8. Bölüm

70.6K 3.9K 804
                                    

Medya: SHAWN MENDES, CAMİLA CABELLO - Senorita

Keyifli okumalar 🦋

•••••••••

EYLÜL

Ertesi gün okula giderken kendimi oldukça huzursuz hissediyordum. Melis'in neler hissedeceğini az çok tahmin ediyor, onun için içten içe üzülüyordum.

Sıkıntıyla yanaklarımı şişirdim. Neden izin vermezsin ki, neden?

Bir kez daha cevapsız kalan sorularımın arasında okula girip arabamı park ettim. O sırada Beren de gelmişti. Onu görünce arabadan inip yanına doğru yürümeye başladım. "Günaydın."

"Günaydın, akşamdan beri nasılsın?"

Huysuz bir ifadeyle yüzümü buruşturdum. "Uykusuz."

Beren, "Al benden de o kadar," dedi kıkırtılarının arasında ve birlikte öğretmenler odasına doğru yürümeye başladık

İçeri girdiğimizde ise herkese ithafen, "Günaydın," dedik.

Kimisi başıyla selamladı bizi, kimisi cevap vererek fakat dikkatimi çeken tüm öğretmenlerin elinde bir zarf olmasıydı. Oktay Hoca bize doğru yürüdü ve elindeki zarfları uzattı. "Kızlar, bu davetiyeler de sizin."

Merakla ismimin yazılı olduğu davetiye baktığım sırada Beren heyecanla konuşmaya başladı. "Poyraz Bey'in yemek davetiyesi," diyerek hızlıca bana döndü. "Akşam sana bahsettiğim yemek, bu hafta sonu olacakmış, şansa bak."

Beren, dün gece böyle bir yemek olacağından bahsederken nedense hemen olacağı ihtimalini vermemiştim. Hele ki davet edilmeyi hiç beklememiştim.

Birden içim huzursuzlukla doldu. Poyraz Bey'le tüm gece aynı ortamda olma düşüncesi bile fazlasıyla gerilmeme sebep oldu. Birkaç dakika zor katlanırken tüm gece onun varlığına tahammül edemeyeceğimi çok iyi biliyordum.

"Katılmak zorunlu değil ama değil mi?"

Beren şaşkınlıkla bana baktı. "Elbette değil ama bence gidilmezse ayıp olur. Hele ki sen yenisin, hakkında yanlış düşünebilir Poyraz Bey ama o gece işin varsa mazeretini bildirip gelmeyebilirsin."

Eminim Poyraz Bey hakkımda o kadar çok yanlış düşünüyordu ki yemek davetine gitmemem sorun olmazdı.

Umursamaz bir ifadeyle omuzlarımı silktim. "İşim yok ama yeniyim ya, kimseyi tanımıyorum, o yüzden gitmek istemedim."

"Aşk olsun ben varım, birlikte gideriz," dedi Beren ve elime uzandı. "Ben seni yalnız bırakmam."

Samimi gülümsemesine karşılık versem de içten içe huzursuzdum.

Zil sesi duyulunca öğretmenler odasından çıkıp sınıfıma ilerledim. Neyse ki son zamanlarda Arzu Hanım'la pek görüşmüyorduk. Melis'i daha erken sınıfa getirip bırakıyordu. Fakat akşamüzeri kaçınılmaz son yaşanıyor ve mutlaka iğneleyici bakışları altında görüşüyorduk.

Sınıf kapısının önüne gelince Melis'in kırgın bakışlarının karşısında dik durabilmek için göğüs kafesimi güçlü bir solukla doldurdum ve kapıyı açıp sınıfıma girdim. Bakışlarımı hızlıca sınıfın içinde gezdirdim. Tüm öğrencilerim sınıftaydı ve sınıfta büyük bir uğultu vardı. Melis de sırasına oturmuş, arkadaşlarını sessizce dinliyordu.

Melis'i dikkatle izlemeye başladığım sırada babasına ne kadar benzediğini bir kez daha anladım. Poyraz Bey'in masum yüzüydü sanki.

"Günaydın," dedim ve çantamı masamın üzerine bırakıp ilk dersime başladım.

EYLÜL (Raflarda)Where stories live. Discover now