| e n d |

1.3K 98 63
                                    

Zili çaldım ve beklemeye koyuldum. Evde beni bekliyor olacağını söylediğinden aramaya gerek duymamıştım. Kapı kısa bir süre sonra açıldığında şişmiş gözler ve şişmiş dudaklar beni karşılamıştı. Berbat gözüküyordu. Ağladığı her halinden belliydi. "Yoongi." Dedim içeri girerken.

Çantamı bir kenara koyduktan sonra bana sarılmasına izin verdim. Ondan nefret ettiğini söylese bile onu kaybetmek pek iyi gelmemişti.

Bedenlerimiz ayrıldığında göz yaşlarını sildim ve zorlukla gülümsedim. "Gel biraz yemek hazırlayalım kafan dağılsın. Olur mu?"
Başıyla onayladı ve benimle birlikte mutfağa yürüdü. "Evde yiyecek bir şey kalmamış olabilir günlerdir markete gitmedim."
Omuz silktim "Sorun değil ben gidip bir şeyler alırım."

Son günlerde hep dışarıdan yemek söylüyorduk ve artık hazır bir şeyler yemekten domuz gibi olacaktık. "Birlikte gidelim." Dedi ve mutfaktan çıkıp çıkış kapısının yanından montunu aldı. Tekrardan aynı yere döndüm ve ben de ayakkabılarımı tekrardan giymeye başladım.

Evden çıkıp kapıyı çektikten sonra markete doğru yürümeye başladık. Kapsamlı bir alışverişe ihtiyacımız vardı. Hava bugün fazla soğuktu bu yüzden ellerimi cebime soktum ve yürümeye devam ettim. Onu böyle üzgün görmeyi istemiyordum ve mutlu olması için her şeyi yapmaya hazırdım. Annesinin ölümünden sonra daha da yakınlaşma ve birbirimizi daha iyi tanıyabilme şansımız olmuştu.

Tabii böyle bir şeyin buna sebep olmasını istemezdim fakat öyle gerekmişti. Onu kısa bir süreliğine bile olsa mutlu etmenin bir yolunu biliyordum. Boynunu öpmemin onu mutlu ettiğini söylemişti. Ne zaman öpsem gülümsüyordu ve gözlerini yumuyordu. Minik bir kediden farkı yoktu.

Kısa bir yürüyüşün ardından markete geldiğimizde ilk işimiz bir market arabası almak olmuştu. "İstediğin bir şey olursa alabilirsin." Dedi arabayı sürerken. "Sadece ev için birkaç şey alsak yeter fazlasına gerek yok."

Reyonların arasında gezinirken ihtiyacımız olanları arabaya dolduruyordum. Çikolataların olduğu reyona geldiğimizde en sevdiklerimden bir tanesini aldım ve arabaya attım. Daha fazla alınacak bir şey olmadığını düşünerek onu kasaya yönlendirdim. Epeyce şey almıştık.

Aldıklarımızın hepsini kasadan geçirdik ve poşetlere doldurup marketten çıktık. "Senden bir şey isteyebilir miyim?" Diye sordum. "Ne olduğuna bağlı." Dedi dalga geçercesine. "Bana ders çalıştırır mısın?" Dedim mahçup bir sesle.
"Hangi ders?"
"Matematik."
Elindeki poşetleri göstererek konuştu "Yemek işini halledelim çalışırız."

Evin önüne geldiğimizde poşetleri yere bıraktı ve kapıyı açtı. İçeri girdikten sonra üstümüzdekileri çıkarıp poşetleri mutfağa götürmüştük.

"Sen malzemeleri al geri kalanları dolaba yerleştireyim." Dediğinde onaylayıp malzemeleri çıkartmak için poşetlere eğildiğim sırada duraksadım. "Üzerimi değiştirsem olur mu?" Diye sordum.
"Dolaptan al bir şeyler giy öyleyse." Dediğinde odasına çıktım. Üzerimdekileri çıkarıp geçen gün giydiğim kıyafetleri tekrardan üzerime geçirdim. Bacakları ve kalçası benimkilere göre daha ince olduğundan giydiklerim üstüme tam oluyordu. Bu da kalçalarımın oldukça güzel gözükmesine sebep oluyordu.

Giyinme işlemimi tamamladıktan sonra tekrardan yanına gittim ve dediği gibi malzemeleri çıkarıp hazırlamaya başladım. Yemek işinde pek becerikli değildim o yüzden basit bir şeyler yapmayı tercih ediyordum.

Havuçları doğramaya başladığım sırada arkadan belime sarılan kollar duraksamama sebep olmuştu. Alt tarafı hafifçe kalçalarıma değerken bir anlığına kesikçe nefes almama sebep olmuştu. "Bundan sonra hep benim kıyafetlerimi mi giysen?" Dedi çekici bir ses tonu ile. "Arkadan çok güzel gözüküyorsun da."

i'm not girl (i can't remember) • yoonminWhere stories live. Discover now