38. Bölüm

65.1K 3.3K 869
                                    

Medya: JAMES ARTHUR - Say You Won't Let Go

Ve seninle kalmak istiyorum
Yaşlanana kadar
Sadece bırakmayacağını söyle
Seninle yaşamak istiyorum
Hayalet olsak bile
Çünkü sen her zaman benim için buradasın
Sana en çok ihtiyacım olduğu zamanda
Seni ciğerlerim pes edene kadar seveceğim

Keyifli okumalar 🦋

•••••••••••••

ERTESİ GÜN

EYLÜL

Yol boyunca arabada sessizce okula doğru giderken hissettiğim gerginlikten dolayı ellerim buz gibi olmuştu. Engin'in ölümü diğer öğretmenler arasında nasıl bir etki yaratmıştı, nasıl bir ortamla karşılaşacaktım hiçbir bir fikrim yoktu.

Gerginlikle nefesimi verip Melis'in anlattıklarına odaklanmaya çalıştım. Poyraz da yüzündeki hoşnutsuz ifadesiyle benim gerginliğimi izliyordu. Ona doğru yan bir bakış atıp keyifsiz olmama rağmen gülümsemeye çalıştım ama bu, içi boş bir gülümsemeydi. Ayrıca kafamın içindeki bir ses İlayda'ya gitmemi söylüyordu. Üst üste yaşadığım Engin ve Arzu olayından sonra biraz olsun içimi boşaltmaya ihtiyacım olduğunu hissediyordum. Her ne kadar onunla sürekli telefonda görüşüp konuşsam da onu görmeyi onunla dertleşmeyi şiddetle istiyordum lakin Poyraz'ın bu konudaki taviz vermez tavrını düşününce gidemeyeceğimi anlamama yetiyordu. Belli belirsiz içimi çektim. Benim içimi çekmem Poyraz'ın ne olduğunu anlamaya çalışırcasına başını sallamasına sebep oldu. Ona yeni bir içi boş gülümseme gönderip bakışlarımı Melis'e çevirdim.

Dakikalar sonra okula geldiğimizde Cesur ile Melis arabadan inince Poyraz elini belime dolayıp beni kendine çekti. Dudaklarını yanağıma sürterek; "Söyle hadi, ne istiyorsun?" diye sordu.

Bu duruma artık şaşırmadığım için başımı kaldırıp gözlerine baktım. "Doğru tahmin ettin, senden bir şey isteyecektim.''

Poyraz gülümsemedi ama dudakları tebessüm denilebilecek bir hareketle hafifçe kıvrıldı.''İç çekişlerinin boşa olmadığını biliyordum.''

Poyraz'a hüzünlü bir bakış atıp; ''Son yaşananlardan sonra İlayda ile karşılıklı dertleşmeyi özlediğimi hissettim. Yanına gidemeyeceğimi ya da onun da işlerinin yoğunluğundan dolayı bir süre gelemeyeceğini biliyorum ama yine de şansımı denemek isteyecektim.'' dedim.

Ben bitirince Poyraz dudaklarını saçlarıma bastırdı ve kokumu içine çekmek istercesine derin bir nefes aldı. Kısa bir süre saçlarımın üzerinden dudaklarını ayırmadan öylece sessizliği paylaştık. Sanki düşüncelere boğulmuş bir hali vardı, belki de söylediklerimi tartıyordu.

Çok kısa bir süre daha bekledikten sonra; "Cesur ile Serdar da yanında olacak." deyince hızla başımı geriye çekip yüzüne baktım.

"Nasıl yani, sen şimdi bana tamam mı diyorsun?" diye sorduğumda başını salladı.

Gözümü bile kırpmadan arka arkaya; "Bildiğimiz tamam bu değil mi? Gerçi bilmediğimiz tamam yok ama yoktu değil mi?" diye sorunca o an saçmaladığımı fark edip duraksadım ve yüzümü buruşturdum. "Off ne saçmalıyorum ben?"

Yine de küçük bir çocuğun heyecanı sarmıştı içimi lakin heyecanım uzun sürmedi. Zihnimin gerisindeki bir görüntü bana el sallayınca gitme hevesim sarsıntıya uğradı. Omuzlarımı düşürüp beni hafif bir tebessümle izleyen Poyraz'a baktım. "Ya Melis n'olacak? Sonuçta okuldan birlikte çıkıyoruz ve onu eve bırakıp tekrar pastaneye gidersem çok üzülür. Onu bensiz eve gönderirsem de üzülür. Yok yok vazgeçtim, onun üzülmesini göze alamam. İlayda müsait olduğunda gelir."

EYLÜL (Raflarda)Where stories live. Discover now