22. BÖLÜM

6.9K 328 54
                                    

Medya: Deniz

Az önce bana 'güzelim' diyen piç diğerlerinden bir adım öne çıkıp bana yumruk atmaya kalkışınca kenara çekildim ve kolundan tutarak kafasını yaslandığım duvara vurdum, sanırım bayıldı. O bayıldı da geriye 6 tane daha çam yarması kaldı, neyse iyi tarafından bakarsam hiçbiri Maya'nın peşinde gitmeyi akıl etmemiş yani Maya şu an güvende. Tek gelince dayak yiyeceğini anlayan çam yarmaları hep birlikte üzerime gelmeye başladı siktir ya! İçlerinden biri bana yumruk atmaya kalkınca olduğum yere çöktüm, ben çökünce onun yumruğu duvara gitmiş oldu. Birisi beni yakamdan tutup kaldırdı ve kendisiyle aynı boya getirdi, bayaa ayaklarım yerden kesildi. Benim iki katım kadarlar lan bu şerefsizler. Zaten havada olan ayaklarımı biraz daha kaldırdım ve yakamı tutanın cehennem bölgesine var gücümle vurdum, tabii Nasreddin hoca fıkrasındaki gibi beni tutan dalı kesince yere yapıştım. Daha yere oturur oturmaz sağlam bir yumruk yedim, ağzıma dolan kandan anladığım kadarıyla dudağım patlamıştı aman ne güzel(!). Yerde oturursam daha kötü şeyler olucak diye düşünerekten ayağa kalkmak için elimi yere koydum. Elime bişey batınca tekrar elimi kaldırdım ve büyük bir cam kırığı gördüm, sanırım buradan kurtuluş biletim. Birkaç kişiyi yaralamak zorunda kalsam da burada dayak yemek  istemiyorum. Birisi tekrar yumruk atmaya kalkınca kendimi geri çekip elimdeki camla koluna derin bir çizgi çizdim.
"Hassiktir! Dikkat edin lan elinde cam var"
Cam olan elimi birisi tutunca boşta kalan elimle tam gözüne gelicek şekilde yumruk attım ama tabii ki bu ondan kurtulmama yetmedi, tekrar yumruk atmaya kalkınca başka birisi elimi tuttu, resmen sıçtım sıvıyorum şu an. Kollarımı tutan ikili beni yerden kaldırınca geriye kalanlarin ikisi de bana doğru gelmeye başladı. Kollarımı tutanlara güvenerek iki ayağımı kaldırd ve gelenlerden birinin karın bölgesine var gücümle vurdum, geriye doğru savrulurken az önce cehennem bölgesine tekme attığım çocuğun cehennem bölgesine bastı ve yere düştü. Düşerken beni birinden daha kurtardı farkında olmadan Allah affetsin... Tam kafamı kaldırdığım anda yine yüzüme ikinci bir yumruk daha yedim, onu atlatamamıştım ki bir tane de karıma vurdu. Tam o anda derece yaptığım milli maçlardan birinden bir sahne geldi aklıma 'ringdeyim, milli maç altın madalya kazanma ihtimalim var 70 milyon arkamda ve nakavt olmak üzereyim. Hakan hoca arkadan bağırıyor 'Sen yaparsın! Tekmelerini kullan, pes etme!' ve içgüdüsel olarak karşımdakine tekmeyi koydum, 1,2,3 derken çocuk savruldu ve yıkıldı. Etrafıma baktığımda geriye  3 kişinin kaldığını gördüm birinin kolunu camla kestiğim için sağ tarafını kullanamıyordu, diğer ikisi de zaten beni tutanlar. Eli kesik olan karşıma geçmişti ki arkadan bir ıslık sesi duyuldu, hepsi o tarafa baksa da ben önümdeki çam yarmasından dolayı kimin geldiğini göremiyordum. İnşallah Maya değildir, Allahım ne olur gelen Maya olmasın...
Bir kaç saniyelik bakışmalarının ardından önümdeki çam yarması gelen kişiye bağırdı
"Sen kimsin lan?!"
