| t w e n t y f i v e |

1.4K 129 30
                                    

Bir süre sessizce sarılıp yatmıştık. Öylece gözlerini üzerimde gezdirdiğini hissedebiliyordum. "Uyuyacak mısın?" Diye sordu. Ağırlaşan göz kapaklarımı görmüş olmalıydı. "Uyumamı istemezsen uyumam." Dedim pürüzlü çıkan sesimle. Şu an o kadar yumuşak hissediyordum ki sabaha kadar böylece uyanık kalabilirdim.

"Birkaç dakika müsaade et bana, daha sonra uyuyabilirsin."
Başımı salladım belli belirsiz. Boğazını temizledi ve mırıldanmaya başladı.

"Kurduğun her bir hayal uyandığın zaman kayboluyor ama korkacak hiçbir şey yok gece değişse bile bu beni ve seni asla değiştiremeyecek."

Yumuşak sesiyle içimi huzurla doldurduğunda istemsizce gülümsedim. Bu gece çok özeldi. Daha önce hiç olmadığım kadar duygu yüklüydüm.

Yavaş hareketlerle kollarını benden çekti ve tepemde dikildi. "Şimdi sıra hesap sormaya geldi."
Anlamayan gözlerle baktım. "Ne için?" Diye sordum. "O piçin sana iş attığını fark etmedim sanma." Dedi ciddi bir ifade ile. "Kimin?" Diye sordum. "Jin'in oyun sırasında seni gözleri ile nasıl yediğini görmedin mi? Hadi ama illa fark etmişsindir. Edilmeyecek gibi değildi."

Gözlerimi devirdim. Sadece fazla abartıyordu. Ellerini tişörtünün eteklerine götürdü ve tek seferde çıkarıp yere fırlattı. Gözlerim kocaman açılırken kaskatı kesilmiştim. Umarım aklıma gelen şeyi yapmayacaktı. Henüz bunun için fazla erkendi ve ben buna hiç ama hiç hazır değildim.

Gözlerim vücudunda gezinirken zorlukla yutkundum ve konuşmaya çalıştım. "Ee...şey."
Kısık sesli bir kahkaha attı. "Merak etme düşündüğün şeyi düşünmüyorum, onun için daha var."

Bininci defa kızarırken bana doğru yaklaşışını izledim. "Tişörtünü çıkart."
Yavaşça yattığım yerden doğrulup onun gibi tek hamlede çıkarttım ve bir kenara fırlattım. "Tekrar uzan."
Tereddüt ede ede dediğini yaptım. "Şimdi lütfen korkma tamam mı? İstemediğin sürece sana hiçbir şey yapmam."

Başımı onayladım ve yapacağı şeyi merakla bekledim. Üstüme çıktı ve baskı uygulamamaya devam ederek bedenlerimizi tenlerimiz birbirine değecek kadar yakınlaştırdı. Dudaklarını köprücük kemiklerimde hissettiğimde gözlerimi yumdum ve öylece yapacağı şeyi bekledim. Ufak ısırıklarla orayı emdi ve ufak bir öpücük kondurup geri çekildi.

Gözlerini gözlerime dikti. "Bu iz burada kaldığı sürece bu gecenin anısı yaşanacak ve bu dudakların değeceği tek yer senin bedenin olacak, bedenine değecek tek dudak ise benim dudaklarım olacak."

Kendimden geçmiş bir şekilde başımı salladım ve o tekrardan yanıma yatarken onu izledim. "Artık uyuyabiliriz."

Yavaşça yorganı üstümüze çekti ve tekrardan bana sıkıca sarıldı, gözlerini yumdu. Daha iyisi yaşanana kadar en güzel gecem bu gece olacaktı.

*

Sabahın en erken saatlerinde acil bir işinin çıktığını söyleyip beni eve bırakıp gitmişti. Ne olduğundan daha sonra bahsedeceğini söylemişti. Benim açımdan da iyi olmuştu en azından erkenden hazırlanıp kahvaltımı bile yapmaya vakit bulup okula gitmiştim.

Son derse girmeme birkaç dakika kalmışken boş bir kağıda gelmediğim günler kaçırdığım tüm konuları not ettim ve bunu yapacağımı hiç düşünmezdim ama sınıfımızın en çalışkan çocuğu Jackson'ın yanına gittim. Gözlük takan, her zaman formasını giyen, en önde oturan ve öğretmenlerle her zaman iyi anlaşabilen bir çocuk değildi. Klasik inek öğrencilerin aksine güzel bir giyim tarzına sahipti, esprili ve havalı bir çocuktu. "Sanırım Jackson'a yürüsem daha iyi olur." Diye içimden geçirip kendi kendime kıkırdadım.

i'm not girl (i can't remember) • yoonminWhere stories live. Discover now