36. BÖLÜM

5.4K 263 39
                                    

Telefonum çalınca aramızdaki sessizlik de bozulmuş oldu. Telefona baktığımda Maya'nın aradığını gördüm, zaten sabahın köründe başka kim uyanıp da beni arayacak ki
"Kim?" diyen Deniz'e gülerek baktım
"Sevgilim"
"Ha?" dediğinde cevap vermeden telefonu açtım

"Uyandın mı? Uyuyan Güzel"
"Uyandım hemde büyük bir korkuyla"
"Bişey mi oldu? Neden korktun?"
"Lan benim bu eşşek sevgilim yok mu?"
"Var"
"Sabah zile üst üste basınca yataktan düşerek uyandım, senin odana geldiğimde sen de yoktun. Sen gelsen anahtarla açardın, aldım elime sopayı indim aşağıya kapıyı açtığım gibi vuracaktım ki sopayı elimden aldı, kolumu çevirip sarıldı sonra da öptü. Lan sabah sabah altıma yapacaktım daha uykum açılmamış" dediğinde kahkaha attım. Telefondan gelen seslerden anladığım kadarıyla Barış da Mayanın yanındaydı ve gülüyordu
"Gülmeyin!" diyen Maya ile ağzımı kapatarak kendimi zorladım.
"Tamam tamam"
"Nerdesiniz?"
"Mavi Manzara"
"Lan sabahın köründe orada ne işiniz var?"
"Geldik işte"
"Tamam kahvaltı yaptıktan sonra geliriz"
"Tamam bekliyoruz"
"Enişteme selam söyle görüşürüz"
"Sende görüşürüz" dedim ve telefonu kapattım.

Deniz bana bakıyordu
"Mayamıydı?"
"Selamı var"
"Aleykümselam"
"Birşey sorucam sana"
"Ha?"
"O selam söyle derken 'eniştem' mi dedi? Bana mı öyle geldi?" dediğinde kendimi gülmemek için zorlayarak ona baktım
"Bilmem"
"Hayır zaten Barış ilk gördüğünden beri 'yenge' diyor bari durum eşitlenmiş olur"
"Valla yenge neyse de enişte çok soğuk geliyor bana"
"Haklısın"
"Motor mu öğretirsin yoksa dilek mi yazalım?"
"Dilek yazalım" dediğimde güldü
"O daha kolay değil mi?"
"Aynen" diyince kahkaha attı
"Kağıt kalem var mı?" dediğimde
"Tabii ki getirdim" dedi ve sepetten mavi kalp şeklindeki kağıtları çıkardı
"Oha bunlar çok güzel"
"Bencede" dediğinde gülümsedim. Siyah tükenmez kalem çıkararak bana uzattı
"Önce sen yaz" diyince gülümseyerek kalemi aldım

'Allahım ne olur mutlu olalım...'

Yazdıktan sonra kağıdı katladım ve kalemi Deniz'e uzattım. Ne yazdığına bakmak için başımı omuzuna koydum. Saçmalamayın tabii ki sadece ne yazdığına bakmak için yaptım

"Allahım lütfen MAVİ kadar sonsuz olalım..."

