32. BÖLÜM

6K 269 60
                                    

Sabaha alarmın gıcık sesiyle gözlerimi açtım, melodiyi ne kadar değiştirirsem değiştireyim sevemiyorum bir türlü. Sabahın köründe başında öten bir sesi kim sever ki? Banyodan gelen seslerden Mayanın da uyandığını anladım. Sevgili durumları ona yaradı en azından sabahları kendiliğinden uyanıyor, beni uğraştırmıyor. Dün gece Denizleri ekmiş oraya gitmemiştik her ne kadar Deniz trip atsa da gece oradan dönmek de vardı, daha sonra benim açımdan düşününce hak verdiğini kendisi de söyledi zaten. Maya banyodan çıkana kadar bende üzerimi değiştirip hazırlandım, çantamı alıp odadan çıktığım sırada Maya da banyodan çıktı
"Günaydın gökyüzümün en güzel Mavisi" diyince kahkaha attım
"Günaydın dünyanın en mutlu kızı"
"Harbiden de öyleyim"
"İyi iyi Barış yaradı sana" diyince sırıttı
"Darısı senle Deniz'e inşallah"
"Mayaa!" diyip terliğimi elime almıştım ki odasına kaçtı. Deli...
Valla ilerde çocuklarım Maya'ya sövmezse iyi, sayesinde güzel terlik atmayı öğrendim annemle yarışacak duruma geldim. Tabii annem terlik atmasıyla nam salmıştı bizim mahalleye, ne zaman eve geç gitsek daha bahçe kapısında karşılardı terlikleri bizi. Bir keresinde Maya ve Mert ile okuldan kaçtık tabii yanımızda saat de yok, gezdik tozduk canımız sıkıldı Mavi Manzaraya gittik -orada da hava geç kararır, bir tepe olduğu için- eve gittiğimizde yıldızlar yavaş yavaş kendini gösteriyordu. Bahçe kapısından girdiğimiz anda 3 tane terlik havada uçtu; önce Mert, sonra ben ve en son Maya'ya isabet etmişti annemin 39 numara terlikleri. Evet, 39 numara terlik giyiyordu ve hiçbir zaman attığını kaçırmazdı...
Özledim o günleri be, hiçbir derdimiz tasamız yoktu, sorumluluğumuz yoktu. Şimdi baksana halimize; bir ev bizden soruluyor, okul var, hepsini geçtim birbirimizden sorumluyuz. Ah be Maya neden dinlemedin ki gelme dediğimde?
Bir yandan geldiği için şükrederken bir yandan da keşke o da başını yakmasaydı diyorum. Eğer buraya gelmeseydik, hayatımız eskisi gibi devam etseydi kesinlikle okul birincisi olurduk ikimizde. Bu derslere girmediğimiz halde bile takdirsiz dönemimiz geçmez, bütün öğretmenler şok geçiriyor notlarımızı görünce ama yapılcak birşey yok.
Banyodan çıktığımda aşağıda beni bekleyen bir Maya görmeyi hayal etmiyodum
"Sen ve beni beklemek?" dediğimde gülümsedi
"Maya iyisin demi bacım?"
"Ya orada öyle bana bakacağına hızlı olurmusun? Sevgilimi özledim"  diyince gözlerimi devirdim
"Sen kapıyı kilitle ben yavrucuğumu çıkarayım"
"Oha motorla mı gideceğiz?"
"Evet, çok bile yattı"
"Özlemiştim bee" diyince gülerek ayakkabılarımı giydim ve garaja indim. Üzerini örttüğüm için tozlanmayan motoruma gururla baktım, yağmurlu havada biraz sıkıntı çıkarsa da hiçbir zaman yola bırakmadı bizi. Anahtarı takıp gaz verdim, bu sesi bile özlemişim be... Motorun üzerinde garajdan çıkınca Efe'yi karşımda gördüm
"Oo küçük hanım yüzünüzü gören cennetlik valla"
"Bizim mi sizin mi beyefendi?" diyince kahkaha attı
"Memlekete götürdüm anneannemi"
"İyi ettin" diyince gülümsedi. Bu sırada Maya da yanımıza geldi
"Oo Efe bey"
"Oo Maya hanım" dediklerinde kahkaha attım
"Okula mı?"
