| t h i r t y t w o |

1.1K 97 16
                                    

İşimizi hallettikten sonra odadan ayrıldık ve aşağı indik. Yoongi oldukça neşeli gözüküyordu. Onun neşesi ile neşem yerine gelirken daha sıkı tuttum elini. Onu böyle görmek içime huzur vermişti.

Elindeki içki bardağını hızla kafasına dikerken boş koltuklardan birisine geçtik. "Vücudun o izlerle daha seksi gözüküyor artık." Dedi sırıtarak. Utançla kazağımı düzelttim ve hafifçe dizine vurdum. "Sürekli bana hatırlatacaksan bir daha yapamayız." Dedim.

"Bir daha yapacağız yani?"
Gözlerimi kaçırdım. Bu ilk ve son olmazdı herhalde. Öyle değil mi?
"Yani...Yaparız herhalde."
Yüzünü yavaşça yüzüme yaklaştırdı. "Daha fazlasını istemeni sağlayacağım, göreceksin."

Kimseye belli etmeden hafifçe dudaklarımı öptüğünde ben de hafifçe karşılık verdim. Birkaç dakika öylece oturduk. Vücudumun belli yerlerinde hafif sızılar vardı fakat bunlar tatlı sızılardı.

Yoongi'nin çalan telefonu dikkatimi ona çekerken telefonu cebinden çıkarışını izledim. Yüz ifadedi ciddileşmişti ve oturuşu dikleşmişti. Telefonu kulağına götürdü.

Karşı taraftaki kişi konuştukça ifadesi değişiyordu. Ne olduğunu anlamaya çalışırken hızla elimi bırakıp oturduğu yerden kalkışını izledim.

"Yoongi bir sorun mu var?"
"B-benim acilen gitmem lazım a-annem..." Cümlesini tamamlayamamıştı. Meraklı gözlerle ona baktım. Anlaşılan pek iyi şeyler olmuyordu. "Hastaneye mi gitmen lazım?" Dedim ben de oturduğum yerden kalkarken.

"Annemin doktoru çağırdı. Önemli bir şeymiş."
"Tamam, gidelim."
Onunla birlikte gideceğim sırada bana engel oldu. "Sen burada kal."
"Dediğini yapmayacağımı biliyorsun, yürü."
Daha fazla benimle dalaşa girmeden evin çıkışına doğru ilerledi. Peşinden giderken haber vermek için etrafta bizimkileri aramıştım fakat hiçbirini görememiştim.

Adımlarımı hızlandırdım ve onunla birlikte arabaya bindim. Çok telaşlı gözüküyordu ve bu durum beni de onun gibi yapıyordu. Neden tüm neşemiz yerindeyken birden böyle olmuştu ki?

Umarım kötü bir şey olmaz diye içimden tanrıya dualar ederken o son sürat gidiyordu. Kısa bir süre içerisinde hastaneye vardığımızda arabayı nereye park ettiğini bile bilmeden durdu ve indi. Ben de peşinden hızla ilerlerken cebimden telefonu çıkarttım ve Tae'ye olayı açıklayan kısa bir mesaj attım.

Odanın olduğu kata geldiğimizde koşar adımlarla birkaç doktorun toplandığı odaya gitti.
"O nerede?" Diye sordu endişeyle. Genç doktor yanındaki doktora göz ucuyla baktığında doktor birkaç adım öne gelip elini Yoongi'nin omzuna koydu ve konuştu. "Hastanın nesi oluyorsun?"
"Oğluyum." Dedi titreyen sesiyle.
"Üzgünüm, anneni kaybettik."

Gözlerim kocaman açılırken onun yüzündeki hayal kırıklığını görmemle kalbimde hissettiğim sızı bir olmuştu. Daha da yakınında olmak için yanına doğru adımladım. Hiçbir şey demedi. Doktorlar öylece yanımızdan geçip giderken zorlukla yutkunduğunu görebiliyordum.

Donmuş bir vaziyette önüne bakmaya devam etti. Elimi omzuna koydum ve yüzüme bakması için onu kendime çevirmek istedim fakat yerinden kıpırdamamıştı bile. Gözünden düşen bir damla yaş yeri boylarken kendi gözlerimin dolmasına aldırmadan sıkıca sarıldım ona.

"Yoongi lütfen susma." Dedim titreyen sesimle. "O gitti Jimin."
Ensesinden tutup başını boyun girintime soktum ve hıçkırıklarını oraya saklamasına izin verdim. Sessizce sarsılarak ağlamaya başladığından ben de aynı şekilde ağlamaya devam ettim.

Bundan sonra ne olacaktı hiçbir fikrim yoktu fakat iyi şeyler olmayacağını biliyordum. Onu ilk defa böyle görmüştüm ve bu kalbimi mahvetmişti.

*

Gece yarısı olduğunda Yoongi'nin araba kullanamayacağını düşünerek Jungkook bizi almaya gelmişti. Birlikte sarılıp bir saate yakın bir şekilde ağlamıştık ve bu belki de hayatımda unutamayacağım en acıklı anı olarak kalacaktı.

"Cenazeyi ben hallederim dostum, Jimin sen Yoongi ile kalabilir misin?"
"Gerek yok ben hallederim her şeyi. Jimin eve gitsin ders çalışması lazım."
Dersler şu an umursayacağım en son şey bile değildi. Umurumda olan tek şey Yoongi'ydi.

"Dersler umurumda değil. Seninle kalacağım."
Dedim saçlarını okşamaya devam ederken. Arka koltuktaydık ve başı göğsümde duruyordu. Şu an birisine ihtiyacı vardı, yalnız kalmaması gerekiyordu. O kişi ben olacaktım ve atlatmasına yardım edecektim.

Bir süre sonra araba durduğunda geldiğimizi anlayarak başını kaldırdı ve arabadan indi. Hemen peşinden ben de indim ve kapıya doğru yürümeye başladım. Jungkook arabadan inmedi ve yola devam etti.

Ağır hareketlerle evinin kapısını açtı ve beni beklemeden içeri girdi. "Ben yatıyorum." Dedi ve merdivenleri çıkmaya başladı. Yalnız kalmak istiyordu fakat onu bu halde yalnız bırakamazdım.

Arkasından ben de odaya girdim ve o soyunurken onu bekledim. Üstündekileri çıkarttı ve rahat bir şeyler giyip yatağa girdi. Yorganı çekip sol tarafına dönüp yattı. "Dolaptan bir şeyler alabilirsin." Dedi.

Başımla onaylayıp dolabın kapağını açtım ve siyah bir eşofman altı alıp pantolonumu çıkarttıktan sonra onu giydim. Yavaş adımlarımla yatağa ulaştım ve yanına yatıp arkadan beline sarıldım. Ona iyi hissettirmek istiyordum fakat bunun şu an imkansız olduğunun farkındaydım. Başımı yavaşça ensesine yaklaştırdım ve oraya minik bir öpücük bıraktıktan sonra geri çekildim.

"Söz veriyorum sen isteyene kadar hiç gitmeyeceğim ve bunu birlikte atlatacağız." Diye fısıldadım kulağına. Birkaç saniye sonra ağır hareketlerle bana doğru döndü. Parmaklarını elmacık kemiklerimde gezdirdi ve yavaşça yaklaşıp dudaklarıma bir öpücük bıraktı.
"Gitmeni hiç istemeyeceğim Jimin."

Hafifçe gülümsedim. Onu bırakmaya niyetim yoktu. Birbirimizin mutluluğu olalım istiyordum ve bunun olması için her şeyi yapacaktım.

*

final is coming :,)

i'm not girl (i can't remember) • yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin