11. BÖLÜM

9K 396 16
                                    

"Elifle aramızın bozuk olduğunu biliyosun zaten ben sana sadece sebebinden bahsedeceğim" diyip biraz duraksayınca devam etmesi için kafamı salladım. O da bunu bekliyormuşcasına konuşmasına devam etti
"Bak ben geçenlerde eve her zaman gittiğimden daha erken bir saatte gittim. Babam zaten eve 1'den aşşağı gelmiyor. Eve gittiğimde annemle bir adamı yatakta hiçte uygun olmayacak şekilde bastım. Şu an bunları anlatmaya bile utanıyorum gerçekten bunu bir kızla konuşmam ne kadar doğru bilmiyorum ama bir erkekle asla konuşamazdım. Ben kadınlardan soğudum Mina, hiçbir kıza güvenim kalmadı bundan dolayı Eliften uzaklaştım ve 1 hafta içinde ayrıldım. Kimseye içimdekileri anlatamıyordum, bu gün Elifin senin kavgana girdiğini ve seninle bizim konumuzu konuşmak istediğini duyunca sana güvendiğini anladım. Elif bir insanın karakterini hemencecik okuyabilen bir kız sana güvendiyse bir bildiği vardır diye düşünüyorum o yüzden bende senin yanına geldim. Ne kadar doğru bişey yaptım bilmiyorum ama birine anlatmalıydım. Ne yapacağımı gerçekten bilmiyorum? Hayatta en sevdiğim en güvendiğim kadına, anneme, güvenim kalmadı benim babam onu ölesiye severken o babamı aldattı, ya Elif ile bende öyle olursak? Benim aşka inancım kalmadı ben napıcam Mina?"
Anlattıkları bende şok etkisi yaratmıştı. Bir süre ağzımı açamadım daha doğrusu açmak istemedim, sadece derin bir nefes alarak gökyüzüne baktım, beni rahatlatan tek yere gökyüzüne...
"Neden ben diye düşünebilirsin yani o kadar kişi varken ben ne alaka diyebilirsin. Emin ol sebebini bende bilmiyorum sadece içimden bir his sana anlatmamı istedi, sanki birileri senin bana yardım edebileceğini fısıldadı kulağıma. Bana yardım edebilirsin değil mi ?"
'Bana yardım edebilirsin değil mi?'  Bu cümle defalarca döndü durdu aklımda. Ona yardım edebilirmiydim?
"Deneyeceğim" dedim kısaca
"Nasıl yani?" dedi şaşkın bir ses tonuyla
"Sana yardım etmeyi deneyeceğim. Bu iş beni ve elimden gelenleri aşıyor o yüzden kesin yardım edebilirim diyemiyorum ama yardım etmeye çalışacağım. Elimden geleni yapacağım" dediğimde hiç beklemediğim bir şekilde bana sarıldı ve ağlamaya başladı. Hadi ama yapma bana bunu ben bir erkeğin ağlamasına dayanamam ki kim olursa olsun bu kişi dayanamam. Omuzumda hıçkırarak ağlıyordu onu teselli edermi bilmem ama ağzımdan tek bir kelime çıktı
"Geçicek" dedim. Geçicekti madem bana güvenip yanıma gelmiş onu yanlız bıramam. Bende Elifte yanında olucaz ve geçicek.
"Elifte bende hatta sen istersen Maya' da yanında olucaz. Hep beraber atlatacağız geçicek o yüzden sil gözyaşlarını ve kendini toparla güçlü olmalısın" dedim. Bir erkek ağlıyorsa çaresiz hissediyordur, şimdiye kadar elinde bir çaresi varken ağlayan bir erkek görmedim. Bu yüzden de erkeklerin ağlamasına dayanamıyorum. Kaldı ki Salih gerçekten de çaresizdi, annesinin yaptığı o- neyse annelere küfür etmeyeyim.

