19-Renkler

5.5K 949 65
                                    


Barış'ın elimi tutan elinin içimde yarattığı tatlı heyecan eşliğinde yolda yürürken aslında nereye gittiğimizi çok iyi biliyordum. Bu yüzden soru sorarak bu ana müdahale etmek istemedim. Evin bahçe kapısından içeri girdiğimizde yüzünde ona sıkıca sarılma isteğiyle dolmama neden olan buruk bir gülümsemeyle konuştu.

"Ahmet Ağabey burası terk edilmiş gibi durmasın diye yıllardır bizim bahçeyi de temizledi. Aslında benim yapmam gerekiyordu ama hiç elim varmadı. Kaç yıldır tenezzül edip gelmemiş adamım sonuçta ne bekliyorsun ki benden?"

"Tenezzül mü etmedin yoksa cesaret mi edemedin? İnsan dediğin kendisini üzecek şeylerden kaçar bu çok normal."

Başını hafifçe benden tarafa çevirirken onunkini tutan elimin baş parmağıyla elini okşadım.

"Onları kaybettiğim gün son kez aile olarak bu evde kahvaltı yapmıştık. Bu kapıdan üçümüz son kez beraber çıktık. Sadece altı yaşındaydım ama çok iyi hatırlıyorum. İnsan çocukluğuna dair önemli anları unutmazmış."

Bana en büyük yarasını, çocukluğunun büyük kaybını böyle açıkça göstermesi, güvenmesi içimi hm ısıttı hem de omuzlarıma sorumluluk yükledi.

"Sen bana bakma, istemiyorsan gerçekten evini göstermek, çocukluğunu anlatmak zorunda değilsin."

İşte şimdi yalandan öleceğim. Anlatmazsa ne bozulurum ama ya. Konuşmamın samimiyetinden duyduğu şüpheyi saklamadığı bakışlarıyla beni inceledi ve nihayet gülümsemesi dudaklarından gözlerine yansıdı.

"Yok, sen benimle ilgili her şeyi bir seferde öğren de sonra aramızda gizli saklı kalmasın. İleride beynimin etini yeme. Hem babaannemi de sıkıştırıp sorguya çekme yazık. Yaşlı başlı kadın sonuçta..."

Kolunu hafifçe çimdikleyerek çekiştirdim.

"Barış, seni boğarım."

"Ben de onu diyorum işte, boğma diye önlem alıyorum."

Elimi tutan elinin baskısını arttırarak beraberinde yürüttü ve panjurları kapalı ahşap eve yaklaştırdı. Verandadan geçip kapıyı açarken kısa bir anlığına elimi bırakınca elimi koyacak yer bulamamış gibi eşofmanın ceplerine soktum. Allah aşkına hadi beni yürüttü de niye bu korkunç kıyafetleri giymek zorunda bıraktı ama ya? İnsan insana bunu yapar mı?

"Bu arada Allah rızası için bavulumu bana getirin. Göz kanatan bir rüküşlüğüm var."

Eşikten içeriye adım atarken öyle bir bakış gönderdi ki zannedersin üzerimde saten bir gecelik var. Aşkın gözü kör derler de bu kadarını da sanmıyorum açıkçası. Arkasından içeriye girdiğimde telefonunun ışığıyla sigortaya bakıp elektriği açtı. Valla bu dizilerde falan nasıl uzun süredir kullanılmayan evlere bir anda yerleşip koltuk örtülerini kaldırarak yaşamaya başlıyorlar? Tavandaki örümcek ağlarını görmezden gelsem bile o koltukların üzerindeki örtülerde toz dağı var resmen. Çocukluğumdan beri toza alerjisi olan bir insan olduğumdan mıdır yoksa pisliğe vücudumun verdiği psikolojik tepkiden midir bilinmez kaşınmaya başladım.

"Biraz tozlanmış tabi, havasız da kalmış. Cam açayım en iyisi."

Salondaki pencereye doğru yürürken gidişini izleyip aslında o kadar da rahatsız olmamış gibi davranmaya çalıştım.

"Yok, o kadar da kötü değil. Tabi temizlesek fena olmaz ama..."

"Lafı çevirmeye çalışma Hülya, yıllardır gelip ilgilenmedik. Normal böyle olması, burada yaşarken pislik içinde yaşamıyorduk herhalde."

Mucize Aranıyor (Tamamlandı)Where stories live. Discover now