Yazdıktan sonra bana döndü
"Niye ne yazdığıma bakıyorsun?" diyince ters ters yüzüne baktım
"Heh çok da meraklıydım ne yazdığına, öylesine baktım"
"Kesin öyledir"
Gıcık ya... Biliyor merak ediyorum bilerek yapıyor. 'Lan beni delirtme stalker tarafımı konuşturur senden sonra gelir ne yazdığına bakarım' demek isterdim lakin susmayı tercih ettim. Ona arkamı dönerek oturunca kahkaha attı
"Yanlız manzarana arkanı dönüyorsun olmaz böyle" dediğinde gülmemek ve konuşmamak için kendimi zor tuttum
"Ama şimdi sen bana trip atıyorsun da biz bu dilekleri ne yapacağız onu bilmiyorum keşke onu söyleseydin" diyince hiç konuşmadan ayağa kalktım ve dileğini yazdığı kağıdı elinden çekerek aldım. Uçurumdan 3 adım uzakta olan ve her geldiğimizde yanına oturduğumuz ağacın en alt dalına tutunarak bir üst dala yerleştirdiğimiz poşetleri indirdim
"O poşetler nerden çıktı?" dediğinde bilmiş bir şekilde gülümsesem de konuşmama tribime devam ettim. Poşetlerden bir tane alıp geriye kalanı az önce indirdiğim yere koydum ve üzerine taş koyarak sabitledim
"Siz burayı iyice eviniz haline getirmişsiniz" dediğinde yine güldüm ama konuşmadım. Banane ya trip değil mi konuşmayacağım! Çantama doğru giderek her zaman yanımda taşımaya özen gösterdiğim küçük çakımı çıkardım ve uçurumun hemen dibindeki üzerine sprey boyayla isimlerimizin baş harfini yazdığımız kayanın dibine doğru ilerlemeye başladım
"Şş Mavili uçuruma fazla yaklaşıyorsun"
Beni düşünmesi hoşuma gitsede dediğini takmadım çünkü her seferinde buraya gömerdik şimdiye kadar da birşey olmadı. Her zaman dileklerimizi gömdüğüm yeri açtım ama geçen sefer mutlulukla ilgili yazdığımız dilekler orada değildi. Bir an durup düşününce jeton düştü; biz o dilekleri kamp alanına gömmüştük. Aman ne güzel (!)
Elimdeki dilekleri kazdığım toprağa yerleştirirken Deniz de yanıma geldi
"Beraber kapatalım mı?" dediğinde sesimi çıkarmadım. Ben onun yerinde olsam çoktan tepesine atlamıştım, çocuk bayaa sabırlı. Toprağı yavaşça kazdığım yerin üzerine götürürken ona eşlik ettim. En son toprağın üzerine sıkılaşsın diye vuracakken elimi tuttu ve toprağın arasından bir cam parçası çıkardı
"Dikkat et Mavili canımı yakacaksın" dediğinde kaşlarımı çattım
"Benim elime batacaktı senin canın neden yanıyor?"
"Sen benim canımsın, sana birşey olursa benim içim yanar" dediğinde şaşkınlık ile mest olmuşluk arasında bir ifade ile ona baktım. Gülümsedi, gülümseyince yanağında oluşan gamze gözüme takıldı. Bir an içimden gamzesinden öpmek gelince kendimi tutamadım ve tam gamzesinin üzerine bir öpücük bıraktım, annemin de gamzeleri vardı ve hep gamzesinden öperdim onu. Deniz elini yanağına koydu
"Sanırım taşikardi geçiriyorum" diyerek kendini geriye bırakıyordu ki kolundan son anda tuttum
"Arkan uçurum gerizekalı!" söylediğim şeyde haklı olduğumu farkedince hemen ayağa kalktı
"O an bıraksaydın dünyanın en mutlu insanı olarak ölecektim sanırım" diyince gülümsedim
"Anneminde gamzeleri vardı ve onu da hep ordan öperdim"
"Annem de beni hep gamzemden öperdi"
İkimizde buruk bir şekilde gülümseyerek birbirimize baktık
"Gerçekten deniz için gökyüzü neyse benim için sen o'sun Mina. Bütün yaralarımın yerini biliyormuş da sarmaya çalışırmış gibi hareket ediyorsun. Hemde hiçbirini bilmeden" diyince gülümsedim
"Sürekli annenle aynı şeyleri yaptığımı söylüyorsun ya korkuyorum Deniz, sana anneni hatırlatıp seni üzmekten korkuyorum"
"Üzmüyorsun, mutlu ediyorsun korkmana gerek yok" diyince gülümsedim. Güneş tamamen doğduğu için artık her zamanki yerimiz olan ağacın oraya geçtim ve oturdum. Deniz de yanıma oturdu
"Tribin bitti mi sayın Mavili"
"Bitti sayın Maviş"
"Ya o değilde sen beni telefona Maviş diye mi kaydedeceksin?"
"Yok Deniz yazıyor kalır öyle"
"He sevgilimin telefonunda Deniz diye kayıtlıyım ne hoş ya" diyince kahkaha attım
"Tamam hadi Denizim yazarım"
"Mavim yazsan?"
"Yazayım madem de ben sende ne diye kayıtlıyım"
"Bilmem ara da öğrenelim" diyince cebimden telefonumu çıkardım ve önce ismini değiştirip 'Mavim 💙' diye kaydettim daha sonra arama tuşuna bastım.  Bu sırada Deniz de telefonunu çıkarıp bana doğru çevirdi

Bela İkiliWhere stories live. Discover now