"Başka hiçbir kuvvet beni bu saatte uyandıramaz" dediğimde Efe güldü
"Üniversite rahatlık resmen" diyince Maya dil çıkardı
"Bak ya şunun havasına" dediğimde kahkaha attı
"Neyse sizi tutmayayım ben, akşama Hayriş yemeğe çağırdı. İtiraz istemediğini belirtti" dediğinse güldük
"Gidermiyiz?" dedim Maya'ya bakarak
"İtiraz yasak Mavicim emir büyük yerden" dediğinde güldüm
"Haklı emir büyük yerden" diyince Efe başını salladı
"Yani zahmet olmazsa itiraz etmeyin" diyince kahkaha attım. Maya kaskını alıp motora binerken
"Görüşürüz" diyip el salladı Efe, bende birşey demeden el sallayınca kendi bahçelerine geçip eve girdi. O eve girince bende motora tekrar gaz verdi
"Hazırmısın?"
"Evet" diyip belime sarılınca bahçeden çıktım, ana yola çıktığımda trafik olmadığını gördüm, yol bana kalınca bende gaza yüklendim...

**

Okul bahçesinden girdiğim anda Deniz ve Barış önüme çıktı, son anda direksiyonu kırarak önlerinde durdum. Deniz sinirle üzerime doğru geldi
"Ne yapıyorsun lan sen?! Körmüsün aq?!"
Evet başımızdaki kasktan dolayı kim olduğumuz anlaşılmıyordu, kaskı çıkardım
"Motor sürüyorum sen?" dediğimde Deniz şaşkınca bana bakarken Barış arkada kahkahalarla gülüyordu. Deniz hala şaşkınca bana bakarken Maya kaskını çıkarıp motordan indi ve Barış'ın yanına gitti
"Siz sınıfa mı çıkıyorsunuz?"
"Aynen de sen nereye sayın baldız?" diyince kahkaha attım
"Motoru bu ortaya bırakmamı beklemiyorsun değil mi eniştecim?" dediğimde herkes kahkaha attı
"Lan yok be çok soğuk oldu bu böyle, ben baldız yerine kanka veya kardeş desem?" diyince gülümsedim
"Ne istiyorsan onu söyle zaten bende enişte demeyeceğim"
"Anlaştık o zaman" dedi ve tokalaşmak için elini uzattı, elini sıktım
"Anlaştık"
"Bekleyelim mi sen sınıfa gelirmisin?" diyince Deniz'e döndüm
"Siz çıkın ben motoru bırakıp gelirim" dediğimde onaylarcasına başını salladı ve merdivene doğru ilerlemeye başladılar, bende köşeye bisiklet bıraktıkları kısıma doğru ilerledim. Motoru bir köşeye park edip kasklarımızı kilitledim, işim bitince güvenlikçimiz Şah İsmail'in yanına gittim
"Şah İsmail motor kenarda sana emanet"
"Tamam merak etme" diyince başımı salladım ve merdivene doğru adım atacakken Batu ile karşılaştım
"Günaydın Mavi"
"Günaydın"
"Ne yapıyorsun?"
"Öyle sınıfa gidecektim"
"Gel beraber gidelim" diyince gülumseyerek onayladım
"Geçen hafta okula hiç gelmediniz neredeyse"
"Mert buradaydı ondan öyle oldu"
"Devamsızlıktan kalıcaksınız dikkat et"
"İzinli devamsızlığımız var, izinsiz 3 gün sadece" diyince güldüm
"İyiymiş" diyince başımı sallayarak onayladım. Bizim katın merdivenlerine döndüğümüz zaman Deniz'i gördüm, Batu ile birbirlerine olan sinirli bakışlarını görmezden geldim
"Nereye?"
