Tutuklu

886 19 8
  • Dedicated to İrem
                                    


Laptobumu, kahvemi, bir parça Sezen Aksu'yu ve Ankara'ya yeni bir soluk getiren bu karlı havayı birleştirerek harmanladım bu geceye.. Umarım ki yüreğinizden geçen, dilinize vurmaya cesareti olmayan bu sakin ama güçlü sesinizin tercümanı olurum. İyi okumalar dostlarım..

Nerden başlayacağımı bilmiyorum.. Sahiplenme duygusu diyorum, böyle bir şey değil ki sahiplenmek.... Sevdiğine dokunamadan sahiplenir insan çoğu kez.. Hatta her seferinde.. Dediğim şey bu değil...
Hani sevdiğinin sana ait gülüşünü bilir ya insan.. Sana ait esprilerini, iltifatlarını, nidalarını.. Ya da şöyle diyeyim. Yüreğindeki yerini... Onları başkasına ait görmek yakar işte canımızı.. Dediğim şey tam olarak da bu.. Kendine ait bir sözü... Başkasının ağzından dökülür görürsün ya.. O anki yıkımı hiçbir şey veremez..Yine de artık benim için bir şey ifade etmiyordu yaşananlar.

"İnsanları kaybetmek" tek derdim buydu şuan...

" SIRA SENDE... "
Eymen'in sahiplenişi başkaydı... Kimdeydi sıra? Ne yapacaktı ona? Düşündükçe deliriyordum..
Camımdaki koca boşluktan gelen esinti ürpertiyordu içimi..
Baba!
Şuan sana o kadar ihtiyacım var ki... Bana yol göster! . Ne yapacağım ben bu yaşadıklarımla? Beni üzse de hepsinin yeri bende çok büyük.. Nasıl engellerim ben bunu.. Ne yaparım? Nolur, bana yol göster....
Bahadır girdi hızla odaya. "Eylül, konuşmamız gerek."
Gözlerimden,avcumda tuttuğum kağıda düşen damlalara aldırış etmeden konuştum "Nasıl engelleyeceğim oğlunu? Nasıl durduracağız ?"
"Bilmiyorum."
"Ya nasıl bilemezsin?.. Ben dostlarımı, sevdiklerimi. ailemi kaybedeceğim belki de.. "
Duraksadım.. "Belki ben kendime zarar verirsem.. Vazgeçer! "
"Saçmalama. Asla böyle bir şeyi yapmayacaksın!"
"Ben, kimseyi kaybetmeye hazır değilim. "
"Başka bir yolu vardır elbet Eylül. Sakın, sakın kendine yapma bunu.!"

Notu tekrar açtım.. SIRA SENDE..
"Arkasında ne yazıyor?" dedi Bahadır.
"Ne arkası?" Arkasını çevirdiğimde yüzünün rengi bembeyaz olmuştu..
"EVİMİZDE BEKLİYORUM. ŞANSLI KİŞİYİ SEÇECEĞİZ.""

Koşarak çıktım evden, dakikalar sonra o evin kapısına vardığımda kalbim deli gibi atıyor, yüreğimde hissettiğim o ince sızı nefes almamı zorlaştırıyordu..
Salona kadar girdiğimde her şey bıraktığım gibiydi sanki.. Çalan telefonu saniyeler içinde açtığımda içerde değişen tek şeyin odaya eklenen kocaman bir fanus olduğunu farkettim.
Neler yapıyordu bu çocuk böyle?!.
"Sıra sende Eylül."
"Eymen. Sana bir şey söylemem gerek."
"Söyle."
"Onlar beni üzmedi. Sana yemin ederim hepsini çok seviyorum. Nolursun. Hiçbirine zarar verme.. Lütfen.Bak eğer beni mutlu etmek istiyorsan ben böyle mutlu olamam ki.. Kahrolurum üzüntümden.. Senin sorunun benle. Lütfen, bana ne istiyorsan yap. Onlara dokunma. Yalvarırım sana dokunma."
"Onlar hayatından çıktığında çok daha mutlu olacaksın Eylül."
"Olmayacağım.! Dinle beni! Onlar hayatımdan çıkarsa, beni kaybedersin. Duydun mu beni Eymen?"
Rest çekmiştim Eymen'e.. İşe yaramış mıydı ki?
Kısa süren sessizlik arkasından devam eden konuşma bizi kocaman bir çıkmaza sürüklüyordu..
"Onların seni üzmediğine inanmıyorum. Hiçbiri sevmiyor bizi Eylül.. Hiçbiri!. "
"Olsun, biz onları seviyoruz.. Onlara zarar gelirse nasıl kahrolurum düşündün mü hiç?"
"Önemli değil. Atlatırsın...Şimdi.. Gümüşlüğün köşesindeki fanusu al. İçindeki topları görüyorsun değil mi? Bunlar onlar.. Seç birini hadi.. "
"Ne?"
"Dediğimi yapmazsan başlayacağım kişilere ben karar veririm. Bu da hiç iyi olmaz." Kim olduğunu bilirsek belki Eymen ona geldiğinde yakalarız gibi bir düşünce geçti içimden..
Ne kadar çok top vardı böyle... Kaç kişi üzmüştü cidden beni? En dipteki beyaz topa ilişti gözüm.. Uzandım onu alacaktım, ya annem varsa?! Allah'ım neler yaşatıyordu bana böyle.. Bacaklarımın bağı çözülmüş, kapağını açmamla yıkılmam bir olmuştu.. Kimdi bu isim.?
Meriç? Masal? Yağmur? Annem? Yiğit? Gülsüm Hanım? ..
Dudaklarım titriyordu.. Oturduğum yerde bayılacak gibi hissediyordum..
"Oku ismi.!"
"Eymen. Sana söylüyorum. Asla yapmayacağım bunu...
"Okumazsan annenden başlıyorum."
Nefesim kesildi.. Dudaklarımdan dökülecek isim yüzünden kendimi asla affetmeyecektim..
Katlı kağıdı yavaş yavaş açtım.. "TARIK"
"TARIK."
Telefon yüzüme kapandı.. Diğer kağıtları açtım.. Herkesi kurtaracaktım. Böyle devam edemezdi bu. Tarık, Tarık, Tarık, Tarık.. . Her kağıda onun ismini yazmış. Bunu benim yapmamı bekliyordu demekki. Annemi aradım hemen. "Anne! Tarık! Tarık'ı öldürecek.! "
Yiğit'in babası.. Evet, bana yaptıklarını asla unutmayacağım birisi o. Ama benim yüzümden ölmesini kabullenemem.

AnnenWhere stories live. Discover now