18. BÖLÜM

6.8K 379 24
                                    

Vapurdan sonra Taksim meydanına kadar kaykaylarla gelmiştik ama İstiklal Caddesi çok kalabalık olduğu için kaykaylarla devam etmemizin kazaya sebep olabileceğini düşünerekten yürümeye karar vermiştik. Şimdi ise İstiklal'de elimizde kaykaylarımızla yürürken bir yandan da vitrinleri izliyoruz. Bi ara Merte baktığımda yine birisiyle çarpışmış ve adama 'pardon' diyordu. Caddeye girdiğimizden bu yana çarpıştığı 87. kişiydi, evet üşenmedim saydım tam 87 kişi
"Lan bu insanlar neden beni görmüyor aq gelen geçen bana çarptı" diyince gülmeden edemedim
"Kanka saydım tam 87 kişi"
"Sağ omuzumu hissetmiyorum mk"
"Sen şükret sol tarafında ben varım" diyip saçlarını savuran Maya'ya göz devirdik, evet bunu ikimizde aynı anda yaptık
"Harbi lan gel ortamızdan yürü kimse çarpmaz böylece sana"
"Bu seferde size çarpacaklar"
"Sen bilirsiniz o zaman"
"Tabii ki de ben biliriz" diyince Maya bize ters ters baktı
"Benim gibi elit bir insanın yanında rica ediyorum düzgün konuşun" diyen Maya'ya şaşkın bir şekilde baktım. Bizi takmayarak egoist yürüyüşü ile önümüze geçince kafasına destekli bir tane geçirdim. Kafasını tutarak bana döndü
"Hayır elit insanda olamıyoruz ki" diyince ben cevap vericekken Mert benden önce davrandı
"Senin bu elit insan havaların bize sökmez mor cadı biz senin sidikli hallerini biliyoruz" dedi. Maya sinirle Merte bakarken ben gülmeye başladım.
"Kanka hatırlıyon mu bu küçükken düşüp ayağını kırmıştı da annesi bez bağlamak zorunda kalmıştı 6 yaşındayken"
"Unutamam ki" diyip gülerken bana eşlik etti
"Bana diyenlere bak ki hele Mina hanım 5 yaşındayken altına yaptığını hatırlıyosundur herhalde" diyince gülme hevesim içimde kaldı. Mert hala gülmeye devam ederken Maya ona döndü
"Sende fazla gülme bence 8 yaşına kadar annenle uyuduğunu biliyoruz"
Maya'nın söyledikleri bizi geçmişe götürmüştü
"Lan hatırlıyomusunuz ortaokulda okuldan kaçıp gezerken evdekilere  yakalanmıştık"
"Hah unutabilirmiyim be Maya'ların bahçeden girer girmez terlik show yapmışlardı"
"Temizlik yaptırmışlardı bize 1 hafta"
"Efsaneydi be"
"Şimdi de evlatlıktan reddettiler işte" dedim düşünceli bir şekilde. Mert kolunu omuzuma atarak
"Boşver lan biz bize yeteriz. Abiniz de olurum gerekirse babanız da"
Maya Mert'e sarılarak
"Sen birtanesin be" dedi. Konuşa konuşa İstiklal'i bitirmiş Galata Kulesine doğru gidiyorduk.
"Kanka ya bişey sorucam"
"He kanka sor"
"Şimdi diyolar ya hani Galataya ilk çıktığınla evlenirsin diye. Lan o hikaye gerçek mi?"
"Hayırdır bizle evlenmekten mi korkuyon?"
"Yok la ben ilk olarak bi erkekle çıktım da"
"Kanka o karşı cinsten kimle çıkarsan yani sevdiğinle çıkarsandır heralde" diyip göz kırptım.
"Hmm anladım"
"Aferin sana o zaman" dediğimde bana dil çıkardı.
Konuşa konuşa Galata'ya kadar gelmiştik. Kapının önündeki görevliye doğru ilerledim
"3 tane bilet alabilirmiyim?"
"Tabii fakat balkon kısmı tadilatta sadece cafeye kadar çıkabiliyorsunuz bilginize"
"Ee şey o zaman kalsın. İyi günler"
"İyi günler"
Merdivenden inip bizimkilerin yanına döndüm
"Tadilattaymış gençler plan değişimi yapıyoruz"
"Nereye gidelim ki?" diyen Maya'ya bilmiyorum anlamında dudak büzdüm. Biz konuşurken yanımızdan geçen bir kız Mert'e omuz attı, hayır çarpmadı bilerek yaptı
"Yuh bilader önüne bak!" Omuz atan kızın bize sırtı dönük olduğu için kim olduğunu görmüyorduk. Kız bize dönerek konuştu
"Bilader mi? Öküz!"
Lan bu bizim kampta kavga ettiğimiz kız grubunda değilmiydi? Maya beni dürtünce ona döndüm
"Kanka bu Simge değilmi? Hani şu kavga ettiğimiz kızlardan?"
"Bencede o" dedim ve Mert'in yanına giderek koluna girdim
"Sen bi şöyle geçsene" diyip Mert'i Maya'nın yanına ittim ve kıza döndüm
"Hayırdır yediğin dayak yetmedi mi?"
Beni görünce kızın yüzü bembeyaz olmuştu. Tabii arkadaşları yanında olmayınca artistlenemiyorda canavar kılıklı
"Şey kusura bakma görmedim sizi" dedi ve cevabımı bile beklemeden karşıdaki sokağa doğru koşmaya başladı sürtük. O gidince bende bizimkilere döndüm
"Evet nereye gidiyoruz?"
"Kanka saat daha 2 ama bu yakada başka yer kalmadı ki"
"Dolmabahçe?"
"Kapalı bu gün pazar"
"Kızlar benim bir fikrim var"
"Sen ve fikir? Yanyana bile olmuyo ama yine de söyle"
"He çok komiksin sen mor cadı (!)"
"Kanka takma sen şunu söyle hadi"
"Lunaparka gidelim"
"İşte benim kankam be" dedim ve Mert'e sarıldım
"Tamam ilk defa güzel bir fikir" diyerek yürümeye başladı
"Peki çok akıllı mor cadı buradan lunapark'a kadar yürümeyi mi düşünüyorsun ?"
Maya bize dönüp Merte göz devirdi ve kaykaylarımıza binerek lunaparkın yolunu tuttuk...

**

İkindi vaki olduğu için lunaparkta bir kaç tane çocuklu aile ve bizim dışımızda kimse yoktu. İstiklal Caddesinin kalabalığından sonra bayaa sakin gelmişti buralar bana
"İlk neyle başlıyoruz?!"
"Şununla" diyen Maya ile gösterdiği yöne döndük.
"Tam senlik zaten o"
"Evett dev uçan sandalye"
"Lan o çok yükseğe çıkıyor yanlız"
"Korkma kanka ya biz yanındayız"
"Yaa Bela İkiliyle yeryüzünden bilmem kaç metre yükseğe çıkacam ne kadarda güvenli"
"Şuna bak o Bela İkili dediğin kızlarla 17 yıldır kankasın daha ölmedin" diyince Mert gülerek jeton almaya gitti. Elinde 3 tane jetonla gelince hep beraber Mayanın deyimiyle 'Uçan Salıncaklar'a doğru ilerlemeye başladık
"Bundan sonra Ranger'a biniyoruz"
"Tamam ben varım"
"Ranger ne ya Türkçesini söyle Türkçesini" diyen Mert'e göz devirdim
"Makas"
"Hah aferin sana" dedi ve elindeki 3 jetonu görevliye uzattı. Sandalyeler 3 kişilik olduğu için şanslıyız Maya iç tarafa, Mert ortaya bense en sona oturmuştum,
Mert bir yandan benim diğer yandan Maya'nın elini sıkıca tutmuştu
"Kanka bak ben korkarım böyle"
"Ya sakin ol sen Makasa binip korkmayan insansın bu işlemez sana" dedim gülerek. Mert bana döndü
"Öyle dimi?"
"Evet öyle" dedim. Maya'ya baktığımda transa geçmiş gibi bildiği bütün duaları okuyordu
"Maya?"
"Amin" diyip elini yüzüne sürdü ve bana döndü
"Efendim"
"Napıyon bacım sen?"
"Korkuyor olamazmıyım yani" diyince gözlerimde şimşekler çaktığına eminim. Ben şok bir şekilde ona bakarken Mert'in kafası görüş alanıma girdi
"Lan sen manyakmısın?! Bununla başlayalım diyen sen değilmiydin aq"
"Bendim ama oturunca bi korku geldi"
Elimi alnıma vurara "Gerizekalı" dedim ve önüme döndüm. Daha ben önüme döner dönmez alet haraket etmeye başladı.
"Allah!" diyerek elimi sıkan Mert ile bir kez daha sabır çektim. Platform yavaş yavaş yükselirken ben çevreyi izlemeye başladım, aslında bakarsanız dışarıdan göründüğü kadar korkutucu değilmiş. Bir ara gözümü bizimkilere çevirdim ikiside birbirine sarılmış sıkıca gözlerini kapatmış oturuyorlardı
"Yanlız gençler o kadarda korkutucu değil gözlerinizi açıp etrafı seyredin. Eğlenceli" dedim. Mert tek gözünü açarak
"Eminmisin?" dedi
"Evet iki gözünüde aç bak çevrene. Bence çok güzell"dedim. Mert iki gözünü açıp çevresine baktı
"Manzara çok güzelmiş" dedi ve Maya'yı dürterek devam etti
"Kanka aç gözünü valla çok hoş" dedi. Maya korkarak gözlerini açınca güldüm
"Beğendin mi ?"
"Güzelmiş" dedi hayran hayran. Telefonumu çıkarıp Snap'e girdim
"Bakın ve gülümseyin" dedim. Onlarda poz verince fotoğrafı çektim hatta bir taneyle kalmayıp birkaç tane çektim.
"Güzel çıkanı paylaşırız" diyen Merte yapmacık bir gülüş attarak
"Biz her halimizle güzeliz yakışıklı" dediğimde güldü.
"Tabii ki biz sonuçta"
"Hadi hadi bana bakmayında manzaraya bakın" dedim ve şehrin rahatlatıcı manzarasına döndüm. İstanbul şehirden çok şiir gibi, her sokağı bir mısra, her hikayesi bir harf, buram buram tarih... Bazen eğlenceli bazen sıkıcı ama her haliyle güzel. Her türlü acıyı, mutluluğu bir günde görebileceğin kadar büyük. Merak ediyorum bazen acaba biz bu şehre mutluluklar yaşamak için mi geldik? Yoksa yaşadığımız hüzüne hüzün katmak için mi? Bakalım yaşayıp göreceğiz hepberaber...

*Bölüm Sonu...
Olaysız geçen bölümler mi? Yoksa kavga ve aksiyon mu?
Yorumlarınızı bekliyorum 😘*

Bela İkiliWhere stories live. Discover now