Merhaba Ben ANNEN

5.8K 70 9
                                    

Yeni bir kitabın, ilk bölümü.. Ben yazarken aşırı keyif aldım, umarım okurken siz de aynı duyguları yaşarsınız...
İlk bölümlerde pek sanatlı yazamadım farkındayım. Kitabın kurgusunu oturtmaya çalışıyordum.. İlerledikçe göreceksiniz farkı..
İyi okumalar.. U.Y.

Yuvada başlıyordu hikâye, Eylül'dü bütün yaşanacaklardan habersiz. Nerden bilebilirdi ki bir ölümün hayatını bu kadar değiştireceğini? Belki de yıllardır yaşaması gereken hayat, buydu. Alıp götürmüşlerdi elinden. Ancak 15 yaşında ulaşabilmişti gerçeklerine. Tutunacağı bir dal bulmuştu belki de. Ne kadar tutundu ya da dalı çürüktü bilinmez ama onun için hiç beklenmedik şeyleri yaşama vaktiydi.

2 Nisan:

Cumartesi sabahı. Her zamanki gibi sessizdi yurt. Kızlar yurdunda çok öyle ses olmaz zaten. Olursa da susturmasını bilirler. Saat öğlene gelmek üzere, her zamanki gibi basket sahasındayım. Sıcak çoktan hissettirmeye başlamış bense atışlarla vakit geçirme derdindeyim. Sıcak iyice hissettirmeye başlamışken kafamı hortuma tutmak iyi geldi cidden de. Bir elimde havlu bir elimde basket topum yatakhaneye doğru yürüyorum. Hoparlör cızırdadı. Anons yapılacak. "Eylül Sosyal! Lütfen müdüriyete." Müdüre Hanımla aram iyiydi. Kapısını tıklattım "Gel" sesiyle daldım o kasvetli havaya. "Beni çağırtmışsınız müdüre hanım?" "Ha evet Eylül'cüm, bu beyefendiyle hanımefendi seni görmek istemişler." Havluyla kurulanırken bir yandan da onları süzüyordum. Gençlerdi. Hem de oldukça... "Merhaba? Ben Eylül nasıl yardımcı olabilirim?" Sarı saçlı mini etekli bayan konuştu:

-Merhaba Eylül Hanım sizinle tanıştığım için memnun oldum, ben Azra Hanım'ın asistanı, Aslı.

Tamam, tanıştık anladım da niye gelmişlerdi? Bu seferde yanındaki takım elbiseli bey konuşmaya başladı. "Eylül Hanım bende Azra Hanım'ın avukatı, adım Emre." Müdireyle göz göze geldik.

-Pardon her şeyi anladım da Azra Hanım kim? Benimle ne ilgisi var?

Aslı konuşmaya başladı: - Eylül Hanım müsaadenizle ben açıklayayım size. Bundan yaklaşık bir hafta önce Musa Bey vefat etti. Musa Bey Azra Hanım'ın babası ve vefat ettikten sonra vasiyeti üzerine açılan kasasında Azra Hanım'a bir mektup çıktı. Mektupta bundan 15 sene önce Azra Hanımların doğan bebekleri Eylül'ün aslında doğum sırasında ölmediğini onun kızının hayatına engel olacağını düşündüğü için bir aileye verdiğini anlatmış.

Şaşırmıştım. Sinirlenmiştim de. "Pardon ama şaka günü için gecikmişsiniz. Ne yani adı Eylül diye benle ne alakası var? "

Emre lafa girdi: -Eylül Hanım aileyi bulmaya çalıştık, aile bir sene sonra trafik kazasında ölmüş ve arabadaki bebek çocuk polisi tarafından yuvaya verilmiş. Yani anlayacağınız tüm araştırmalarımız bizi size getirdi.

Şaşkındım. Hem de çok. "Ben ne diyeceğimi bilmiyorum şuan. "

Aslı: "Sizin bir şey demenize gerek yok Eylül Hanım, eğer müsaadeniz olursa DNA testi yaptırmak istiyoruz. "

-Kusura bakmayın ama böyle bir hikâyeden bu sonucu çıkarıp buraya varmanız bile saçmalık. Müdirem izninizle ben çıkıyorum.

Müdire dâhil oldu konuşmaya:

-Eylül tamam ümit bağlamak istemiyorsun ama yaptır en azından aklımızda soru işareti kalmaz.

-Ama Müdirem?!

-Anneni bulmadan o bulmuştur belki seni?!!
Yutkundum. Düşünmek bile nefessiz bırakmıştı bedenimi,hiç de gideceğe benzemiyorlardı, kabul etmekten başka bir çarem yoktu sanırım..
"Tamam, tamam peki,öyle olsun. Ne yapmam gerekli?

"Bizimle gelip kan verebilirsiniz ya da birkaç tel saç örneğinizi almalıyım."

Elimi saçımda gezdirdim, avucumda kalan birkaç parça teli uzattım poşetinin içine. Hızla çıktım müdirenin odasından.

Olabilir miydi? Gerçekten ben annemi bulmadan o beni bulmuş olabilir miydi?

Olayın üzerinden tam bir hafta geçti. Bense çoktan yaşadıklarımı unutmuş yine sahalarda almıştım soluğu. Güneşin tam tepede olduğu sıralarda okula bir servis girdi. Bunlar o yanan yurdun öğrencileriydi. Yurtları tamir olana kadar misafir olacaklardı bizim yurtta. Müdiremiz kapıya çıkmış onları karşılıyordu. 20-25 kız indi servisten. Servisin ardı sıra bir araba daha girdi içeri. "Gelenimiz çok bugün."

Tam oynamaya devam edecekken biraz önce içeri giriş yapanları tanıdım. Bunlar geçen hafta gelenlerdi. Bana doğru yaklaşıyorlardı ve bu sefer 3 kişilerdi. Yanıma gelene kadar görmemiş gibi davranmak en iyisi olacaktı. Sahanın kapısını itekleyip girdiler içeri. Yanlarındaki koca siyah gözlüklü bayan konuştu bu sefer : -Eylül sen misin?

"Evet. Benim. Siz de şu bahsettikleri Azra Hanım mısınız? Gülümsedi. "Evet oyum. "

"Ee çıktı mı DNA sonuçlarınız?" Aslı tam ağzını açmıştı ki Azra Hanım tekrar konuştu: "Hayır Eylül birkaç saat sonra çıkacak. Yorulmuşsun, sana soğuk bir şeyler ısmarlayabilir miyim?"

"Teşekkürler istemem. Gidip dinleneceğim biraz. Saatlerdir buradayım." "Peki, sen bilirsin. İyi istirahatlar sana. "

Bomboş olan yatakhanede uyumaya hazırlanıyordum. Yastığa başımı koyar koymaz dalmışım. Gözlerimi açtığımda başımda Azra Hanım vardı. "Azra Hanım? Ne işiniz var burada?"

-Seni görmeye geldim Eylül.

-Çıktı mı sonuçlar?

-Çıktı.

-Evet?

-Bunca yıl Eylül... Hep çocuğumun öldüğü yalanıyla yaşamışım. O 15 sene nasıl geçti benim için bilmiyorum. Zehir oldu hayat bir anda bana. Ama şimdi, ben seneler önce öldüğünü sandığım kızımın başucundayım. Evet Eylül. Annen benim...

Şaşkındım. Nasıl olmayayım ki. Bir hafta içerisinde yaşamadığım kadar çok şeyle karşı karşıyaydım.

"Bir şey söylemeyecek misin Eylül?"

"Kafamda cümleleri birleştirebilsem, konuşacağım. Ama halen şaşkınım."

Titrediğimi fark etti. Sarıldı bana sımsıkı. Tepki veremedim. Nasıl verebilirdim ki? "Tamam, seni biraz rahat bırakayım. Ben müdire hanımın odasındayım. İyi hissettiğin zaman gelirsin, konuşuruz."

İyi hissetmiyordum. Nasıl hissettiğimi bilmiyordum ki. Üşüyordum sadece. En kalın kapüşonlumu kafamdan geçirdim. Şapkasını da taktım. Müdirenin kapısında buldum kendimi. "Müdire Hanım girebilir miyim? " "Gel tabi Eylül, seni bekliyorduk biz de." Azra Hanım heyecanlandı sanki beni görünce.

"Duymuşsundur sonuçlar çıktı Eylül. Bak iyi ki yaptırmışız. Buraya kadarmış beraberliğimiz."

"Anlamadım müdire hanım. Ben hiçbir yere gitmiyorum ki."

"Eylül annen seni götürmek için işlemleri başlattı."

"Bu konuda benim de fikrimi alsaydınız keşke. 15 koca sene. Herkesin kendine ait bir yaşamı vardır elbet." Azra Hanım: "Bundan sonra benim yaşamım sensin. Seni bırakıp gideceğimi nasıl düşünürdün?"

AnnenWhere stories live. Discover now