EPİLOG

2.9K 363 59
                                    


FISILDAYAN RÜZGAR'IN FİNALİ BENİM İÇİN HEZİMET OLDU. BEKLEDİĞİM TEPKİYİ ALAMADIM. BU SEFER KİMSE AMA BİTMEMELİ DEMEDİ. OLSUN BEN YİNE DE UFAK BİR EPİLOG KOYAYIM ŞURAYA BELKİ OKUYAN OLUR... İYİ OKUMALAR... LÜTFEN YORUM VE BEĞENİLERİNİZİ ESİRGEMEYİN...

20 yıl sonra:

Bütün krallık bu özel gün için ayaklanmıştı. Bütün halk genç prenslerinin dönüşünü bekliyorlardı. Prens Galen'ın ve Prenses Kareena'nın evlatlık oğulları Dagon bugün yedi yılsonunda geri dönüyordu. Yirmi yaşında babasının izinden giderek Goldenmoon'dan çıkmıştı.

Söylenenlere göre kendi ailesini bulmaya gitmişti. Arada sırada Kraliçe Astrid'in rüzgârlarla onun haberlerini getirdiği olmuştu ancak o kadar zaman boyunca genç adam geri dönmemişti. Herkes onun nasıl bir yetişkin olduğunu merak ediyordu.

Goldenmoon'dan ayrıldığında çok yakışıklı ve güçlü bir genç olmuştu. Siyah düz saçları ve parlak altın rengi gözleriyle pek çok dişinin hayalini süslüyordu. Bedenindeki dövmeler ve yaralar onu daha çekici hale getirmişti. Prens Dagon, ormanın efendisi olarak eşsiz bir güce sahipti ayrıca.

Kapılardaki goblinler prenslerinin gelişini haber verdiğinde halk sokağa döküldü. Herkes onu görmek istiyordu. Prens atıyla beraber yavaşça sokaklarda yürürken halk bağırarak onu karşıladı. Genç kızlar çığlıklar atıyordu.

Esmer teni güneşin altında parlıyordu. Siyah saçları uzamıştı ve arkadan toplanmıştı. Altın rengi gözleri parlaktı ve yüzünde aman vermez bir ifade vardı. Sırtında ufak bir çantasıyla atının üzerinde yavaşça ilerliyordu. Güçlü gövdesi çıplaktı. Üzerinde sadece bir pantolon vardı. Kolunda ve sırtındaki dövmeler dikkat çekiyordu.

Kraliyet ailesi dev kaleden dışarı çıktı. Üç katlı büyük bir kaleydi ve inşası yeni tamamlanmıştı. Kareena ve Galen, yanlarında Astrid ve Kaos ile beraberlerdi. Ayrıca on beş yaşındaki genç iki erkekte hemen onların önünde duruyordu.

İkizler, son derece yaramazlardı. Bütün halk onlardan çekiyordu ancak çocukları o kadar seviyorlardı ki kimse bir şey diyemiyorlardı. Hatta onlara kızamıyorlardı bile.

Gümüş saçları ve ateş gibi parlayan gözleri olan Alex'di. Ryan'ın ise siyah saçları ve gümüş-kızıl gözleri vardı. Biri safkan bir yıldırım ejderhasıydı ve diğeri rüzgârları kontrol edebilen bir kaplandı. Çok güçlü ve bir o kadar da yaramazlardı.

Kaos'un göz ağrısı Viyola'ydı ama. Ona olan düşkünlüğü her şeyin ötesindeydi. Küçük kız ne isterse hemen sahip oluyordu. Gerçi Viyola annesi kadar ağırbaşlı bir genç kız olmuştu. Yirmi beş yaşındaydı ve şimdiden pek çok savaşçıdan evlilik teklifi almıştı.

Kızıl renkli gözleri gelen misafire dikilmiş ve kollarını göğsünde birleştirmişti. Dalgalı kahverengi saçları kalın bir örgü halindeydi ve kalçasına kadar iniyordu. Üzerinde göğüslerini kapatan bir kumaş ve uzun bir etek vardı. Uzun bacakları açıktı ve sol bacağında bir bıçak göze çarpıyordu.

Atından inen Dagon, onlara doğru yürüdü ve gülümseyerek manevi babasına baktı. "Uzun zaman oldu" dedi neşeli bir şekilde.

Kareena onun boynuna atlayıp sıkıca sarıldı. Buna karşılık erkekte ona karşılık verdi. Ancak genç kadın ne kadar sıktığının farkında değil gibiydi. "Ena," dedi zorlukla. "Beni boğuyorsun"

İNLEYEN ALEV 2. KİTAP- FISILDAYAN RÜZGARUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum