| t h i r t y |

1.1K 102 22
                                    

Yavaşça gözlerimi araladım. Oldukça yorgun hissediyordum. Etrafa bakındım fakat Yoongi hiçbir yerde görünmüyordu. Yavaşça ayağa kalktım. Kalçalarım çok fazla ağrıyordu sanki yürüyemeyecek gibiydim.

Hafifçe esnedim ve koridorun başında görünen Yoongi'ye doğru odaklandım. "Günaydın." Dedim bana yaklaştığında. "Günaydın, aç mısın?"
Dün öğleden beri bir şey yememiştim ve kurt gibi acıkmıştım.
"Evet ama yemesem de olur."
"Saçmalama." Dedi ve cebinden telefonunu çıkarıp ekranı açtı daha sonra telefonu kapatıp yerine koydu.

"İki-üç saatlik bir vaktimiz var. Gel kahvaltı yapalım." Elimi tuttu ve beni de peşinden sürükledi. Uyuşan kalçalarım yüzünden yürümem biraz zorlaşsa bile hızlı adımlarla onu takip etmeye çalıştım. "Bir sorun mu var?"
"Hayır sadece tüm gece koridordaki sandalyelerde oturduğumuz için kalçalarım biraz ağrıdı."
Hafifçe güldü. "Seni dünyanın en rahat koltuğuna oturtacağım merak etme."

Hastaneden çıktık ve otoparka doğru ilerledik. Arabaya bindiğimizde arabanın yumuşak koltuğu rahatlamama sebep olmuştu. Arkama yaslandım ve kemikli parmaklarının direksiyonu sarışına odaklandım. Elleri çok güzel gözüküyordu. Her yeri öyleydi. Bir sanat eserinden farkı yoktu.

"Kahvaltı yapalım daha sonra seni eve bırakırım."
"Sen nereye gideceksin daha sonra?"
"Geri döneceğim buraya."
O arabayı çalıştırırken radyoyu açtım ve tekrar arkama yaslandım. "Ben de geleceğim."
"Yeterince yoruldun zaten kalmana gerek yok artık. Birkaç saat sonra yoğun bakımdan çıkacak zaten."
Gözlerimi devirdim. Gitmemde neden bu kadar ısrarcıydı anlam veremiyordum.

"Ne dersen de ben seninle burada bekleyeceğim."
Göz devirdi. "Pekala benimle birlikte bekle ama eve gitmek istersen seni götürmeyeceğim bunu da bil."
"Tamam, sorun yok."

Radyodan gelen müziğe odaklanırken etrafı izlemeye başladım. Açıkçası biraz stresli hissediyordum. Haftaya sınavlarım başlayacaktı ve ben devamsızlık yapmaya devam ediyordum. Birçok dersten geri kalmıştım ve sınıfta kalmaktan korkuyordum.

Yolculuk boyunca sessizce durmuştum ve sessizce şarkıya eşlik ediyordum. Şarkının nakarat kısmı geldiğinde o da bana eşlik etmeye başladı. Gülümseyerek ona baktım, öylece söylemeye devam ettim.

Kısa bir sürenin ardından bir kore lokantasının önünde durdu, arabayı park etti. İkimiz de arabadan indik, birlikte lokantaya girdik. "Kahvaltılık bir şeyler sipariş edip geliyorum sen otur ve beni bekle."

Başımla onayladım ve boş bir masaya geçtim. Cebimden telefonumu çıkarttım ve gelen bildirimlere baktım. Sosyal medyadan gelen birkaç bildirim ve Jackson'dan gelen bir mesajdan başka hiçbir şey yoktu.

Diğer bildirimleri sildim, Jackson'ın mesajına baktım.

Gönderen: Jackson
Sınav konuları bugün açıklandı ve elimde birkaç fazladan test var. Getirmemi ister misin?

Gerçekten düşünceli bir arkadaştı ve sanırım teklifini geri çeviremeyecektim çünkü buna ihtiyacım vardı.

Gönderilen: Jackson
Hastanede biraz işlerim var eğer çıkmış olursam onları almaya gelirim. Teşekkür ederim.

