51. Bölüm

67.7K 3.3K 1.2K
                                    

Medya: ELLİE GOULDING - Love Me Like You Do

Sen ışıksın, sen gecesin
Sen kanımın rengisin
Sen ilaçsın, sen acısın
Sen benim dokunmak istediğim tek şeysin

Sevdiğin gibi sev beni
Dokunduğun gibi dokun bana
Neyi bekliyorsun?

Sadece sen benim kalbimi ateşe verebilirsin

Keyifli okumalar 🦋

•••••••••

POYRAZ

Sıkıntılı geçen yemeğin sonunda tam masadan kalkıyorduk ki beklediğim gibi babası bakışlarını bana çevirdi. "Biraz konuşalım mı?"

Başımı tasdik edercesine salladığımda Eylül'ün bana korkuyla baktığını gördüm ve sakinleşmek istercesine derin bir nefes aldım. Onu bu şekilde görmek fazlasıyla canımı sıkıyordu.

Rahat olması için göz kırpıp babasını takip etmeye başladım. Babasıyla birlikte diğer odaya geçtiğimizde babası koltuğa oturdu ve hemen karşısındaki koltuğu işaret ederek; "Otur şöyle." dedi.

İstediği gibi karşısındaki koltuğa oturunca sıkıntılı bir nefes aldı. Benden rahatsız olduğu ve beni yanında istemediği her mimiğine açıkça yansıyordu.

Genzini temizleyip; "Konuyu hiç uzatmayacağım." dedi. Başımı salladığımı görünce konuşmaya devam etti. "Kızımla evlenmeni hiçbir şeklide tasvip etmiyorum, etmeyeceğim de. Yaşın ya da kızın bunlar bir şekilde tolere edilebilir, mazur görülebilir ama yaşadığın hayat benim kabullenebileceğim bir hayat değil. Gerçekten ne iş yaptığını anlamadım ve anlamak da istemiyorum. Dışarıda anlatılanlarla Eylül'ün söyledikleri çok farklı olsa da eninde sonunda bu hayattan kızımın bir şekilde zarar göreceğini biliyorum." diyerek omuzlarını dikleştirip bana doğru eğildi. Yüzüne dikkatlice baktığımda gerginlikten çenesinin titrediğini gördüm. "İşte o gün, en azılı mafya babası da olsan karşına dikilir seni kendi ellerimle öldürürüm, beni duydun mu?"

Babasının tehdidi, tüm bedenimin yoğun bir öfke tufanıyla sarmalanmasına sebep oluyordu. Saatlerdir süren suçlayıcı sözlerine ve sert çıkışlarına daha fazla sabredecek gücüm kalmasa da bir yanım içten içe bir baba olarak ona hak veriyordu.

Eylül'ü kaybetme düşüncesi aklımı başımdan alırken babasının da ne kadar korktuğunu anlayabiliyordum ve insana kaybetme korkusunun akıl almaz davranışlar sergilemesine sebep olabileceğini biliyordum.

Bir müddet gergin bir şekilde koltukta oturuşunu seyrettim. Benim bakışlarım oturduğu yerde huzursuzca kıpırdanmasına sebep olunca da yüreğimin sıkıştığını hissettim. Sessizliğime son vererek dürüstçe; "Bakın size geçmişte şunları yaşadım, şöyle kararlar almak zorunda kaldım, duyduklarınız doğru ya da yanlış demeyeceğim ve size şu an Eylül'ün hayatı konusunda garanti de vermeyeceğim." dedim.

Söylediklerime kaşları şaşkınlıkla havalanırken bir müddet duyduklarını sindirmeye çalıştı. Çok geçmeden; "Ne demek istiyorsun?" diye sordu.

"Buna kimsenin garanti veremeyeceğini söylüyorum. Size hiç kimse, biraz sonrasının bile garantisini veremez. Hayat bize ne getirir, seçimler bunların ne kadarını belirler orası tam bir muamma olsa da şu an tek bir gerçek var. O da benim Eylül'e olan sevgim."

Üzerine yüzü alaycı bir ifadeyle gerildi ve kızgın kızgın yüzüme baktı.

İfadesi karşısında zihnimdeki kötü sesleri susturmayı başarıp öne doğru küçük bir açıyla eğildim."Buna ne kadar inanırsınız bilmiyorum ama başından beri yaşadığım hayattan dolayı Eylül'ü hayatıma almamak için çok direndim, ondan uzak durmaya çalıştım. Duramadıkça onu durdurmaya, benden nefret etmesini sağlamaya çalıştım yine olmadı. Tüm yollarım ona çıkıyorken daha fazla direnecek gücüm kalmadı." diyerek öne doğru biraz daha eğildim ve ruhumu delip geçen bakışların karşısında üzerine basa basa konuşmaya devam ettim. "Ben bir kez böyle bir acı yaşadım ve bunun nasıl acıttığını iliklerime kadar hissederek yaşadım."

EYLÜL (Raflarda)Where stories live. Discover now