15. Bölüm

71.7K 3.8K 960
                                    

Medya: ALEC BENJAMİN - Let Me Down Slowly

Keyifli okumalar 🦋

••••••••••

EYLÜL

Arabaya biner binmez Poyraz'ın arabayı dolduran yoğun kokusuyla karşı karşıya kaldım. Anında ciğerlerime sızmış, bedenimi tiryakisi gibi kıvrandırmıştı. Bu baş döndürücü kokusuyla baş etmeye çabaladığım sırada şoför koltuğuna oturan Poyraz'a baktım. O kadar seksi ve çekici bir profili vardı ki, belli belirsiz iç çektim. Bu adamın dünyasını bile bile buna inanmak istemiyor, içimden taşan duygulara hâkim olamıyordum. Ayrıca ondan uzak durmaya çalışsam da Poyraz bir şekilde yanımda olup aklımı bulandırmayı başarıyordu ve ben kendimi sürekli ona çekilirken buluyordum. Üstelik bana karşı ne hissediyordu onu da anlamıyordum. Öfke mi kızgınlık mı, beğeni mi aşk mı? Kafamda dönüp dolaşan soruların cevabını bir türlü bulamıyordum lakin bu soruların cevabını bulamasam da tüm benliğimi ele geçirip beni sersemletmesine izin veriyordum. Bu elimde değildi ve bunu farkında olmadan yapıyordum.

Başını bana doğru çevirince suç işlemiş bir çocuğun paniğiyle önüme döndüm. Yine yakalanmayı başarmış, yine kendimi rezil etmiştim. Benim yanaklarım kızarırken onun tebessüm ettiğine emindim.

Bir anda aklıma Beren'in söyledikleri geldi. "Öyle bir erkeğin boş duracağını düşünüyorsan yanılıyorsun canım. Elbette kendini tatmin edecek birileriyle sevişiyordur. Onu nasıl bir kadının doyurduğunu da merak ediyorum doğrusu. Poyraz Bey ne istediğini bilen, olgun bir erkek sonuçta. Bence kolay kolay her kadını yatağına almıyordur. Yatağına aldığı kadını da eminim zevkin doruklarına çıkarıyordur."

Beren'in sözleri son günlerde beynimin içinde sürekli tekrar ediyor ve ruhuma işkence ediyordu. Yine beynimde yankılandıkça kaşlarımın alnımı kırıştırmasına izin verip kısa bir soluk aldım. O kadınların da başını benimki gibi döndürüyor muydu? Onları da bu kadar sersemletiyor muydu? Ya da zevkin doruklarına mı çıkarıyordu?

Kanım öfkeyle alev aldı ve hırsımın dilimde can bulmasına engel olamadım. "Ne zevkin doruğu?"

"Anlamadım," diyen Poyraz çevirdim bakışlarımı. Şaşkınca bana baktığını görünce o an sesli düşündüğümü fark ettim ve paniklemiş bir sesle, "Hiç," diyerek ekledim. "Size demedim."

Poyraz yüzüme anlamsızca baktıktan sonra bakışlarını yeniden yola çevirince rahat bir nefes verdim. Rezilsin Eylül!

Kapının önüne geldiğimizde açılan kapıdan içeriye, karşımızda saygıyla duran adamlarına baktım. Ardından Poyraz'a çevirdim bakışlarımı. Çattığı kaşları ve hissiz yüz ifadesiyle arabasını kullanıyordu. Yüzünde tek bir kası bile hareket etmiyor, ruhsuzca yola bakıyordu. Çevresine bambaşka bir duvar örmüş, kimseye geçit vermiyordu sanki...

Bir süre sonra evin önünde durunca bize doğru koşarak gelen Cesur'a baktım.

Şaşkınlıkla bana doğru kısa bir bakış atıp Poyraz'ın kapısını açtı ve koşarak benim kapıma geldi. Onun açmasına fırsat vermeden kapıyı açıp arabadan inince direkt yüzüme baktı. "Hoş geldiniz Eylül Hanım."

Hafifçe tebessüm edip başımla selam verdim ve Poyraz yanıma gelir gelmez onunla birlikte içeriye doğru yürümeye başladım.

Kapıyı elli beş yaşlarında bir kadın açmış bizi bekliyordu. Orta boyluydu, ensesinde biten kahverengi dalgalı saçları, göz ve dudak kenarlarında yılların çizgileri vardı. Bizi görünce gülümsedi ve Poyraz'a ithafen, "Hoş geldiniz beyim," dedikten sonra bana döndü. "Siz de hanımım."

EYLÜL (Raflarda)Where stories live. Discover now