| t w e n t y s e v e n |

1.2K 115 46
                                    

Eve girdikten sonra annemin yanına gittim. Yeni saçlarımı görmesini istemiştim. "Hoş geldin Jimin." Dedi tatlı sesi ile. Yanıma gelip saçlarımı karıştırdı "Çok yakışmış."
"Teşekkür ederim. Beğenmene sevindim." Dedim gülümserken.

Yoongi'nin geleceğinden haber versem iyi olurdu. Çantamı kapının hemen yanına bırakırken konuştum. "Bir arkadaşım gelecek. Birazdan burada olur."
"Dışarıda iki saatlik bir işim olacak ben çıksam sorun olur mu?" Diye sorduğunda başımı iki yana salladım. "Sorun yok."
"Pekala öyleyse ben hazırlanmaya gidiyorum birazdan çıkarım."

O odasına giderken ben de odama doğru ilerledim. Okul kıyafetlerimi çıkarıp rahat bir şeyler giydim. Umarım saçlarımı beğenirdi.

Gelen bildirimle birlikte telefonu elime aldım. Tae bir mesajlaşma grubu oluşturmuştu. Kimlerin olduğuna baktım. Hoseok, Jungkook, Namjoon, Yoongi hatta Jin bile vardı.

taetae 🐯 : bir mesaj grubumuzun olmaması çok saçma geldi ve hemen bir tane olması gerektiğini düşündüm.

bilinmeyen numara: bazı numaralar kayıtlı değil herkes kendini tanıtsın ona göre kaydedeyim.

bilinmeyen numara: ben Jin.

Ben Jimin.

"Jimin ben çıkuyorum." bana seslenen annemle birlikte telefonu kapattım ve yanına gittim. "Tamam anne görüşürüz."
"Görüşürüz tatlım."

Kapıya kadar ona eşlik ettim ufak bir centilmenlik yaparak kapıyı önden açtım ve geçmesine izin verdim fakat Yoongi'nin kapıda dikilmesini beklemiyordum.

Gergince elini ensesine attı ve anneme gülümsedi. "Ben de tam zile basıyordum."
"Hoş geldin. Adın neydi?"
"Yoongi efendim. Memnun oldum."
Annem de aynı şekilde karşılık verdiğinde konuştum. "Dikkatli git dikkatli gel." Dedim anneme bir an önce gitmesini istediğimi belli etmek adına.

"Size iyi eğlenceler çocuklar."
Annem çıkıp gittiğinde Yoongi içeri girdi. "Kapıda birden seni görünce şaşırdım." Dedim.
"Niye başka birisini mi bekliyordun?"
Göz devirdim. "Tabii ki hayır sadece bu kadar çabuk gelec-"
Kısık sesli bir şekilde kıkırdadıktan sonra çenemi okşadı ve konuştu "Sadece şaka yapıyordum."
"Bugün modundasın sanırım." Dedim dalga geçercesine. "Modumda değilim ama modumda olmak için geldim."

Sırıtarak baktığında ne düşündüğünü anlayamamıştım. Umursamadan "Hadi odama geçelim." Dedim. Önden ona eşlik ettim. Montunu çıkarıp yatağın üstüne bıraktı ve bileğimden tutup beni yatağımın üstüne oturttu. "Saçların..." dedi sustu. Elini yavaşça saçlarımda gezdirdi. "Böylesine yumuşak bir renk bile bir insanı nasıl bu kadar çekici gösterebilir?"

Utancımı saklamak için gülümserken yanağımı saçlarıma uzanan eline yasladım. "Sürprizim buydu beğendin mi?"
"Hayran kaldım."
Yüzüme yaklaşıp burnumun ucuna bir öpücük kondurdu ve o sırada telefonuma gelen bildirime küfür ederek geri çekildi.

Güzel bir anı bozan bildirimin önemli bir şey için gelmesini dilerdim fakat gruptan gelen saçma konuşmalardan başka bir şey değildi.

Yoongi'nin düşen yüzüne gülüp telefonu havaya kaldırdım ve poz verdim. Çektiğim fotoğrafı gruba attım.

Beğendiniz mi?

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Beğendiniz mi?

my-hope 😇 : sana daha önce de söylemiştim bu rengi kesinlikle denemelisin diye.

taetae 🐯 : ateşli 🔥

jin : bir ara toplanıp tekrar şişe çevirmece oynasak iyi olacak sanırım ;)

Mesajları gülerek okurken Yoongi'nin ölümcül bakışları ile karşılaştım. "O piçi öldüreceğim."
"Sadece dalga geçiyor Yoongi."

