Bölüm 28

2.7K 337 41
                                    


İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... GERİ SAYIMDA SON DÖRTTEYİZ ARTIK... YALAN SÖYLEMEYECEĞİM DEVAM KİTABI OLACAK MI ONU BİLMİYORUM ŞİMDİLİK... :D NEYSE ÜZMEYİN KENDİNİZİ AKLIMA BİR ŞEY GELİRSE TABİ Kİ PAYLAŞIRIM... ŞİMDİLİK BİR KURGUM YOK AMA... YORUM VE BEĞENİLERİNİZİ ESİRGEMEYİN...

Ona yaklaşıyordu. Giderek, her adımda ona daha çok yaklaşıyordu. Nabzının sesini kulaklarında duyabiliyordu. Kanının kaynadığı hissedebiliyordu. Atı daha hızlı sürmek istedi ancak hayvanın da son derece yorulduğunu biliyordu. Kollarındaki çocuğun da yorulduğunun farkındaydı. Kendi bedeni bile isyan ediyordu artık.

Her yeri ağrıyordu, yorgundu ve açtı. Ancak hiçbir şey onlara ulaşmasını engelleyemezdi. Bu yüzden güçlü durmaya çalışıyordu.

"Ena..." derken çocuğun sesi artık çok az çıkıyordu. Bayılmak üzereymiş gibi görünüyordu.

Kareena, derin bir nefes aldı. "Biliyorum, Dagon" diye fısıldadı nazikçe çocuğun saçlarını okşayarak. "Çok az kaldı. Dayan"

Atı bütün gücüyle koşmaya devam ederken bir anda yıkıldı. Hem çocuk hem de kadın sertçe yere yuvarlandılar. Genç kadın zorlukla doğruldu. Dagon artık tamamen yıkılmıştı. Ayağa kalkacak durumda bile görünmüyordu.

Genç kadın zorlukla çocuğu tuttu ve ayağa kalktı. "Vivi bizi bekliyor, Dagon" diye fısıldadı. "Galen bizi bekliyor."

Ancak çocuk bayılmıştı bile. Kareena, zorlukla doğruldu ve onu sırtına aldı. Önlerinde hemen ileride bir orman vardı ve Galen'ın o ormanın içinde olduğunu biliyordu. Ona ulaşması gerekiyordu. Bir gün daha harcayacak zamanları yoktu.

Bütün gücüyle ormana doğru ilerledi. Sırtındaki çocuğu da kendisini de onlara ulaştıracaktı. Bunun başka bir yolu olamazdı.

Galen'ın artık kanat çırpmak için hali kalmamıştı. Üzerindeki çocuğunda son derece yorulduğunu hissedebiliyordu. Üç gündür hiç durmadan uçmuşlardı. Artık ne kendisini ne de çocuğu taşıyacak gücü kalmamıştı.

Çok az kaldığını hissedebiliyordu. Ona yakında ulaşacağını biliyordu çok az kalmıştı. Yine de bütün gücünü tüketmişti. Gözlerinin kapanmasını engelleyemedi. Ejderha bir anda bütün gücünü tüketti ve düşmeye başladı. Tekrar gözlerini açtığında çocuk onun üzerinden kaymıştı.

Galen kanatlarını açmaya çalıştı ancak çoktan bir insana dönüşmüştü. Geri dönemiyordu. Uzanıp kollarını çocuğa sardı ve kendisini ona siper ederek çocuğun düşüşünü yavaşlattı. İkisi de bir süre kıpırdayamadan öylece durdu. Erkek zorlukla gözlerini açtı. Ardından yavaşça doğruldu.

Çocuğu sırtına aldı ve yürümeye başladı. Ona her adımda daha çok yaklaştığını biliyordu. Kalbinin hızlandığını hissedebiliyordu. Çok az kalmıştı. Çok az bir zaman sonra hem karısını hem de oğlunu görebilecekti. Bunu burada bırakacak değildi.

Ormanın ilerisinde tam ortalarında iyi gizlenmiş bir mağara vardı. Önündeki çalılar mağarayı saklamışlardı. Erkek oraya doğru gitti. Sırtındaki küçük çocuğu yavaşça sert zemine yatırdı ve gözlerini kapadı. Kareena'nın buraya geleceğini biliyordu. Onu hissedebileceğini de.

Burası dinlenmeleri için en iyi yoldu. Şimdilik daha fazla ilerlemesinin bir yolu yoktu. Onunda kendisinin olduğu kadar yorgun ve mahvolmuş hissettiğini biliyordu. Ancak ne çocuğun ne de kendisinin bir gücü kalmamıştı. Daha fazla ilerleyemezdi. O kadar uzun süre ejderha olarak kalmamıştı hiç. Buraya kadar dayanmış olması bile bir mucizeydi.

İNLEYEN ALEV 2. KİTAP- FISILDAYAN RÜZGARNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