"Yanına geliyordum, kantine gidelim diye" dediği an zil çaldı
"Tenefüste gideriz, zil çaldı" diyince gülümsedi
"Peki" diyip geldiği yöne yani yukarı doğru çıkmaya başladı
"Maya ve Barış sevgililer mi?" diyen Batu ile güldüm
"Ne çabuk yayıldı ya?" dediğimde güldü
"Hikaye atmışlardı ikiside"
"Ne zaman?" dedi Deniz
"Dün akşam"
"Ben görmedim"
"Ben dün telefona bakmadım" diyince Deniz güldü
"Yalan söyleme gece bilmem kaçta attığım mesaja cevap verdin" diyince koluna vurdum, gülerek bana bakınca dil çıkardım
"İnstagrama bakmadım"
"Şimdi oldu" dediğinde Telefonu çıkarıp fotoğrafa baktım (medyadaki fotoğraf)
"Eşekler ya nasıl yakışıyorlar" diyince Batu güldü
"İnşallah mutu olurlar" diyince gülümsedim
"Sağol" dediğimde Deniz kolumu dürttü
"En az onlar kadar yakışacak bir çift daha tanıyorum" diyip göz kırptı
"Ha?" diyince güldü
"Yok birşey" diyince anlamaz gözlerle ona bakmaya devam ettim ama o beni takmayarak sınıfın kapısını açtı ve içeri girdi. Kim ya onlar kadar yakışacak çift?
Sırama geçip oturdum, Maya da gelip masaya oturdu
"Mavişim, gökyüzüm, canımın içi-"
"Kısa kes de sadede gel" diyince güldü, Allah bilir ne isteyecekti de böyle iltifat ediyordu
"Ben Barış'ın yanına geçebilirmiyim?"
"Bende dedim ne isteyecek. Geç geç" diyince gülüp yanağıma sulu bir öpücük bırakınca gülümsedim
"Ben yanına geleyim mi Mina? Atlas da gelmeyecek bu gün" diyince Batu'ya döndüm. Tam ağzımı açmış birşey söyleyecektim ki Deniz laflarımı ağzıma tıkadı
"Ben oturacağım yanında" diyince ikimiz de şaşkınca Deniz'e baktık ancak o şaşkın bakışlarımızı takmayarak yanıma oturunca bende yeniden Batu'ya döndüm
"Atlas neden gelmiyor bu gün?"
"Hastaymış"
"Kıyamam ben ona ya" dediğim anca kapı açıldı ve içeriye Yiğit'in kolunda Atlas girdi. Yiğitle birşeye gülüyorlardı ve hiçte hasta gibi bir hali yoktu, Deniz kendini gülmemeye zorlarken sertçe Batu'ya baktı
"Bir dahakine mantıklı yalanlar söylersin umarım" diyince Batu sinirle Denize baktı
"Gözüme çok batıyorsun dikkat et" diyince Deniz güldü
"Gözünü benim olandan çekmezsen daha çok batarım" dedi. Olaylara birtek ben mi anlam veremiyorum acaba?
"Beyler hayırdır noluyor size?" dediğimde Deniz gülerek bana baktı
"Yok bişey Mavili şakalaşıyoruz"
"Bana pek öyle gelmedi ama neyse" dediğim anda Yiğit gelip masanın üzerine oturdu ve güldü
"Sınıfın Mavileri yanyana gelmiş" diyince kahkaha attık. Yiğit'in sözüne Atlas devam etti
"Tabii Maya hanım sevgili yaptı sattı bizi"
"Aynen valla sattı ki ne sattı"
"Lan arkamdan konuşmayın" diye konuya giren Maya ile Yiğit sinsice güldü
"Önündeyiz kanka" diyince dehşetle ona baktım
"Bu espiriyi yapmış olamazsın Yiğit" dediğimde Barış umutsuzca başını salladı
"Maalesef yaptı kanka"
"Senin olmayan espiri anlaşına-" ağzını kapatarak Deniz'in sözünü kestim
"Espiri anlayışı olmayanlara hakaret olur Maviş" dediğimde herkes kahkaha atarken bende Denizin ağzını açtım
"Teşekkür ederim"
"Neden?"