**
1 saat kadar zaman geçmesine rağmen Salih yeni yeni sakinleşiyordu. 1 saattir omuzumda ağlıyor ve ben tek kelime etmeden onun hıçkırıklarını dinliyorum. Kolay kolay ağlayan bir insan değilim bundan kaynaklı olsa gerek ağlayan bir insanı teselli edemem. Gözyaşlarını silip kendini biraz toparladıktan sonra boğazını temizleyerek bana döndü
"Maya'ya anlatabilirsin zaten seninle konuşmaya Maya'ya anlatacağını tahmin ederek geldim. Ama senden bir ricam var?"
"Tabii söyle"
"Bu gece ağladığım aramızda kalsa olur mu? Sana yeterince güçsüz göründüm daha fazla kimseye güçsüz görünmek istemiyorum"
"Anladım. Merak etme aramızda kalıcak" dedim güven veren bir ses tonu ve gülümsemeyle. Usulca kafasını salladı ve yeniden bana döndü
"Mina ben Elif'e anlatamam bu durumu yani açıklayamam"
"Yani beni dinlersen senin konuşman daha iyi olucaktır ama yinede istersen ben konuşabilirim onunla"
"Sen konuş zaten o seninle konuşmaya gelicektir o zaman olan biteni anlatırsın" dedi. Onun içinde zor bir durum olduğunu göz önünde bulundurarak onaylarcasına kafamı salladım. Biraz daha orada oturduk. Salih kamp alanına gitmek için kendini toparlamaya çalışıyor, ben ise onun kendini toparlamasını beklerken gökyüzünü izleyerek neler yapabileceğimizi düşünüyordum. Elife anlatmak kolay sonrası zorlu bir yol, çünkü babasına gerçeği söylemek zorunda aynı zamanda güçlü durmalı ve derslerine de çalışmalı sınava 1 yıl zamanımız kaldı. Psikolojik destek almayı kabul edermi acaba? Çünkü bu iş bizi aşıyor hemde fazlasıyla
"Mina yarın akşam Elifle konuşurmusun? Yani akşam yemeğinden sonra buraya gelip onunla konuşurmusun?"
"Olur yani sabah söylerim ona akşam saat 8 gibi falan burada buluşuruz"
"Ee şey sen söyleme belki gelmez o zaman. Ben söyler onu buraya gönderirim geldiğinde önce sen konuşur durumu anlatırsın sonra ben yanınıza gelirim. Onun tepkisini önceden öğrenmem lazım ne düşüneceğini ne tepki vereceğini falan"
"Biz konuşurken bizi dinleyeceksin yani?"
"Evet biraz öyle olucak"
"Tamam ama neden ben söylemeyeyim ki?"
"Şey şimdi sen söylersen kamp alanında konuşalım falan der orada da anlatamazsın ama ben gel dersem gelir"
"İyi öyle diyosan"
"Dönelim mi saat geç oldu"
"Olur hadi gidelim" dedim. Ayağa kalkarak üstümüzü temizledikten sonra geliğimiz gibi o önde ben arkasında geri döndük. Çadırın önüne geldiğimizde ona dönüp
"İyi geceler" diyerek el salladım. O da bana el sallayarak çadırına doğru ilerledi. O gidince bende yavaş hareketlerle çadırın fermuarını açtım, Maya uyumuşsa onu uyandırmak istemem gerçi o ben gelmeden uyumaz ama yinede ben dikkat edeyim. İçeri girdiğimde tam da tahmin ettiğim gibi Maya'nın uyumadığını gördüm
"Ne oldu anlat bakalım"
"Bir dursaydında otursaydım be"
"Anlatırken oturabiliyosun diye biliyorum ben" diyip bana göz kırptı
"Meraklı Mayam benim tamam başlıyorum anlatmaya"

