8-Şeytan Tüyü

5.8K 900 72
                                    


Barış'ın evine fazlasıyla yakın bir konumdaki mekânda oturmuş kahvemi yudumlarken önümde açık halde duran bilgisayarıma baktım. Valla bunu söyleyeceğimi hiç düşünmezdim ama resmen terk edilmek bana yaradı. Tepemden ilham yağmaya, kelimelerle dans etmeye başladım. İster misiniz bir de ünlü olayım, kitaplarım falan basılsın? Gerçi o işte de para yok diyorlar ya neyse...

Telefonumu elime aldım ve Barış'a mesaj yazdım.

"Selam yakışıklı, özledin mi beni?"

Cevabını beklerken parmaklarımla masanın üstünde ritim tutmaya başladım. Neyse ki beni çok bekletmemişti.

"Hem de nasıl, hasretinden süründüm. Bugün nasılsın? Var mı bir aksiyonlu planın?"

"Pazar günleri kahramanlık yapmadığını sanıyordum?"

"Bensiz tadı çıkmıyor değil mi? :)"

"Sensiz hiçbir şeyin tadı çıkmıyor... Neredesin?"

"Huzur dolu yuvamda, evde... Gelecek misin?"

Neden sürekli evdeydi bu adam? Dışarıya hiç çıkmaz mıydı? Benimle tanışmak ve yeniden karşılaşmak için çıkması büyük mucizeydi doğrusu.

"Orada küflenmemek adına, kendini havalandırmak için sokağa adım atmaya ne dersin? Seni bekliyorum."

"Çalışıyordum ama gerçekten nefes almaya ihtiyacım var. Zamanlaman harika, geliyorum."

"Acele et, konum atıyorum."

"Bir de sabahtan beri ağzıma dolandı baştan uyarayım da sonra yanında söylerim falan haberin olsun. Yanına yanına, al beni yanına... "

"Yakışırız ama çok çok."

***

On beş dakika sonra sandalyesini yanıma çekerek oturduğunda sanki daha önceki günü beraber geçirmemişiz gibi gülümsedim.

"Hoş geldin!"

"Hoş buldum, nasılsın?"

"Sen gelene kadar yalnızdım, biraz da sıkılmıştım ama şimdi süperim. Sen?"

"Sen mesaj atana kadar evde sıkıntıdan patlar halde duvarları izleyip senden haber bekliyordum. Özlettin."

Flört oyununa ortak olarak sırıttım.

"Özlemek iyidir canım ya ilişkimize heyecan katar."

Beni süzerek dirseklerini masaya dayayıp yüzünü benimkine yaklaştırdı.

"Sen varken başka heyecana gerek yok."

"Yüreğimi hoplatmaya yetiyorsun diyorsun yani."

Kahkaha atarak arkasına yaslandı.

"Ona ne şüphe? Seninle geçen her an bir yürek çarpıntısı ve ne yapacağını tahmin etme çabası demek."

"Ve tahmin edilemezliğimin engellenemez cazibesi..."

İç geçirerek başını salladı ve bir itirafta bulundu.

"Aslında şeytanın önde gidenisin. Kafan da zehir gibi çalışıyor ama biliyor musun sen de şeytan tüyü var. Şirinlik muskası mı takıyorsun, ne yapıyorsun çözemedim."

Bir tutam saçımı kulağımın arkasına atarak gergin bir şekilde gülümsedim. Bugün onu arama sebebim dün öğrendiğim şeydi ve içten içe onun da benim kadar yalnız olduğunu hissetmiştim. Yani tamam Duygu vardı ve en yakın arkadaşımdı ama onun da bir kocası, özel hayatı vardı. Özge zaten ayakları yere mutluluktan basmayan bir taze nişanlıydı. Üstelik kız kardeşimle öyle aynı mekânlarda takılıp ortak arkadaşlar edinebilen türde kardeşler değildik. Geriye ne kalıyordu ki? Kenan'la görüşmeye başladıktan sonra arkadaşlarımla iletişimim kopmuştu. İlişki deyip geçmeyin, zamanınızın çoğunu işgal ediyor. Hafta içi çalış, hafta sonunu Kenan'a ayır kalan boş saatleri de Kenan'a güzel görünmeye harca derken çevremde insan kalmamış. Haliyle Barış'a can simidiymiş gibi sarıldım, inkâr etmeyeceğim.

Mucize Aranıyor (Tamamlandı)Where stories live. Discover now