"Beni büyük bir hatadan kurtardın" diyince yeniden hepimiz kahkaha attık. Bu sırada sınıftan biri
"Destur Levent Hoca" diye bağırdı, hemen ardından müdür yardımcımız sınıftan içeri girdi ve bize doğru geldi
"Gençler Allah muhabbetinizi arttırsın" diyince Batu sırıttı
"Hocam canınız çektiyse sizde buyrun" diyince hoca sabır çekerken biz kahkaha attık.
"Hayırdır hocam siz niye geldiniz?" diyince hoca hepimizi tek tek süzdü, küçümser bakışlarını söylemesem olmaz tabii
"Hiç kaç gündür okulda olay çıkmıyor yaşıyormusunuz diye merak ettim" diyip güldü ama kendince yaptığı espiriye sadece kendi güldü. Biz 'neyin kafasında bu adam?' modundaydık. Kendi kendine gülmesi bitince ciddiyetle bize döndü, tabi biz az önceki espirisinden sonra onu ne kadar ciddiye alırız orayı ayrı bir muamma
"Hepiniz benimle geliyorsunuz.  Düşün önüme!"
"Sadece biz mi yoksa bütün sınıf mı hocam?"
"Sadece siz" diyip kapıya doğru gidince bizde arkasından ilerlemeye başladık. Yiğit yanıma geldi
"Hayırdır kız?"
"Ne bileyim aq kaç gündür okulda bile değilim"
"Siz yokken biz de bir olay çıkarmadık ki" diyince Atlasa baktım
"Eminmisin?"
"Valla çıkarmadık kanka olsa söylerim biliyorsun"
Haklıydı, birşey yapmış olsaydı söylerdi. Noluyo aq yine ya?!
Müdür yardımcımızın odasının orada biz durmayı planlarken hoca devam edince Batu arkasından seslendi
"Hocam odanız burası"
"Bir akıllı senmisin evladım? Yürüyün hadi!" dedi ve okul binasının dışına çıktı.
"İyi tarafından bakarsak disipline gitmiyoruz" dedi Deniz
"Aynen abicim" diyerek ona katıldı Barış, Maya ise yanıma gelerek koluma girdi
"Nedense içimden bir his yeni bir macera diyor Mavi"
"İçindeki sesi sustur kanka" dediğimde güldü
"Kanka ben senin gibi değilim ya içimden her geçen çıkmıyor" diyonce güldüm. Hoca arka bahçeye gidince durdu ve bize döndü, bu sırada Maya kulağıma uzandı
"Lan bu bizim geçen gün ettiğimiz kavgayı öğrenmiş olmasın?"
"Yok lan öyle olsa Yiğit ile Batu'yu getirmezdi"
"O da doğru"
"Evet gençler şimdi hepiniz neden burada olduğunuzu merak ediyorsunuz" dediğinde bizden ses çıkmayınca devam etti
"Şu duvarın haline bir bakın" diyip duvarı işaret ettiğinde tam anlamıyla bir şok geçirdim
"Yok artık"
"Oha"
"Lan nasıl?"
"Haydaa"
"Kim yapmış ki?"
"Yanlız harbiden iyi düşünmüşler"
"Aynen ha 40 yıl düşünsem aklıma gelmez"
Birisi duvardan bir insan geçebilecek kadar kalıktaki bir yeri boydan boya yıkmıştı, hemde arka bahçenin kamera görmeyen bir kısmı.
"Evet bende böyle düşünmüştüm. Şimdi bunu kim yaptı?"
"Hocam valla Mina ile ben ne zamandır doğru dürüst okula gelmiyoruz"
"Hocam Barış ile bende okula yeni geldik zaten. Ayrıca kaçmak istesem kapıdan çıkarım duvarla neden uğraşayım?"
"Hocam bende ne zamandır hastaydım iki gündür okuldayım" dedi Yiğit
"Valla hocam ben üşenirim" diyen Atlas ile hepimiz kahkaha attık
"Hocam duvara tırmanıp atlamak daha kolay" dedi Batu
"Yani hocam kusura bakmayın ama hiçbirimiz mal değiliz yakalanacağımızı bile bile okulun duvarını yıkalım. Bununla uğraşacağımıza kapıdan çıkarız her türlü disiplin zaten" dedim.
"Mina haklı hocam" diyerek beni onayladı Barış.
"Zaten siz yaptınız diye getirmedim, okulda eliniz kolunuz uzun ve maalesef öğrenciler tarafından seviliyorsunuz-"
"Hocam niye 'maalesef'?" diyerek en saçma soruyu soran Yiğite gülmeden edemedim
"Evladım okulun en baş belası, akıllanmaz, uslanmaz insanlarısınız ve sanki iyi birşey yapıyormuşsunuz millet sizi örnek alıyor" diyince kahkahayı bastık
"Neyse biliyormusunuz kim yaptı?"
"Yok hocam zaten bunlar yoktu ne zamandır biz de bilmiyoruz" dedi Batu
"Aynen hocam duymadık" dedi Atlas
"İyi madem birşey duyarsanız haberim olsun. Hadi sınıfınıza çıkabilirsiniz" diyince sesimizi çıkarmadan okula doğru yürümeye başladık, Batu bir ara arkaya bakıp hocanın gelmediğinden emin olunca
"Niye böyle birşey yaptı şimdi bu?"
"Valla bilmiyorum ama çıkar kokusu" dedi Maya
"Ders kime?" diyerek konuyu değiştirdi Deniz
"Fuzuli" dedim
"Yapma be" diyerek konuya dahil oldu Atlas
"Maalesef" dediğimde Barış
"Fuzuli ne biçim lakap be?" diyince hepimiz gülmeye başladık
"Adam Fuzulinin şiirlerini adından daha iyi biliyor" diyen Yiğit edebiyatçımızın durumunu özetlemişti
"Kaynatamazmıyız ya dersi?" diyen Batu ile bütün gözler Yiğit ve Atlas'a döndü
"Ne hepiniz bize bakıyorsunuz? Bir kere de siz kaynatın" diyince Atlasa masumca baktım
"Kanka biz sizin kadar yapamıyoruz. O yetenek bir tek sizde var"
"Aynen hiçbirimiz sizin gibi yapamıyoruz" diyerek benim yağ çekme işimi devam ettirdi Batu
"Ders kaynatma konusunda kimse sizin elinize su dökemez" diyerek Maya da olaya dahil oldu
"Helede ikiniz bir olunca" diye ekledi Deniz
"Yapsanız yapsanız siz yaparsınız be" dedi ve tamamlayıcı cümleyi söyledi Barış. Atlas bu sözlerimizin içine Yiğit'e baktı
"Yapsak mı?"
"Bilmem"
"Bence yapın" diyerek araya girdi Maya
"Eh yapalım madem"
"Yapalım hadi acıdık" dedi Yiğit. Dersi kaynatmayı kabul ettikleri için onları alkışlamaya başlamıştık ki bizim kattaki nöbetçi öğretmen sinirle bize döndü
"Noluyor orada?"
"Ha şey hocam arkadaşlar nişanlanmış da" diyince hepimiz bir şokla Maya'ya baktık o ise Atlas ve Yiğiti gösteriyordu
"Anlamadım?" diyen hocaya doğru bir adım attım
"Yok birşey hocam gürültü yaptığımız için özür dilerim" dedim ve Maya'yı sınıfa ittim ve arkasından sınıfa girdim
"Bacım sen salakmısın? Bu ikisi nişanlanmış diye gösterdiklerin Atlas ve Yiğit"
"Lan sen bize top mu diyorsun?" diyerek Mayanın yanına gelen Yiğit'in yüz ifadesini görünce kendimi tutamayıp kahkaha atmaya başladım, bu sırada kapı açılıp hoca içeri girince hepimiz yerlerimize geçtik. En arkada Maya ve Barış, önlerinde Deniz ve ben, bizim önümüzde Atlas ve Batu, sağımızda ise Yiğit ve Buse oturuyordu, Busenin arkasında tekli sırada Elif vardı; yani ortam dersi kaynatmaya müsaitti. Yiğit bize doğru eğildi
"Kaynatıyoruz değil mi?"
