| n i n e |

1.9K 165 47
                                    

Buluşmanın ardından bir hafta geçmişti ve yarı yıl tatili bitmişti. Şimdi sıra tıpış tıpış okula gitmekteydi. Çantamı sırtlandıktan sonra Hoseok'un oflamaları eşliğinde evden çıktım.

"Patlama geldik."
"Yarım saat oldu Jimin."
"Üzgünüm." Dedim ve koluna girdim.

Buluşmadan sonra Seo bana çektiği birkaç fotoğrafı atmıştı. Telefonu cebimden çıkarıp galeriye girdim ve favorime baktım.

 Telefonu cebimden çıkarıp galeriye girdim ve favorime baktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Fotoğrafı dikkatlice inceledim. Saatlerimi verebilirdim.

"Önüne bak Jiminie."
"O yemek yerken karşısında canlı canlı onu izlemek isterdim."
"Birazdan önüne bakmazsan öyle bir şansın olmayacak."

Telefonu kilitleyip cebime attıktan sonra koluna daha çok sokuldum ve yürümeye devam ettim.

Okula birkaç adım kala durdum. "Şu Tae değil mi?" Dedim gözlerimi kırpıştırarak.
"O kim?" Dedi Hoseok.
"Arkadaşım."

Omuz silkip ilerlemeye devam ettik. Onun bu okulda olduğunu bilmiyordum. Hiç aklıma gelmezdi.

"İyi dersler Jiminie."
"İyi dersler Hoseok." Dedim ve kolundan çıkıp sınıfıma doğru ilerledim. Uyku düzenim berbattı ve büyük ihtimalle tekrar düzene girmesi zor olacaktı.

Çantamı bir kenara bırakırken gözlerim etrafı inceledi. Herkes aynıydı. Değişen bir şey yoktu.
Başımı sıraya kollarımın arasına gömdüm ve uyumayı bekledim.

*

"Jimin hemen uyanmalısın!"
Ağır ağır araladığım göz kapaklarımı ovaladım ve başımda dikilen Hoseok'a baktım. "Zil çaldı okuldan çıkmamız lazım."
"İlk dersten beri uyuyor muyum ben?"
"Evet ama konumuz bu değil. Çok daha önemli bir şey var."
"Ne oldu." Dedim daha çok ayılmaya başlamıştım.

"Seo ile Yoongi buluşmuşlar. Seo seni aramış, mesaj atmış fakat hiçbirine sen geri dönmeyince oraya gitmiş."
Beynim ayılmam için sinyaller verirken gözlerimi kocaman açtım "Kötü bir şey oldu değil mi?"
"Bilmiyorum sesi endişeli geliyordu."
"Gidelim öyleyse."

Çantamı alıp peşine takıldığımda aklımda olan tek şey cidden bu sefer sıçmış olabileceğimdi.
Seo ne yapmıştı, neden buluşmuşlardı hiçbir fikrim yoktu.

"Onun evinde beklememizi istedi."
"Neden?"
"Sanırım yolun sonuna geldin Jiminie." Dedi umutsuz çıkan sesi ile. Sertçe yutkundum. Evet büyük sıçmıştım.

Uzun bir yürüyüşün ardından evlerine gelmiştik. Hoseok sabırsızca zile basarken ben arkasına saklanmıştım. Eminim ki herkes beni görüyordu.

Kapı açıldığında Seo eli ile hızlı hızlı içer girmemiz gerektiğini anlatırken Hoseok'u sırtından içeri ittirdim.

İçer girdiğimizde onu koltukta dizlerini sallarken bulmuştum. Her şey halinden sinirli olduğu belliydi.

"Evet anlatın şimdi." Dedi ciddi sesi ile. Siktir.
Seo boğazını temizledi ve konuşmaya çalıştı fakat onu susturan ben oldum. "Her şeyi açıklıyorum."

"Bundan iki hafta önce bir partide kör kütük sarhoşken yanıma geldin." çatlayan sesime gülmek istesem bile şu an hiç gülecek halde olmadığımdan boğazımı temizleyip devam ettim.

"Benden numaramı istedin ve biraz benimle konuştun. Beni kız zannediyordun ve sürekli iltifatlar ediyordun. Aldırış etmedim, numaramı verdim. Evet senden hoşlanmış-"

Sözümü kesti "Ne dedin sen? Benden hoşlanmak mı?" Yüzü tiksindirici bir ifade ile bakarken ilk defa bir cümleye bu kadar nefretle bakan birisi görmüştüm.

"Bu ne sikim iğrenç bir şey." Dedi ve benden uzaklaştı. Aramızdaki uzun mesafeyi daha çok açtı. "Bitir ve gideyim." Dedi.

"Siktir devam etmeyeceğim." Hızla kapıya yöneldim. Bana bu kadar iğrenç bakarken hiçbir şeyi anlatmayacaktım.

Kendimi dışarı attıktan sonra eve doğru yönlendirdim adımlarımı. Her şey buraya kadardı.

*

He fucked up.

He fucked up

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
i'm not girl (i can't remember) • yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin