2-Evdeki Bomba

7.5K 921 72
                                    

Sargılı diz kapağım, incinmiş boyunum için boyunluğum, kolumda ağrı kesici serumum ile emar sonucumu beklerken yanıma bana arabasıyla çarpan adam geldi. Kendi hayatımı dağıtan şanssızlık dalgası başkalarına da sıçramıştı ne yazık ki. Acaba arabasında hasar oluşmuştu da onu benden karşılayabilmek için mi bu kadar beklemişti? Ölmediğime sevinsem mi üzülsem mi bilemeden gözlerimi tavandan ayırıp ona çevirdim. Tüm sülaleye, arkadaşlarıma ne anlatacaktım? Düğün masraflarının yarısı da bana girmişti. Oh ne ala memleket! Sen hem boynuz tak, psikoloji boz, rezil et hem de yetmezmiş gibi borç tak. Adam kazık atma ustası çıktı. Kaderin sillesi taramalıya bağladı. Tokat manyağı oldum bir gün de. Karşımdaki adamın da kısa, neredeyse kıvırcık sayılabilecek kadar dalgalı saçları benim kurumuş çamur lekeleriyle süslenmiş, karışık kahverengi saçlarımın aksine tertemizdi. Koyu renk sakalları onu eşkıya gibi gösterecek kadar uzun değildi ama devlet memuru olmadığını anlayabileceğim kadar da uzundu. Benden genç değildi ama çok büyük olduğunu da sanmıyordum. Eski bir alışkanlıkla gözlerim parmaklarını taradı ve yüzük ya da yüzük izi göremedim. Fazlasıyla spor giyinmişti, gerçi bu bir şey göstermezdi. Ama üstündeki kıyafetlerin markalı, pahalı olmadıklarını görünce mütevazı bir hayat yaşadığını anlayabiliyordum. Koyu kahverengi gözleri benimkilerle aynı renkti. Genetik olarak bildiğin Türk erkeğiydi işte. Sadece standartlara göre boyu biraz uzundu, öyle vücut geliştirmeci bir televizyon artisti kıvamında olmasa da düzgün bir fiziği vardı. Ayrıca güler yüzlüydü. Kasıntı biri olmadığını çok rahatlıkla söyleyebilirdim. Gülümsediğinde ortaya çıkan düzgün, beyaz dişleri pasaklı görünümümden iyice utanmamı sağladı. Sağlam elimi havaya kaldırarak aynı odada bulunduğum adama hafifçe el salladım. Kendime daha sonra yalnız kaldığımda da acıyabilirdim. Nasılsa bunun için bir ömür vaktim olacaktı.

"Selam."

"Uyanmışsın, iyisin. Geçmiş olsun demek için geldim."

Ellerini cebine sokarak omzunu duvara yasladı. Ben de gülümsemeye çalıştım.

"Teşekkür ederim. Ne durumdayım? Eve gitmek istiyorum."

"Ben ailene haber vermek istedim ama üstünden kimlik de dahil olmak üzere hiçbir şey çıkmadı. Üstünün başının haline bakacak olursak arabanın önüne atlamadan önce de kaza atlattın galiba. İntihar etmeye falan çalışmıyordun değil mi?"

Saçmalama dercesine yüzüne baktım ve asabi şekilde güldüm.

"Yok artık ya. Ben niye canıma kıyacakmışım o gebersin."

"Anlamadım ama neyse beni ilgilendirmez zaten. İstersen telefonumu vereyim de nişanlını ara bari."

Yattığım yerde iyice doğrularak kaşlarımı çattım.

"Sen o domuzu nereden tanıyorsun? Gider morga sığınırım daha iyi onu arayacağıma, Allah yazdıysa bozsun!"

Ne saçmalıyor bu kaçık dercesine yüzüme baktı ve kendini aksi için zorlasa da güldü.

"Çok pardon ama ben senin dilinden gerçekten anlamıyorum. Parmağında alyans görünce nişanlı olduğunu düşündüm. Tanısaydım arar çağırırdım zaten. Senin arayacak kimsen yok mu?"

Adamın hiçbir şeyden haberi yoktu tabi. Damdan düşer gibi arabasına çarpıp bir de işinden gücünden etmiş resmen hastane köşelerinde süründürmüştüm.

"Ay kusura bakma ya, Allah razı olsun senden kardeş. Böyle başına kalmış gibi oldum. Annemi, kardeşimi arayabilirim tabi ki onlar gelir ilgilenir benimle. Biz hangi hastanedeyiz bu arada?"

Beni o panikle en yakın hastaneye getirmişlerdi ve bu hastane ne yazık ki özel hastaneydi. Zaten bana özel oda verilmesinden anlamam gerekiyordu. İç geçirerek kendi kendime söylenip yataktan çıkmak istedim.

Mucize Aranıyor (Tamamlandı)Where stories live. Discover now