"Evet" diyen Deniz ile tekrar doğruldu. Bende camdan dışarıya gökyüzüne bakmaya başladım
"Bakıyorum adaşını izliyorsun" diyince gülümsedim
"Sende adaşını izle demek isterdim fakat buradan görünmüyor maalesef" diyince güldü
"Borcun olsun bir gün sahile götür beni"
"Daha iyi bir fikrim var boş bir zamanımızda seni çok güzel bir yere götüreceğim" dediğimde beklemiyormuş gibi şaşkınca bana baktı
"Nereye?"
"Sürpriz bekle ve gör" dediğimde kararsızlıkla başını salladı ve önüne döndü.
"Kaldırın defter- kitabı yazılısınız" diyince hepimiz şaşkınca hocaya baktık
"Ciddi olamazsınız hocam" dedi Maya
"Gayette ciddiyim" diyince Yiğit ümitsizlikle başını salladı
"Ama biz dersi kaynatacaktık"
"Efendim evladım?"
"Hızlı olun hocam zamanımızdan gidiyor" diye düzeltince kendini güldüm
"Ne gülüyorsun çok mu iyi Edebiyatın?" diyince Denize baktım
"Yaparız ya edebiyat kolay hem kopya da çektiriyor" dediğimde gülümsedi
"Sen kopya da mı çekiyorsun?"
"Ayıp ediyosun ama izle de birşeyler öğren" diyerek hocadan kağıdımı aldım ve yapabileceğim bir soru var mı diye göz gezdirmeye başladım...

**

Mavi Manzaramızın olduğu orman her gece ki gibi karanlıktı, buraya gece gelmeyi sevmiyorum ama birazdan hava aydınlanacak zaten. Her zaman ki uçurumun kenarına gittiğimde oturmuş beni bekleyen Deniz'i gördüm
"Bizimkiler nerede?"
"Gelmediler"
"Neden?"
"Şahit olmak istemiyorlarmış"
"Neye?" dediğimde sustu Deniz
Biz konuşurken hava aydınlanmıştı ve mavi çok güzel bir şekilde parlıyordu hem gökyüzünde hem denizde
"Bak bize çok benziyor değil mi?"
"Evet"
"İki mavi uzaktan birmiş gibi görünüyor ama asla kavuşamayacak"
"Belki-"
"Değil Mina belki değil. Sen beni üzecek şeyler yaptın! En başından güvenmemeliydim sana, bitirdin beni de hayatımı da birazdan göreceklerinin hepsi senin suçun!" diyip ayağa kalkınca bende ayağa kalktım
"Ne diyorsun sen?! Ben seni üzecek birşey yapmadım!"
"Yaptın" dedi ve bir adım geri giderek kendini uçurumdan aşağıya, denizin maviliğine bıraktı. Peşinden koşuyordum ki biri kolumdan tutarak beni durdurdu, kim olduğuna bakmak için döndüğümde Batu olduğunu gördüm
"Batu bıraksana beni !Görmüyormusun attı kendini?!" dediğimde sinirle soludu
"Unut onu artık! O iddiayı kaybetti, sen benimsin!"

*Bölüm Sonu...
Bölümü kaç kere silip yeniden yazdım bilmiyorum hiçbiri içime sinmedi. Umarım beğenirsiniz...
Sizce Mina Deniz'e ne yaptı?
Batu ve Deniz ne konuda iddiaya girdi?
Yorumlarınızı bekliyorum...🤗*

Bela İkiliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin