Bölüm 16

2.7K 340 14
                                    


BU BÖLÜMÜ GEÇEN BÖLÜMDEKİ YÜKSEK ÇABALARINDAN ÖTÜRÜ PİRELİYASTİK'E ADIYORUM... LÜTFEN BİR DAHA YAPMA :D... İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... LÜTFEN YORUM VE BEĞENİLERİNİZİ ESİRGEMEYİN... 

Güneş ışıkları küçük barakadan içeri sızmaya başlamıştı. Yerde kıvrılmış yatan minik kız yüzüne vuran ışıktan kaçınmak için geri doğru kaçındı. Neredeyse Galen'ın ayaklarının dibine kadar gelmişti.

Yakından bakıldığında daha da ufak görünüyordu. Tıpkı Dagon ile ilk karşılaştığındaki halinden bile kötüydü neredeyse. Küçük çocuk çok pisti ve ufacıktı. O kadar küçüktü ki ufacık bir rüzgâr bile onu bir yaprak gibi sallayabilirmiş gibi görünüyordu.

Başını kaldırıp karşısındaki kadına baktı. Dalgın bir şekilde yerde yatan küçük kıza bakıyordu. "Senin kızın mı?" diye sordu merakla. Kareena, kahverengi gözlerini ona dikip bakışını salladı. Galen'da öyle düşünmüştü. "Ona daha iyi bakman lazım" dedi sohbet eder bir havada. "Çok küçük"

Kareena bunun farkındaydı. Bunu her zaman komik bulmuştu doğrusu. Kendisi oldukça uzun boylu bir kadındı. Babası da iri yapılı bir adamdı. Viyola ise o kadar ufak tefekti ki doğa ananın bir şakası gibiydi. Başını yana eğdi. "Çok hızlıdır" dedi dalgın bir şekilde. "Rüzgârlarla yarışır. Bu zamana kadar onun kadar hızlı kimse olmadı. Ancak benim halkımın gözünde bunun bir önemi yoktur. Bizler sadece güce itimat ederiz"

Galen bunu biliyordu. Ona yeterince şey anlatmıştı zaten ancak asıl sorun kraliçeleri hakkında yeterli bilgi vermemişti. Galen'a engel olacak en büyük şey o kadındı. Derin bir nefes aldı. "Kraliçen rüzgârları kullanıyor" dedi en sonunda tatsız bir şekilde. "Beni bu şekilde yakaladı"

Kareena, alt dudağını ısırdı. "O" dedi durdu. Gözlerini yere dikmişti. "Sadece rüzgârları kontrol etmiyor. Her şeyi kontrol ediyor. Ateşi, havayı, suyu, toprağı. Her şeyi kontrol edebiliyor. İstediği her hayvana dönüşebilir. En ufak böcekten en güçlü yırtıcıya kadar."

Bu sözlerin üzerine Galen istemsizce güldü. Bir yaratık nasıl bu kadar güçlü olabilirdi ki? Başını iki yana salladı. "Bu imkânsız" diye fısıldadı. "Nasıl bu kadar güçlü olabilir ki?"

Genç kadın başını iki yana salladı. "Tanrıça Frigg'in rahibesi olmak kolay değildir" dedi dalgın bir şekilde.

Galen derin bir nefes alıp başını kaldırdı ve tekrar zincirlerine baktı. Bunlar eğer onları böyle insanlaştırıyorsa onları nasıl çıkarabilirdi ki? Eğer ejderhaya dönüşemiyorsa o zaman direk fiziksel güç kullanması gerekecekti. Ayaklarını yere sertçe bastırdı ve dizlerini kırabildiği kadar kırdı.

Bütün gücüyle kendisini ileri doğru savurdu. Ancak istediği yüksekliğe çıkamadı. Eğer tepe taklak dönmeyi başarırsa ayaklarından güç alıp zinciri sökebilirdi. Başka bir şansı olmayacaktı. Ancak zincirleri çözse bile rüzgâr duvarından geçemezlerdi bu halde.

Kareena, başını yana eğip kaşlarını çattı. "Ne yapıyorsun?"

Genç adam sıkılı dişlerinin arasından bir kere daha sıçradı ve tam istediği gibi ayaklarını tavana dayayarak tepe taklak durmayı başardı. "Bu zincirlerden ne kadar çabuk kurtulursam o kadar iyi olur" dedi kadına bakmadan.

Güçlerini kilitlemiş olsalar bile Galen hala fiziksel anlamda güçlüydü. Bu derme çatma baraka o zincirleri tutabilecek yeterliliğe sahip değildi. Zincirleri tutan vida daha fazla dayanmadı ve çakılı olduğu yerden çıktı. Galen gürültülü bir şekilde yere düştü.

İNLEYEN ALEV 2. KİTAP- FISILDAYAN RÜZGARWhere stories live. Discover now