Telefonumu yavaşça elimden aldı ve kenara koydu. Kapüşonumu çekip kafama örttü "Artık böyle gezmek zorundasın."
"Nedenmiş o?"
"Bende yarattığın etkiyi başkalarında yaratma diye."
Kıkırdarken aynı zamanda göz devirip kapüşonu çıkarttım. "Abartma artık."
"Abartmak istesem çok fazla şeyler yapardım."
Alay eden gözlerle baktım "Ne gibi şeyler?"

Omuzlarımdan arkaya doğru ittirdi ve üstüme çıktı. "Sen istemeyeceğin sürece hiçbir şey yapmam demiştim fakat artık bir şeyleri istemen lazım."
Yüzlerimiz oldukça yakındı. Nefes nefese birbirmize bakıyorduk. "Mesela seni öpmemi iste, izin ver."
Titrek nefeslerimi düzene sokmaya çalışarak yüzünü avuçladım ve dudaklarımı dudaklarına bastırdım.

Hafifçe gülümsediğini hissedebiliyordum. Şehvetle dudaklarımı öptükten sonra geri çekildi ve yüzüme baktı. Gözleri çok fazla şeyi anlatıyor gibiydi. Tekrar dudaklarıma kapandı, daha sert öptü. Ard arda bıraktığı öpücükler içimi titretirken zorlukla ayrılıp derince nefes aldım. "Dudakların sanki benim için yaratılmış." Dedi ve yüzünü boynuma gömdü. Birkaç saniye öyle kaldıktan sonra boynuma öpücükler bırakmaya başladı.

Gözlerimi yumup başımı arkaya daha çok yatırdım, ona yer açtım. O ufak öpücükler bırakırken ellerim ensesindeki saçlarla oyalanıyordu. Başını kaldırıp yavaşça kapüşonlunun yakasını açtı ve geçen gün bıraktığı izin üzerinde parmağını gezdirdi. "Geçmeye başlamış tazelenmesi gerek." Dedi yaramazca sırıtırken.

Oraya doğru eğilip dudaklarını sertçe bastırıp ufak diş darbeleri ile geçmekte olan yeri tekrardan eski haline getirdi. "Böyle çok daha güzel."

Yakamı düzeltti ve yanıma uzandı. "Bazen çok düşünmeme sebep oluyorsun biliyor musun?"
Gözlerim gözlerini izlerken sordum. "Neden?"
"Daha önce hiç tatmadığım bir içki gibisin. Tadın çok güzel fakat seni her tattığımda çok fazla ayık kalamıyorum. Beni sarhoş ediyorsun."

Şu an hissedebileceğim en güzel şeyleri hissediyordum belki de. Hayattaki tüm şansımı Yoongi ile tanışarak harcamış gibi hissediyorum fakat bu fazla doğru hissettiriyordu. Ona olan küçük sevgim gittikçe büyüyordu ve asla bu sevgiden kopmak istemiyordum. Onunla ilgili olan her şey iyiydi kafamı kurcalayan "Neden bazen hiçbir şey demeden 'İşim çıktı' diyip gidiyor?" Düşüncesi dışında.

Bunu kafamdan bir türlü atamıyordum. Belki de sorma sırası şu an olabilirdi? "Bazen korkuyorum Yoongi." Dedim gözlerimi kaçırırken. "Neyden korkuyorsun?"
"Beni kandırıyor olabileceğin düşüncesinden korkuyorum."
Kaşlarını çatıp ciddi bir ifade ile baktı. "Sana bunu düşündüren ne?" Ses tonu oldukça ciddiydi hatta korkutucuydu.
"Bazen hiçbir şey demeden gidiyorsun ve bu içime korku salıyor."

Yavaşça yattığı yerden doğruldu. "Eğer seni ilgilendirseydi sana söylerdim değil mi?"
Aynı şekilde ben de doğruldum.

"Öyleyse artık ben de bazı şeylerden sana bahsetmeyeceğim. Sonuçta hayatımdaki her şey seni ilgilendirmiyor değil mi?"
Ciddi gözükmeye çalışsam bile başarılı olamadığımı biliyordum. Fazla yumuşak bir yüz ifadem vardı.

"Bununla beni tehdit edebileceğini mi sanıyorsun?" Dedi alayla. Ses tonu gittikçe sertleşirken ortamın gerildiğini fark etmiştim. "Tehdit etmiyorum. Benden bir şeyler saklamanı istemiyorum diyorum."
Oturduğu yerden kalktı, montunu aldı ve kapıya doğru yöneldi. Çekip gitmeden önce son sözünü söyledi. "Her şeye burnunu sokmaman gerektiğini öğrenmen gerekiyor."

Ben odada öylece arkasından bakarken o kapıyı çarpıp evden çıkmıştı bile. Burnum sızlarken dolan gözlerimi ovuşturdum. Sanırım bunu söylemek için doğru zaman bu değildi.

*

artık savaşmayın sevişin aq
neyse o günler de gelir ;)

i'm not girl (i can't remember) • yoonminWhere stories live. Discover now