Doğum Günü

827 24 0
                                    

O günden sonra Oğuz'u görmedim. Ta ki Masal'ın doğum gününe kadar.. Bana yolladığı cd'ye de dokunamamıştım daha.. İzlemekten, gerçekleri bilmekten korkuyordum bir nevi.. Yine de hiçbir şey Plakafe'de olacak partiye gitmeme engel değildi gibi geliyordu...

Kim bilirdi, o saçma yalanın beni bu kadar zedeleyeceğini...

Beni doğum günümde yalnız bırakmayan, kötü gün dostumun en güzel,aynı zamanda en acı gününde yanında olmak istiyordum.. Emindim buna, hiçbir şey yaşanmamış olsa o da böyle olsun isterdi... Ona geçen ay sipariş ettiğim ayakkabıları beş gün önce almış, gardolabımın en üst gözünde ona yer ayırmıştım. "Keşke her şey, ağız dolusu 'iyi ki' diyebileceğimiz zamanlar gibi kalsa.! "

+25 Haziran+

Günlerdir yaşadıklarımın etkisiyle ruh gibi dolanan, yemeden içmeden kesilmiş, aynadaki görüntüsünü beğenmeyen, kendini tanıyamayan, elmacık kemiklerimin suratımda yer belirlemesine izin vermiş bir vaziyetteydim. Annem ne yaparsa yapsın ağzımdan gram laf alamıyor, aksi gibi Yağmur da hiçbir şey bilmiyordu..

Doğum günü sabahı baş ucumda annemle uyandım. Ayrı bir şefkatliydi bugün bana, "Kendini nasıl hissediyorsun annecim?"

"İyi.."

Kafamı okşarken, gelme amacından bahsetti, " Masal'ın doğum günü sebebiyle kulüpte bir gece tertip etmişler.. Seninki sahne alacak."

"Benimki?"

"Ya Meriç işte. Allah Allah, Eylül sen Meriçle falan mı kavga ettin?"

"Yok anne uyku sersemi anımsayamadım biraz."

"İyi, toparlan o zaman çünkü bugün sana çok ihtiyaç var."

Akşama doğru anca kendime gelebilmiş, evden yürüme mesafesindeki kafeye arabayla gitmeyi tercih etmiştim. Elimde tuttuğum kocaman paketle ,ne kadar safmışım ki, gösterdiğim iyi niyetin binde birini bile göremeden karşılandım.. Bana karşı Meriçle Masal'ı geçtim, Yiğit'in, Ahmet'in, merhabamın bile olmadığı adamların bana düşmanmışım gibi bakması.. Gözlerimi paketteki kurdeleye dikerek yürüdüm.. "Ne hakla geldi?, Ne işi var?,Yüzsüz!" eda ve sıfatları arasında, çantama attığım cdyle beraber Masalların yanına yürüdüm.

Sanki düşmanıymışım gibi, beni görünce kafeyi terkeden Meriç ve düşman gözlerle beni süzen, "Partimden defol git!" bakışları arasında cevap bekleyen Masalla baş başa kalmıştık..

"Sen... Benim en mutlu günüme, ne hakla gelirsin? Kendini ne sanıyorsun sen?"

Derin bir nefesle yuttum tüm kasvetini.. "Mutlu yıllar Masal, hediyeni getirdim." Elimdeki kutuya vurup etrafı yıkacak kadar sinirliydi halen bana.. Olmayan ilişkimizin cezasını yaşıyordum halen.. İçerdeki odadan çıkıp Masal'ın yanına gelen kişi ise.. Kafamda yaşadığım karmaşaya bir bilinmeyen daha ekledi sanki.. "OĞUZ!"

"Oğuz bana anlattı, sen yapışmışsın Oğuz'a.. Amerikaya gidecek zaten, 'ben de gelirim' diye göz dikmişsin sevgilime. Vazgeçti gitmekten, biletin de yanacak ama, kusura bakma.!"

Öfke fışkırıyordu bedenimden. Şimdi gitmekten vazgeçmiş, bütün suçu üstüme yıkıp sıyrılacak mıydı bu işten. Artık umrumda değildi, anlatacaktım her şeyi, " Bak Masal, benim ne seni, ne sevdiğim adamı aldatmak gibi bir şeyim olmadı olamaz.! Oğuzla kafede karşılaştığımız gün Amerikaya gideceğini, seni üzmek istemediğini söyledi, doğum günün mahvolmasın diye bugüne kadar söylemeyecekti, ben onu annesi gibi kanser sandım, sonra birden bu sevgili yalanını uydurdu, şimdi gitmekten vazgeçmiş falan.! Ne yapmaya çalışıyorsun oğlum sen? Amacın ne senin?!"

AnnenOnde histórias criam vida. Descubra agora