| e i g h t |

1.8K 174 42
                                    

Tam bir saattir onları izliyordum. Mimiklerini ve kahkahalarını izlerken önümdeki yemeğin bittiğini bile fark etmemiştim. Üstümü düzeltip ayağa kalktım. Fazla dikkat çekmek istemiyordum. Sessizce birkaç metre ötelerinden geçip tuvalete doğru adımladım.

Pantolonumu çözüp işimi halletmek için pozisyon aldım. Heyecandan gelen idrarımı daha fazla tutamayacaktım.

İşim bittiğinde pantolonumu ilikledim ve ellerimi yıkamak için lavabonun başına geçtim.

O an bir şey oldu. Kapı açıldı. İçeri birisi girdi. O birisi ise Yoongi'den başkası değildi. Hızla başımı önüme eğdim. Tam yanımda ellerini yıkıyor olduğunu fark ettiğimde sıkıntıyla dışarı nefes verdim.

Neden birden ben tuvaletteyken gelesi tuttu ki? Hızlıca ellerimi duruladım ve aynadan kısaca ona bakıp dışarı çıkmak için adımladım. Lanet olsun göz göze gelmiştik. Bana tuhaf bakışlar atmıştı.

Aldırmamaya gayret ederek tuvaletten çıktım ve yavaşça kafe-lokantadan tüydüm. Nereye gidecektim şimdi? Eve gitsem kendimi yerdim. "Hoseok." diye geçirdim içimden. Ona gidebilirdim.

Önüme ilk gelen taksiye bindikten sonra yeri tarif ettim ve arkama yaslandım. Titreyen ellerimle kırmızı yanaklarımı tuttum. Alev alev yanıyordum.

Trafik yüzünden uzayan yolun sonuna geldiğimizde parayı ödeyip indim. Hızlı adımlarla evin önüne geldiğimde zile birkaç kez bastım. İtiraf ediyorum zile abanmıştım. Çünkü hala aptal ve heyecanlıydım.

Hoseok kapıyı açmayınca cebimdeki anahtarı çukarttım ve deliğe soktum. Büyük ihtimalle kulaklığı vardı ve duymuyordu.

Masum düşüncelerle içeri girmiştim fakat öyle olmamıştı.

Hoseok
Namjoon'un kucağında
Oturuyordu.

Gözlerimi kocaman açıp onlara baktığımda ikisi de bana baktı. Hoseok panikle inmeye çalışırken ellerimle gözlerimi kapatıp konuştum. "Hiçbir şey görmedim panik yapmayın."
"Jimin sen y-yanlış anladın."

Hoseok açıklamaya çalışırken gözlerimi açtım. İkisi de ayakta bana gergince bakıyorlardı. Suç üstü yakalanmak böyle bir şey olsa gerek.

"Biz s-sadece oturuyorduk ve ş-şey oldu Namjoon-"
Sözünü yarıda kestim "Açıklama yapmana gerek yok. Hiçbir şey görmedim."
"Çünkü bir şey yapmıyorduk gerizekalı!"
Sinirle bağırdığında kaşlarımı çattım. "Neden bu kadar gerginsin?"
Sesi yumuşadı "Çünkü yanlış anlamanı istemiyorum."
"Bir şey anladığım yok."

Namjoon'a baktım. Onlara yaklaşıp elimi uzattım "Merhaba ben Jimin. Memnun oldum."
Gamzelerini göstererek gülümsedi "Ben de Namjoon. Memnun oldum." havadaki elimi sıktı.
Hoseok yapmacık bir şekilde boğazını temizledi. "Otursak mı artık? Sen de neden geldiğini anlatırsın."

*

Birkaç saat saçma sapan şeyler hakkında konuştuktan sonra herkes kendi köşesine çekilmişti. Hala kafamda ikisinin arasında bir şeyler geçtiğine dair şüpheler vardı. Hoseok neden onun kucağındaydı ve benim yanlış anlayacağımı düşündü?

Aralarında bir şey olduğunu hep düşünmüştüm fakat Hoseok hep bunu reddetmişti. Onlar sadece arkadaştı.

"Seo buraya geliyormuş ve Yoongi onu bırakacakmış." Hoseok'un dediği şeye kafamı sallayıp telefona geri döndüm. Acaba onu tekrar görebilir miydim?

Düşünceler beynimi yiyip bitirirken çalan zil kulaklarımı çınlatmıştı. Namjoon kapıya bakmak için ayaklanırken Hoseok da ona katılmıştı. Ben ise aptalca bir hareket yapıp peşlerinden gitmiştim. Yoongi'nin kapıda olduğunu nerden bilebilirdim?

Seo beni görünce gergince gülümseyip Yoongi'nin boynuna sarılırken ben hızla koşup mutfağa girmiştim. Sikeyim tekrar göz göze gelmiştik.

Sesler kesilip kapı kapandığında başımı yavaşça içeri uzattım. Yoongi ortalıkta yoktu. Gitmiş olmalı. Hızla mutfaktan çıkıp yanlarına gittim ve azarı işittim.

"Neredeydin sen aptal!?"
Afallayarak ona baktım. "Nerede olmam gerekiyordu?"
"Bir ara pot kırmak üzereydik. Etrafta seni aradım bulamadım ve maalesef arayamadım."
Dedi imalı imalı.

"Tuvalette karşılaştık ve ben de panikleyip buraya geldim."
Avcu ile alnına vurdu. "O sendin demek."
Hepimiz anlamaz gözlerle ona baktık "Tuvalette daha önce görmüş olduğum ama kim olduğunu bilmediğim birisini gördüm dedi bana."

Kocaman açtığım gözlerimle ona baktım. "Sen ciddi misin?"
"Evet. Bunun hakkında konuştu ama ben konuyu değiştirdim."
"Teşekkür ederim." Dedim mahçup bir ses tonuyla. Ona borçluydum.

"Önemi yok ama şu kadarını söyleyeyim buna daha fazla devam edemeyiz."
Omuz silktim. Biliyordum. Bu ilk ve son olmalıydı.

"Biliyorum." Dedim umutsuzca. Hiçbir şey daha fazla devam edemezdi. Son kez konuşacaktım bugün ve bitecekti.

*

Böyle uzun uzun yazar notları bırakmak isterim ama sizi sıkmak istemiyorum. Umarım severek okuyorsunuzdur.

 Umarım severek okuyorsunuzdur

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
i'm not girl (i can't remember) • yoonminWhere stories live. Discover now