"Azrailin!" dedi, koşarak geldi ve çam yarmasına yumruğu koydu. Zaten eli kesik olan çam yarması, yediği yumruğunda etkisiyle önce duvara yapıştı ardından da yere iniş yaptı. Kafamı kaldırdığım an bir çift mavi ile gözgöze geldim
"Maviş!" dedim fısıltıdan farksız çıkan sesimle. Yarım bir gülümsemeyle karşılık vermişti ki kolumu tutan çam yarmalarından birisi kolumu bırakıp ona doğru gitti. Bende boşta kalan kolum ile daha önce yumruk atamama rağmen devrilmeyen pezevenge bir tane daha vurdum, beklemediği için bir de duvardan yese de devrilmedi.
"Hay aq ne kafa varmış lan sende de!" diyerek geri çekildim. Çam yarması kendine gelince dövüş pozisyonu aldım. Bana doğru yumruk salladı
"O en fazla iki kere olur'' diyerek kenara çekildim ve karnına tekme attım. Sarsıldığı an boynunun biraz üzerinde olan beyinciğine dirseğimle vurdum ve çam yarması bayıldı, biyoloji bilgileri bazen hiç beklenmedik bir yerde işe yarayabiliyor. Mavişe baktığımda son kalan çam yarmasının üzerine çıkmış ardı ardına yumruklar vuruyordu, yanlarına giderek kolundan tuttum
"Öldüreceksin!"
"Yetişemesem onlar seni öldürecekti!" dedi ve çam yarmasının üzerinden kalktı. Kanayan dudağıma elini koyunca acıyla yüzümü geri çektim
"Çok acıyor mu?"
"Aslında bakarsan alışkınım buz koyarsam geçer de seninde kaşın patlamış" dedim kaşlarını işaret ederek
"Bende alışkınım" dedi ve gülümseyerek göz kırptı
"Nasıl buldun beni?"
"Gel yolda anlatayım" dedi ve yolu gösterdi. Bende kafamla onaylayıp ilerlemeye başladım
"Siz kavgaya doğru gidince bende peşinizden geldim, olanları izledim. Kaçmaya başladığınızı görünce peşinizden geldim sonra bir köşeden mor saçlı arkadaşın çıktı saçlarını topuz yapmış, deri ceketini beline bağlamıştı sakin sakin mekana doğru gidiyordu. Kafası o kadar doluydu ki beni görmedi. Onun oradan sakinleşmiş bir şekilde çıktığını görünce senin onu kurtarmak için gönderdiğini ve 7 tane izbandut gibi herifi peşine taktığını anladım sonra da sizi buldum. Bu arada buraya gelene kadar ki iki sokaktan biri çıkmaz sokak, buraya kadar iyi gelmişsin"
"Peki burada çıkmaza girdiğimi nasıl anladın?"
"Seslerden" diyince kafamı salladım
"Sanırım tek başıma olsam biraz daha hırpalanırdım, geldiğin için teşekkür ederim Maviş" diyince gülümsedi
"Sende Mavisin biliyorsun değil mi?"
"Benim saçlarım mavi senin gözlerin mavi"
"Ondan bahsetmiyorum senin ruhun mavi"
"O kadar belli mi ya?"
"Ben anlarım" diyip göz kırptı ve devam etti "Bu arada adım Deniz ama sen Maviş diyebilirsin" diyince gülümsedim
"Bende Mina"
"Güzel isim, anlamı ne?"
"Gökyüzü demek"
"Vaay ben deniz sen gökyüzü desene ikimizde maviyiz"
"Evet öyleyiz" dedim. Bu çocuğun yanında sebepsizce kalbim hızlanıyor ve bu histen nefret ediyorum, karakterini tanımadığım bir insandan hoşlanmak istemiyorum.
"Senin mavin saçlarını esir almış, benim mavim gözlerimi" diyince gülümsedim. Belki de hayatımda bir daha asla göremeyeceğim bir kişiden etkileniyorum şu an ve bu bana uymuyor hem de hiç uymuyor. Konuyu değişirmek için
"Bizimkiler iyimiydi?" dedim
"Bilmiyorum bakamadım hemen peşinizden geldim"
"Ben bir arayayım" diyerek elimi cebime götürdüğümde telefonumun orada olmadığını farkettim
"Hassiktir"
"Noldu?"
