Bölüm 26

2.7K 323 17
                                    


İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... GERİ SAYIMA GÖRE FİNALE SON ALTI BÖLÜM... LÜTFEN YORUM VE BEĞENİLERİNİZİ ESİRGEMEYİN... 

Küçük bir kasabaya ulaşana kadar hiç durmadan at sürdüler. O kadar yorulmuşlardı ki dirençli bir yapıya sahip olmasına karşılık Kareena bile zorlanmaya başlamıştı artık. Tam iki gündür hiç dinlenme şansları olmamıştı. En ufak molalar bile bir risk içeriyordu. Kareena her seferinde kalbinin sesini duyabileceğini hissedecek kadar korkuyordu.

Andrey peşlerindeydi. Friggrial peşlerindeydi. Geri kalan bütün Amazonlar ve Gargarianlar peşlerindeydi. Üstelik Galon ve Viyola'nın nerede olduğunu bilmiyordu. Sadece iyi olduklarından emindi. Eğer bir sorun olsaydı bunu Galen ile aralarındaki kan bağından hissedebileceğini biliyordu.

"Ena..."

Genç kadın dalgın bir şekilde başını kaldırıp küçük çocuğa baktı. Her ikisininde üzerinde pelerinleri vardı ve başlıklarıyla yüzlerini gizlemişlerdi. Kareena bir eliyle atın kementini tutmuştu. Diğeriyle Dagon'un elini tutuyordu. "Efendim" derken sesi biraz kısık çıkmıştı.

"Ben... Acıktım..."

Kareena'da acıkmıştı. Ancak durmak istemiyordu. Sanki her an yakalanabilirlermiş gibi hissediyordu. Doğrusu Andrey ile karşı karşıya gelmeyi hiç istemiyordu. Kareena güçlüydü ama onun da güçlü olduğunu biliyordu. Viyola, zayıf doğmuş bir çocuktu ancak babası fazlasıyla güçlüydü.

Genç kadın bir süre etrafına bakındı. İnsanlar etraflarından hiçbir şeyin farkında olmadan geçip gidiyorlardı. Kareena tek başına olsaydı belki bu kadar tedirgin olmazdı ama Dagon'u da güvende tutması gerekiyordu.

"Bende acıktım" dedi en sonunda derin bir nefes alarak. "Sabırlı ol, Dagon. Kasabadan çıkar çıkmaz güvenli bir yer bulacağız"

Dagon buna karşılık bir şey söylemedi. Çok fazla şikâyet etmek istemiyordu. Kareena'nın ne kadar zor durumda olduğunun farkındaydı. Onun gibi güçlü bir Matriarkal bile böylesine korkuyorsa içlerinde bulundukları durum gerçekten çok tehlikeli olmalıydı.

İnsanların olduğu yerde Dagon kendisini çok tedirgin hissediyordu. Hala güçlü varlıkların avlanması büyük bir işti. Cadılar, insanların arasında dolanıyor olabilirlerdi. Tekrar lanetlenmeyi ne Kareena ne de Dagon kaldıramazlardı.

Elinden geldiğince çevredeki ağaçları dinliyordu. Yerleşim yerlerinde doğa daha kısıtlı durumdaydı. Ancak Dagon toprağı dinleyebilirdi. Ayakları çıplak olduğu sürece onu hissedebilirdi. Toprak onun en büyük koruyucularından biriydi.

Kareena, Dagon'un güçlerine güveniyordu. Onun doğayla olan bağı defalarca hayatlarını kurtarmıştı ama ne olursa olsun güvende olduklarına inanabilecek durumda değildi. Galen ile yeniden bir araya gelmedikçe de yeterince güçlü olamayabilirlerdi.

Çok kısa bir zamanda bu tuhaf aileye alışmıştı ve ister istemez annelik görevini kabul etmişti. Dagon ve Viyola için uğraşıyordu. Yalnız değildi. Galon kendisine ait olmayan bu çocuklara babalık yapıyordu. Üstelik bunu çok doğal bir şekilde karşılıyordu. Onlarla ilgilenip güvende tutuyordu. Doğrusu onun bu dürtülerinin nasıl olduğunu merak ediyordu. Kareena'da hiç şüphesiz ondaki korumacı tavrın yarısı bile yoktu ve öncelik söz konusu olursa Viyola, Dagon'dan önce gelecekti. Ancak Galen çocuklar arasında ayrım yapmayacak kadar netti ve çoktan Dagon'u ve Viyola'yı kendi çocukları olarak görüyordu.

İNLEYEN ALEV 2. KİTAP- FISILDAYAN RÜZGARTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon