Son Kez

969 36 2
                                    

1.000 okunmayı geçmişiz. Çok teşekkür ederim herkese.

Zülal'e sesleniyorum burdan, Beni yarı yolda bırakmayacağına inandığım yegane insan! Hep mutlu ol! Hakediyorsun çünkü, İyi ki varsın sen! 

Bu sefer "Gidecek yerim yok!" demiyordum.. Vardı çünkü.. Babam vardı benim, beni seven, sayan bir ailesi vardı arkasında.. Kapılarını çalsam gecenin bu saatinde, kabul ederler miydi beni? Evlerine alıp, bağırlarına sorgusuz sualsiz, basarlar mıydı ki ?

Gecenin bu saatinde uyuyor olma ihtimalleri geçti aklımdan.. Bilmiyordum ki evinin nerde olduğunu.. Telefonuma kaydettiğim o ismi açtım hızlıca, "Halam"

Uyuyor mudur rahatsız ediyor muyumdur ikilemi arasında aradım onu, 3-4 çalma sonrası açıldı telefon.. Uykulu, bir o kadar endişeli bir sesti öteki uçtaki. "Halacım? Bir sorun mu var hayırdır? İyi misin sen? "

Sonunda birinin bana sevgi dolu seslenişiydi yüreğimi yumuşatan.. Laf dinlemeyi bırakan gözlerim , en yakın dostu hıçkırıkla birleşip engel oldular bana, hep güçlü tutmaya çalıştığım karakterim.. Bir anda ölüverdi işte..

Duydukları karşısında canlanan ve hareketlenen sesi endişeli geliyordu bana.. Biri benim için endişeleniyor! diyerekten mutlu olmaya çabalıyorum tekrar tekrar.. En ufak ayrıntısına kadar anlatıyorum halama, hıçkırıklarımın arasında, güçlü bir cevap geliyor," Eylül! Ağlamayı bırak! Sen kimsesiz değilsin! Biz varız artık! Ben seni almaya geliyorum halacım, bekle beni orda! "

5 dakika geçiyor geçmiyor halam almaya geldi beni. Ondan ricam ," Hala şimdilik sizi ziyaret ediyorum sansın babannem. Ona söyleyip iyice üzmeyelim onu." "Tamam yiğenim.' diyor güçlü kollarını bedenime dolarken..

Günler geçiyor ve ben yavaş yavaş atlatmaya başlıyorum.. Bir yanı tamamen eksik, nasıl atlatacaksam..!? Telefonumu kapatmış, bana ayırdıkları odadan açlıktan ölmemek için çıktığım nadir zamanlardan biriydi,  Halamdan cazip bir teklif geliyor, " Diyorum ki seni Amerika'ya yollayalım. Dilin gelişir, okulunu orda bitirirsin, inan bana sonrasında sen gelmek istemeyeceksin." 

Bu cazip teklife kayıtsız kalamıyorum fakat bir sorunum var, " Benim tüm ailem burda hala, onları bırakıp gidemem ki.." Halamın sesi bana karşı ilk defa yükseliyor ," Eylül! Senden vazgeçen biri için ailem mi diyorsun sen? Hayat, senin sandığın kadar umut dolu bir yer değil.!" 

Gözlerimin dolmasına engel olamıyorum. Zaten hiç çıkmadığım odama yöneliyor adımlarım.. Belki de kabul etmeliyim. Kimim var ki burda? Neydim ki ne oldum ben? Yuvadan çıkıp dolaşabilmek için can atan ben.. Önüme gelen Amerika fırsatını elimin tersiyle itiyorum.. Ne kadar değiştim ben böyle.! Daralıyorum artık. Nefes alamıyorum. Son çareyi yine telefonumda buluyorum.. Hiç tereddüt etmeden kollarına koştuğum dostum, " Masal!" 

"Senin yerinde olsam kabul ederdim Eylül." olmadı bu... Benim yerimde değilsin ki.. Benim yaşadıklarımı anlayamazsın ki sen!  Asabi bir günümdeyim yine. "Tamam Masal, sağol yardımın için. " diyorum hafifte sitem ederek.. Kalbim beni M'den devam ettiriyor.. MERİÇ!

" Müsaitsen buluşalım mı Meriç?" 

"Günlerdir sana ulaşmaya çalışıyorum, nerelerdesin sen?"

"Buluşalım, söz anlatacağım." 

Meriç'e döküyorum içimi.. Gözleri gözlerimde, elleri sıkıca kavradığı kahvesinde, "Bak!" diyor, ses tonuyla beni yakalarken.. " Gitme diyemem. Seni engelleyecekte değilim. Ama gitme be Eylül.! Burda da var birçok imkan.. Hem daha Azra Teyze'yle konuşmamışsın bile.. Gerçeklerden kaçıyorsun ,senden vazgeçme ihtimalini duymaktan kaçıyorsun. Olmaz ki böyle." 

"Korkuyorum Meriç.. Korkularıma tekrar yenilmekten.. Onu kaybetme ihtimali bile canımı acıtıyor." 

Biz böyle güzel güzel konuşurken yine sahneye Meriç'i istediler. Meriçle beraber ben de çıktım sahneye.. Şarkının belki de 20. saniyesinde, gözlerim doldu, nefes alamadım. Yutamadım boğazıma dayanan o yumruyu... Hızlıca indim sahneden. Bizim "Müzisyenler Tepesi" dediğimiz çatıya çıkıp, Ankara'nın manzarasına bıraktım kendimi. Ağlıyordum hıçkırarak. Çığlıklarla bağırma isteğime Ankara sakinliğiyle cevap veriyordu her zamanki gibi.. Hep olduğu gibi yine sakin karşılıyordu beni. 

Bir zaman sonra Meriç geldi yanıma. Onun omzuna yaslandığımda,elleriyle gözlerimi sildi. "Yeter harap ettiğin kendini.! Kalk hadi! Dayanamıyorum seni böyle görmeye. Gidelim, konuş annenle.."

"İstemiyorum. Gitmeyelim Meriç" 

"Olmaz." diyor kolumdan sımsıkı tutarken. Motoruna binmiyoruz bu sefer, çevirdiği taksiyle geldik eve.. Ayaklarım geri geri gitse de bunu elbet yapmam gerekli.

"Gidiyor musun? Yanımda olmayacak mısın?" Gitmemesi için yalvarır gözlerle bakıyorum Meriç'e..

"Olmaz Eylül, bunu sen halletmelisin. Güçlü ol. Sonuç ne olursa olsun.. Seni burda bekliyorum." 

Kapıyı tıklatıyorum biri açmasın diye dua ederken.. Dualarımın aksine Elmas çat diye açıveriyor kapıyı ardına kadar. Biraz ilerlediğimde masadaki kalabalığa takılıyor gözüm. Yüzleri bana dönük şekilde, annemin avukatı Arda, yardımcısı Aslı ve.. Neriman ve Sedat...! 

Şartları gözden geçiriyorlar belki de.. Beni onlara verirse ne sıklıkla göreceğini öğreniyor kim bilir.! 

Ayaklarımın geri geri gittiği evden koşarak ayrılıyorum."Meriç!" diye bağırıyorum sanki duymayacak gibi.. Bu karanlıktan beni çekip alsın, tekrar mutlu olayım istiyorum onun kollarında. Korkuyorum şuan onsuz kalmaktan... Tam taksiye binecekken, kaçacağını düşünür gibi sımsıkı tutuyorum elini..

Bilmiyorum, belki de delirdiğimi falan düşünmüştür. 

"Tamam Eylül, sakin ol! Anlat neler oldu.?"

Bir çırpıda anlatıyorum Meriç'e her şeyi.. Bu sefer o tutuyor elimi. "Gel!" diyor, beraber girelim madem öyle.. 

Meriçle el ele , yürek yüreğe giriyoruz evimin kapısından. Şuan ne söylenirse söylensin, canım daha az yanacak biliyorum. "Korkma, ben yanındayım." diyen ses tonuyla emin adımlarla ilerliyoruz yanlarına...

Annemin, ağlamaktan kıpkırmızı olan gözleri bana çevrildi bir anda , ayağa kalktığı gibi koşarak sarıldı boynuma.. Son kez sarılırcasına ,bedenimden ayrılamaması korkutuyor beni... 

Tam o sırada mutfaktan çıkan ananemle (!),netleşiyor bütün kelimeler yüreğimde..... 

AnnenWhere stories live. Discover now