Gerçek Sahibi

1.6K 45 1
                                    

    Nefes alamıyordum,daralmıştım ve havasızlık cidden başımı döndürüyordu. Ne kadar çabuk kabul etmiştim gitmeyi, ne kadar çabuk benimsemiştim yeni hayatı. Bu bana göre değildi. Olamazdı! Tek bir tesellim vardı: O benim ÖZ annem!....
    Uçaktan inip bizi bekleyen bi arabaya atladık. Yol boyu suspus oturup camdan dışarıyı seyrediyordum. Ankara... Nemsiz ve kuru havasında nefes alabiliyordum en azından. Eve geldiğimizde şaşkın,bir o kadar dalgındım. Kocaman duvarların üstünde,sarmaşıklardan evin sadece 2. katını görebiliyordum ama bu bile yetmişti. Kıpkırmızı bir ev! Yaşananlardan yorulmuştum ve gözlerim kapanmamak için direniyordu.
     "Hoşgeldin evine Eylül!" 
  Kapıda bizi karşılayan yıllardır evin çalışanı, artık aileden biri gibi görülen Elmas Abla'ydı. "Hoşgeldiniz efendim." Şaşırdım. Elimi uzattım,şartların eşit olduğunu göstermek istercesine "Hoşbuldum, ben Eylül." Kadın şaşkın, bir o kadar memnun bir ifadeyle "Ben de Elmas, Eylül Hanım." 
  Azra Hanım çoktan salona geçmiş, benim Elmas Abla'yla olan diyoloğumu izliyordu. Konuşma bitip ona döndüğümde "gel otur" gibisinden hareketiyle geçip karşısına oturdum. "Açsın değil mi? , Hiçbir şey yemedin, masaya geçelim hadi." Gülümseyerek kalktım yerimden. Yiyecek gücüm de yoktu,isteğim de. İlk günden kırmak istemezdim Azra Hanım'ı. Bir şeyler atıştırıp sofradan kalktık beraber. Geç olmuştu, "Yorulmuşsundur, uyumak ister misin? " "Lütfen" diyerek karşılık verdim. "Odan daha hazır değil,şimdilik sana misafir odasını hazırladık" Teşekkürümü göstermek istercesine gözlerimi açtım kapattım. Merdivenleri çıkıyordum arkasından. O gece daha fazla dayanamadı gözlerim. Sessizliğin ritmine ayak uydurarak kapandı.
  Sabah olmuştu ufukta. Göz kapaklarıma ihanet eder gibi yavaş yavaş doğruldum. Odada kimsecikler yoktu. Ben uyumak ve uyumamak arasında tercih yaparken kapı açıldı. "Günaydın Eylül'cüm, hadi kahvaltıya." Onun makyajsız bile harika göründüğünü düşünürken,ağır ağır indim merdivenlerden. Üstümde her zamanki gibi Heat şortum, bol dökümlü tişörtümle rahatlığımdan taviz vermezdim. 
   Kahvaltı bitmiş, Elmas Abla mutfakla salon arası mekik dokuyordu. İki parça da ben alıp götürdüm mutfağa. Elimdekileri görünce beyninden vurulmuşa döndü. "Eylül Hanım ? " Gülümsedim. "Sabah sabah yoruldun zaten Elmas Abla, elime mi yapışır iki tane tabaktan ne olacak, bir de senden ricam bana 'Hanım' deme, kendimi siyasetçi gibi hissediyorum." Azra Hanım'ın yüzünde anlam veremediğim bir mutluluk vardı. Gözleriyle çağırdı beni yanına. Bahçedeki koltuklara oturduk . 
-Eylül?
-Buyrun Azra Hanım? 
-Beni her geçen dakika daha çok büyülüyorsun. 
Yanaklarım kızardı. Önümdeki çimlere diktim gözümü. Devam etti:
-Utan diye demedim. Sana bir şey vermek istiyorum. Madem konuşmuyorsun pek fazla, sen yaz ben okuyayım, bu ikimizin iletişim aleti olsun olmaz mı? 
  Siyah kapaklı defteri elime bıraktı. "Odan artık hazır, görmek ister misin? 
"Olur tabi." Elimden tuttuğu gibi hızlıca çıktık merdivenleri. Gri ve beyaz tonlarında boyanmış tam bir genç odasıydı. " Bir duvar boyunca kocaman bir kitaplık vardı. Orayı göstererek "Bütün kitapları kendim seçtim Eylül, senden ricam,vakit buldukça hepsini okuman, şimdi seni rahat bırakayım dinlen biraz. Canın sıkılırsa gel, ben aşağıdayım. " Kapıdan çıktı ve ben çantamın kenarından aldığım şeyle merdivenleri hızla aşağıya indim. "Azra Hanım, aslında benim de size vermek istediğim çok önemli bir şey var. " Gözleri büyümüş,pür dikkat bana bakıyordu. "Neymiş o ? " 
"Galiba bu size ait, ben kendimi bildim bileli tek parçam bu oldu benim." Bilekliği avcumda gördüğünde gözleri daha da büyüdü " Bu , Murat'ın bana ilk hediyesiydi. Bilekliğim! " 
Gözlerinin dolmasına engel olamadı. Boğazıma dayanan yumruğu geri göndermek istercesine konuştum. "Beni bulduklarında bu varmış yanımda, biraz büyüdüğümde Müdüre Hanım bana geri verdi . Bende şimdi gerçek sahibine vermeliyim. " 

AnnenWhere stories live. Discover now