmaya devam ediyordu. Deniz çocuğun kolunu sıkıp
"Geç şuraya otur! Eve gidince görüşcez seninle!" diyerek yanımdaki sandalyeye doğru itti. Çocuk abisinin sözünü dinleyerek yanıma oturdu ve bana elini uzattı
"Merhaba Barış ben"
Sanırım ölüyorum o nasıl güzel gülümsemektir, Allahım sen bana yardım et. Uzattığı elini sıktım
"Maya" dedim gülümseyerek. Biz gülümseyerek birbirimize bakarken Deniz ve Mina aynı anda yapmacık bir şekilde öksürünce hemen elimi çekip onlara döndüm. Sanırım aşık oluyorum
'Nah sanırım mal gibi aşık oldun işte ne çabuk unuttun yaşadıklarını' diyen iç sesimi yok saydım ve kafamı kaldırdım. Barış bu kez Mina'ya elini uzattı
"Merhaba yenge" diyince Deniz bu kez "Barış" diye tısladı.
"Adım Mina"
"Güzel isim anlamı ne?"
"Gökyüzü"
"Anlamı daha güzelmiş" diyip gülümsedi ve Denize döndü
"Abi bu arada müdür seni arıyordu  ben gelmeden 5 dakika önce"
"Niye lan?"
"Derslere girmedin ya"
"İyi ki de girmedim zaten yoksa kavgayı kaçıracakmışım" diyip güldü.
"Cidden ya sen nasıl bu hale geldin? Valla senin kaşını patlatan insanı merak ediyorum"
"Çam yarmasından farksızlardı" diyerek konuşmaya dahil oldu Mina. Bu sırada yeniden telefonum çaldı
"Ben şimdi geliyorum" diyerek masadan kalktım

Bela İkiliWhere stories live. Discover now