21-Alışamama Evresi

4.8K 923 118
                                    


Kapıyı açıp evimin eşiğinden içeriye adım attığım an içimi kaplaması gereken huzur yanıma bile yaklaşmadı. Zaten evin içindeki ortamı görseniz kilometrelerce yoldan bu manzarayı görmek için mi geldin diyebilirsiniz.

"Al sana taşı toprağı altın İstanbul Hülyacım."

Dün gece Gülizar Ablaların evinde uyumadan önce evime döneyim her şey düzelecek diye kendimi teselli etmiştim ama tabi ki öyle bir dünya yok. Barış zaten ben küstüm oynamıyorum dedi, ortadan kayboldu sağ olsun. Kavga ettikten sonra eve bir daha dönmedi. Sadece Ahmet Ağabey gelip onun İstanbul'a döndüğünü, misafiriyle de Gülizar ablayla Ahmet ağabeyin ilgilenmesini istediğini söyledi. O saatten sonra Barış'ın evinde kalacak, tatil yapacak halim yoktu herhalde. Geceyi Gülizar ablaların evinde geçirip sabah da ilk uçakla İstanbul'a geldim.

Huzur bulmayı umduğum evimde gelin dergileri, nişan davetiyesi örnekleriyle karşılaşmak pek içimi açmadı ne yazık ki.

"Özge! Ne bu evin hali? Bok götürüyor yine! Ben böyle mi bıraktım burayı size?"

Koşarak salona gelen kardeşim baktı burnumdan soluyorum mesafesini korumaya çalışarak beni karşıladı.

"Hoş geldin ablacım! Sen sinirlenme, ben hemen toplarım bunları. İki dakika sürmez valla."

"Madem iki dakika sürmez ne diye ben gelmeden toplamıyorsun? Annem nerede?"

"Serdar Ağabey ile beraber dışarıdalar."

Arkadaş kadın bir koca buldu sokaktan eve sokamıyoruz. Bu nedir canım? Aşk zehirlenmesi yaşayacağım bu evde.

"Günler sonra kızı eve dönmüş, iki saat kırıp dizini bekleyemedi mi? İnsan bir karşılar."

"Ablacım, hapisten çıkmadın. Tatilden döndün, biraz abartmıyor musun?"

"Dilin de kürek gibi maşallah kıçını yalıyor. Neyse ben duşa gireceğim. Çıktığımda bu evi her zamanki düzeninde istiyorum Özge. Ona göre bozuşmayalım."

Başını sallayarak gülümsedi.

"Emredersiniz leydim. Şimdi izin verirseniz size sarılabilir miyim? Ablamı özledim de..."

Belli oluyor nasıl özlediği, toplasan üç defa aramamıştır o kadar günde.

"Hiç sırnaşma Özge, sanki tüm yolun pisliği üzerimde şu an. İyice bir temizlenmem lazım. Mikrop yuvasıyım sanki."

***

Banyodan çıktıktan sonra üstüme güzel bir elbise giydim ve makyaj masamın karşısına oturup aynaya bakarak ıslak saçlarımı taramaya başladım. Ne var sanki her gözümü kapadığımda onun o kızgın, kırgın yüzü gözümün önüne gelmese? Başımda da öyle bir ağrı var ki geçmek bilmiyor.

Duygu'nun neşeli sesi eve dolunca toparlanmaya çalışarak silkelenmek için kendimi tokatladım. Tahmin ettiğim gibi teklifsizce odama daldı ve etrafa gereksiz bir neşe saçtı.

"Hoş geldin Hülyacım! Ay nasıl özlemişim!"

Kollarını açıp bana sarılmak isteyince geri çekilerek onu durdurdum.

"Hoş bulduk Duygucum da ben daha yeni banyo yaptım. Sen de malum dışarıdan geldin, bir elini yüzünü yıkasan da öyle sarılsak?"

İki saniye kadar şüpheyle yüzüme bakarak özür diledi.

"Bakma öyle Duygu. Daha önce istemediğim şey değil bu benim senden. Her zamanki huyum."

"Öyle balım da ara ara artıyor ya hani. Ne oldu senin canın mı sıkıldı? Nasıl geçti tatil?"

Mucize Aranıyor (Tamamlandı)Where stories live. Discover now