"Telefonum Maya'da kaldı"
"Maya kim?"
"O yanımdaki kız işte, hani mor saçlı" diyince kafasını salladı ve ceplerini yokladı
"Sanırım bende o aceleyle mekanda unuttum" dedi ve devam etti
"Çok mu seviyosun o kızı yani Mayayı ?"
"Arkadaştan çok hiç  olmayan kız kardeşim gibi, canımdan bir parça gibi. Zaten çocukluğumuzdan beri bir aradayız"
"Belli" dedi gülümseyerek
"Nereden?"
"Onu kurtarmak için kendini belanın ortasında bıraktın" diyince gülümsedim. Biraz duraksadı derin bir nefes alıp devam etti
"Dayak yiyen çocuklar da çok değerliydi sanırım"
"Birisi Maya ile çocukluk arkadaşımız hani sarışın olan Mert, en değer verdiklerimde Maya'dan sonra gelir" dediğimde tekrar derin bir nefes alıp
"Diğer ikisi?"
"Ha onlar sınıf arkadaşlarım"
"Bu kadar mı yani?" dedi şaşırmış bir şekilde
"Evet sen ne bekliyordun ki?"
"İçlerinden birinin sevgilin olduğunu düşünmüştüm" diyince kahkaha attım
"Yok. Benim sevgilim yok" dedim
"Benimde"
"Efendim?"
"Benimde sevgilim yok" diyince söyleyecek birşey bulamayıp kafamı salladım
"Hangi okuldasın?"
"Saygın Koleji"
"Hadi canım?!"
"Evet neden ki?"
"O okul buraların en belalı okulu"
"Biliyorum bizi de belalıyız diye oraya sürdüler" dedim.
"Sürdürler?"
"Ya kavga, okula olay çıkarma, hocalarla tartışma gibi bir çoğu sebepten İstanbula geldiğimizden beri hiçbir okulda 1-2 aydan fazla kalamadık. En son da Saygın Kolejine gönderdiler işte" dedim
"Sen buralı değilmisin?"
"Hayır İzmirliyim" diyince gülümsedi
"İzmirin kızları güzel olur derlerdi de inanmazdım" diyince gülümsedim
"Sen hangi okuldasın?"
"Atakent Koleji"
"Neden özele gittin ki?"
"Hiçbir devlet okulu kabul etmedi benim gibir belayı da ondan"
"Bizim okulu düşünmedin o zaman"
"Aynen sizin okulun namını sonradan duydum" diyince güldüm
"Çok kavga çıkıyor mu okulda?" diyince ona baktım
"Yok be belalı denmesinin sebebi hiçbir okulda dayanamayanların bizim okula gelmesi öyle kavga falan fazla çıkmıyor. Yani biz gittiğimizden beri 3 kavga çıktı üçünü de biz çıkardık"
"Kaçıncı sınıfsın?"
"11 ama okula bir yıl geç gittim sen ?"
"11 ama bir yıl sınıfta kaldım" diyince ikimiz aynı anda kahkaha attık.
"Dur bu okuldan da kovulursam sizin okula gelicem" diyince gülümseyerek "Gel bekleriz" dedim.
"Bu gün gördüklerim ile hepiniz aynı okuldamısınız?"
"Yok Mert İzmirde"
"Anladım" dedi. Önüme döndüğümde mekanın önüne geldiğimizi gördüm. Konuşmayı bırakıp içeri girdik ve görevlinin yanına doğru giderken Deniz görevliye seslendi
"Selma!"
"Buyurun efendim"
"Az önceki adamlar bir daha kesinlikle buraya girmeyecek"
Ne yani Deniz buranın sahibimiydi?
"Emredersiniz efendim" dedi ve bana döndü
"Arkadaşlarınız hastaneye kaldırıldı, size de bu notu bıraktılar" diyerek bir kağıt uzattı.
"Kerim abi bir taksi çağırsana bize!" diye birine seslenen Deniz'i umursamadan elimdeki kağıdı açtım.

Bela İkiliWhere stories live. Discover now