Telefonu masanın üzerine koyduktan sonra masaya oturmakta olan Yoongi'ye baktım. "Yemekler birazdan gelmiş olur." Dedi arkasına yaslanırken. Başımla onaylayıp öylece beklemeye başladım. "Az önce beni dünyanın en rahat koltuğuna oturtacağını söylemiştin." Dedim gülerek. Sırıttı "Az kalsın unutuyordum." Dedi.

Masayı hafifçe ittirdi "Buraya gel." Dedi. Anlamsızca ona baktım. "Ne bekliyorsun. Gel hadi." Dedi tekrardan. Oturduğum yerden kalktım ve yanına gittim. Bileğimden tuttu beni kendine doğru çekti ve kucağına düşmemi sağladı.

Gözlerim kocaman açılırken kolunu belime dolayışını izledim. "Herkes bize bakıyor Yoongi." Dedim telaşla. "Umurumda olsa en başında yapmazdım öyle değil mi?"
Cevap vereceğim sırada çalan telefonum dikkatimi oraya çekmişti.

Arayan Jackson'dı. Yoongi'ye kısaca göz atıp telefonu açtım ve kulağıma götürdüm. "Efendim?"
"Merhaba Jimin. Hastanedeyim demiştin. Bir sorun olup olmadığını sormak için aradım."
"Bir sorun yok bir arkadaşımın annesi rahatsız ve ona destek olmak amaçlı yanında kalıyorum."
Yoongi ürpertici bakışlarını bana dikerken yalandan öksürdüm. "İstersen testleri senin için oraya bırakabilirim."
"Duruma göre sana haber versem olur mu?" Diye sordum mahçup bir şekilde.

"Pekala öyle yapalım o zaman."
"Çok teşekkür ederim. Görüşmek üzere."
Ve telefonu kapattım. Yemekler masamıza gelirken Yoongi konuştu. "Demek artık arkadaşın oldum."
Gözlerimi devirdim. "Ne deseydim?" Diye çıkıştım. "Doğruyu söyleseydin?" Dedi önündeki yemekten bir parça alırken. Garson bize tuhaf tuhaf bakıp gitmişti. Umarım yanaklarım kızarmamıştır.

"Doğru olan neymiş?"
Lokmasını ağzına götüreceği sırada durdu ve cevap verdi "Erkek arkadaşın olduğumu söyleyebilirdin."
Bunu sormam belki de çok saçmaydı bunu anlayabilmiş değildim fakat biz hiç öyle gibi değildik. Yani sevgililer gibi. Sürekli bir tartışmaya ya da bir olaya maruz kalıp aramızı açıyorduk. Bir türlü o seviyeye gelememiştik.

"Öyle misin ki?" Diye sordum kırgın bir ses tonu ile. Duraksadı ve elindekiler bırakıp belimdeki kolunu ger çekti. "Neyin olmamı istiyorsan o olurum. Anladın mı? Hiçbir şeyin olmamı istemiyorsan hiçbir şeyin olmam."

Bunu tabii ki istemiyordum. Onu tüm kalbimle sevdiğim adam olarak istiyordum. "Öyleyse belirsiz davranma bana. Yeri geldiğinde bir arkadaş gibi samimi davran, yeri geldi-"
"Arkadaşın mı olmamı istiyorsun?"
"Hayır kast ettiğim bu deği-"
"Pekala bundan sonra öyle davranacağım dostum."

Gerçekten anlayış eksikliğine hayran kalmıştım. Ona arkadaş olalım diyen mi vardı sanki? Daha fazla onunla laf dalaşına girmemek adına susup kucağından kalktım. Bana engel olmadı. Tuhaf tuhaf ona baktığımda ne demek istediğimi anlarcasına cevap verdi "Arkadaşlar kucak kucağa yemek yemezler. Öyle değil mi?"

Sinirle nefesimi dışarı verdim ve masanın karşısına geçip yemeğimi yemeye devam etmiştim. Umarım gerçekte ne demek istediğimi anlamıştır.

*

bir sonraki bölüm özel bölüm gibi bir şey olabilir dikkatli olun o yüzden dşeöfçsöf

i'm not girl (i can't remember) • yoonminWhere stories live. Discover now