***
Bu sabah alarmla değilde kampa bu sabah katılan sevgili (!) beden öğretmenimizin düdük sesiyle uyandım. Dün gece olan biteni Maya'ya anlatıp neler yapabileceğimizi de konuşunca çok geç uyumuştuk,eh sabahın 6'sında da uyanınca şu an kendimi sersem hissediyorum. Salih dünden sonra hiç yanıma gelmedi. Maya ise Elif'le gece yapacağım konuşmaya gelmek istediğini söyleyip duruyor, Salihe söylemeden gel demek hoşuma gitmediğinden birkaç kere onun yanına gitmek istedim ama sürekli kaçtı benden. Maya da ne dediysem ikna olmadı zaten, içi rahat etmiyormuş, kötü bişeyler olacağını hissediyormuş ve hislerinde yanılmazmış...
Dün geceden beri bunları tekrarlayarak başımın etini yese de onu biraz olsun anlayabiliyordum, hem Çınarlar hem Buğra bizi tehtit ediyordu. Buğra buraya gelemezdi belki ama Çınar burada ve ne yapacağı belli olmaz diye korkuyordu o ama Çınar bana bişey yapamazdı ve bunu o da biliyordu ama yine de evham yapmaktan vazgeçmiyordu, yapcak bişey yok her zaman ki halleri onun. Bir yerden sonra alıştım bende. Güneş yavaş yavaş batıyor ve bende her zaman ki gibi gökyüzünü izliyorum... Herkes kamp alanının bulunduğu ormanda geziye gitti, Maya'da ben gitmedeğim için gitmek istemese de zorla kovarak gönderdim. Gezmek istediği halde beni tek bırakmamak için gitmek istemiyodu bende kovarak gönderdim iyi de ettim. Burada güneş şehire göre geç batıyordu bundan kaynaklı olsa gerek saat 8'e gelmesine rağmen hava tamamen kararmamıştı. Ortak alandan gelen seslerden anladığım kadarıyla bizimkiler geri dönmüştü. Maya'yı bulmak için çadırdan çıktım, gölün etrafı dün hoşuma gittiği için bu gün biraz erken gitmek istiyorum, zaten gölü  Maya'ya tarif ettim yani isterse gelebilecek ki 10 dakika sonra  dayanamayıp geleceğinden adım gibi eminim ama en azından ben gelme dedim yani dinlemezse bu benim hatam olmaktan çıkıyor o yüzden sıkıntı da ortadan kalkıyor. Ortak alana gidip çevreme bakınmaya başladım ama Maya ortalarda yoktu. Karşıdan gelen Atlas ve Batu'yu görünce sormak için onların yanına gidecektim ki biri arkamdan
"Maavişşiimm" diyerek sırtıma atladı, kim olabilir tabii ki Maya. O sırtıma atlayınca bende kollarımı bacaklarının altından geçirerek onu tuttum.
"Özlemişim kız sırtına çıkmayı"
"Belli de kilo mu aldın lan sen" dedim gülerek. Hazır yukarıdayken kafama hafifçe vurdu
"Sensin şişko"
"Tamam tamam şaka yaptım da insen diyorum artık"
"Niye ya yukarıdan bakmak güzeldi" dedi. Kafamı iki yana sallayarak kollarımı bacaklarının altından çekince mecburen inmek zorunda kaldı
"Kız siz napıyordunuz öyle?" diyen Batu ile ona döndük
"Her zamanki halimiz" dedi Maya gülerek
"Yazık la Mina'ya sürekli bu kiloyu taşımak kolay olmasa gerek" Atlas'ın kaşındığını belli edercesine kurduğu bu cümle olayın uzayacağına işaretti ama ben maalesef ki olayın en eğlenceli kısımlarını kaçıracaktım
"Sizin sohbetinize doyum olmaz ben kaçıyorum akşam ateşteyiz"
"Tamam bende kaçayım yoksa Maya beni öldürecek" diyerek benden önce gitti Atlas
"Mina"
"Maya"
"Kanka bak şimdi ben seni arayacağım sende hoparlörü açıp telefonu cebine koyacaksın böylece hem benim içim rahat edecek hemde oraya gelmemiş olacağım ve sende akşam gelip bana olayları anlatmak zorunda kalmayacaksın"
"Kabul etmesem geliceksin demi?"
"Aynen hatta daha iyi bir fikrim var atletinin askına sıkıştır"
"Yok artık Maya!"
"Nolursun bak ölümü gör yap"
deyince yemin verdiği için mecburen dediğini yapmak zorunda kaldım. Maya beni arayınca telefonu açarak atlet askıma sıkıştırdım, o da kendi tarafından ses gelmesin diye sessize aldı. Maya'nın beni sağlama alma işleri ve nasihatları bitince göle doğru ilerlemeye başladım. Bir yandan da nasıl anlatacağımı düşüyordum. Şimdi bir kereden pat diye söylenmez ama bununda uygun bir dili yok ki, olayın gelişine göre söylemem daha mantık- düşüncelerimi bıçak gibi bölen şey arkamdan gelen çatırdama sesleri oldu. Arkamı döndüğümde kimseyi göremeyince tekrar yola dönecektim ki bir anda bir el beni belimden tutup beni kendine doğru çekti
"Noluyo lan?!!"
Tam kendimi korumak için bir hamle yapacaktım ki arkamdaki kişi her kimse diğer eliyle ağzıma bir peçete kapattı. Beni bayıltmaya çalıştığını anlayarak nefesimi tuttum. Dirseğimi karnına geçirdiğimde ağzından ufak bir inilti çıksa da kolları biraz olsun gevşemedi. Bebeklikten kalma bir kalp hastalığım olduğu için nefesimi uzun süre tutamıyordum. Nefesimin tükeneceğini anladığımda aklıma telefonda Maya'nın bizi dinlediği geldi, çığlık atmaya çalışsam da ağzımdan ufak  iniltiler dışında hiçbir ses çıkmıyordu. Allah'ım nolur Maya bu olanları duyuyor olsun...
Artık daha fazla dayanamayacak hale geldiğimde arkamdaki kişiye kafa atmaya çalıştım ama başım omuzuna geldi, aman ne güzel(!) Tekrar dirseğimle karnına vurmaya başladım 2-3 derken defalarca kez vurmama rağmen kollarını hiç gevşetmedi. Boğulmamak için vücudum refleks olarak nefes aldığımda burnuma dolan koku beynimi uyuşturmaya başladı, bayılmadan önce son duyduğum şey arkamdaki kişinin sesi oldu
"Sana bitmedi demiştim güzelim..."

*Bölüm Sonu...
Sizce, Mina'yı kaçıran kim?
Ve Maya sesleri duydu mu ?
Yorumlarınızı bekliyorum...😘💙*
 

Bela İkiliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin