Bölüm 30

2.7K 361 38
                                    


İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... FİNALE SON İKİ BÖLÜM KALDI... LÜTFEN YORUM VE BEĞENİLERİNİZİ ESİRGEMEYİN...

Goldenmoon, adını aydan alıyordu. Dünyanın hiçbir yerinden görünmeyecek kadar yakın görünürdü ve altın renginde parlardı. Bu yüzden adı Goldenmoon'du. Ejderhaların yuvası...

Bir zamanlar dünyanın en güçlü cadısı insanlara savaşta yardım etmek için bir ejderhayı sadece birkaç saatliğine insana çevirmiş. Bu onun yapabileceği son büyüymüş ve hemen ardından ölmüş. Ejderha tıpkı anlaştıkları gibi o zamanlarda insanların yaşadığı köye gidip bir kadını baştan çıkarmış ve tohumlarını için serpmiş. Böylece dünyanın ilk melez ejderhası doğmuş.

Ancak yaşlı ejderha asla ölen cadıyı unutmamış ve onu kendi halkının kraliçesi ilan etmiş. Ne adını ne de kim olduğunu bilmeden ona âşık olmuş. Cadının ruhu ise ölümünden sonra daima oğlunu ve sevdiği ejderhayı korumak için oradaymış.

Zaman geçip melez çocuk büyüyünce kendisine bir eş seçmiş ve onu hamile bırakmış. Böylece Büyük Baş Cadı Reina'nın ruhu tekrar kendisini göstermiş ve bebeğin sağlıklı bir şekilde doğmasını ve annenin de insan bedenini terk ederek bir rüzgâr perisi olarak yeniden doğmasını sağlamış.

Son görev olarak da Büyükbaba Gale'e çocuklarına iyi bakmasını söylemiş. Onu bekleyeceğini. Büyükbaba'da onun istediğini yerine getirmek için beş yıl beklemiş ve torununa bekçilik etmiş. Bildiği her şeyi ona anlatmış. En sonunda da Reina'nın ruhuyla birleşmek için gökyüzüne yükselmiş.

O günden bugüne Goldenmoon olarak anılıyordu bu köy. Onların birleşmesinden sonra ayın ve yıldızların ejderhaları koruduğuna inanılıyordu. Reina ve Gale'in gökyüzünden onları izlediğine.

Çocukların ve Kareena'nın bu muhteşem olayı görmesini istiyordu. Onlarında etkileneceklerine emindi. Her biri yeniden giyinmişlerdi. Geçtikleri kasabadan kendilerine tekrar at almışlardı. Her birinin sırtlarında çantalar vardı.

Genellikle ejderha yuvası olarak bilinse de ejderhalar köyün çevresindeki yanardağ yamacındaki ormanda yaşıyorlardı. Onların insana dönüşemiyorlardı. Bunu yapabilen bilinen iki ejderhada melezdi. Köyün içinde ise çeşitli yaratıklar yaşıyorlardı.

Buranın insan dışı varlıklar için güvenli olduğunu duyan her türden yaratık gelmişlerdi. Zaman içinde burada bir krallık kurulmuştu. Ejderhaların koruduğu bir krallık ve tabi ki bunun tepesinde de anne ve babası vardı.

Bir zamanlar Goldenmoon'un bir insan kasabası olduğunu duymuştu. Astrid'in ölümünden sonra Kaos'un bu kasabadaki her şeyi yakıp yıktığını ve annesi yeniden doğduğunda küllerinden yeniden inşa ettiğini duymuştu. Bunların hiçbirine tanık olamamıştı doğal olarak ancak söylenenlerin doğru olabilme olasılığı yüksekti. Sonuçta bahsedilen babası Kaos'du.

Köy bir ormanla çevrili bir tepeye kurulmuştu. Büyük bir ev en tepedeydi. Bir kale değil ama bir köy evi de değildi. Yine de diğerlerinden daha büyüktü. Geri kalan bütün evler onun çevresinde daire şeklinde iniyordu ve gece olduğunda ışıklarla çok güzel görünüyordu.

İşte göstermek istediği gerçek manzara hemen karşılarında duruyordu. Altın renkli ayın parıldadığı ve evlerin ışıklarla aydınlatıldığı o güzel manzara... Galen içinin gururla dolduğunu hissetti. Köyü, ormandan ayıran bir sur dışında hiçbir koruma yoktu. Ancak içindekiler korunmak için fazla güçlüydüler.

İNLEYEN ALEV 2. KİTAP- FISILDAYAN RÜZGARTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon