EYLÜL ~ MAKUS

73.7K 3.5K 494
                                    

Medya: LP - Lost On You

••••••••••

EYLÜL

Bodrum katına indiğimde kulağıma uğultu gibi gelen sesleri takip edip havuzun olduğu yere geldim ve onu gördüm. Bana arkası dönüktü, karşısındaki Cesur'a hararetli bir şekilde bir şeyler anlatıyordu.

Yarı çıplak olduğunu görünce hayran hayran fiziğini incelemeye başladım. Çıplak sırtı nefesimi tutmama sebep olmuştu. Geniş ve kaslı omuzları, güçlü sırtıyla kusursuz bir görüntü sergiliyordu. Ensesinden başlayıp beline doğru inen ince şerit halindeki dövmesi de büyüleyici güzellikte duruyor, ona ayrı bir çekicilik katıyordu.

Mükemmelliğin tek vücutta toplanışı olduğunu düşünürken Poyraz birden ellerini saçlarının arasından geçirip delirmiş gibi önündeki şezlonga vurmaya başladı. Korku ve endişe bedenimi anında esir alınca nedenini anlamak için titreyen bacaklarımla onlara doğru yavaşça adımladım. Yaklaştıkça ne konuştuklarını net bir şekilde duydum fakat duyduklarım... Duyduklarım, beni dehşete sürükleyecek kadar korkunçtu.

"Cesedi n'aptınız nereye götürdünüz?"
"Motoryata aldık. Yasin Bey'e götüreceğiz."
"Cesetle sizi gören oldu mu?"
"Görmedi abi merak etme tüm önlemleri aldırmıştım."
"Yola çıkmadan o herifin cesedini görmek istiyorum."

Poyraz'ın ağzından duyduğum her kelime, kalbimi deli bir sarsıntıyla sarsmaya, bedenimi baştan ayağı titretmeye başladı.

Yere yığılmamak için zeminin üzerine ayaklarımı sertçe bastırdım. Her ne kadar tüm kalbimle onun kimliğini reddetsem de kendimi, anlatılanların doğru olmadığına her defasında inandırsam da onun farklı biri olabileceğini düşünsem de aslında o Tunç'un dediği kişiydi. O karısını, onca masum insanı öldüren acımasız, soğukkanlı bir katildi ve öldürmekten asla vazgeçmeyecek ruhsuz bir caniydi.

İşte şimdi gerçek tüm çıplaklığıyla tam karşımdaydı ve her bir zerrem ayazda kalmış gibi titriyordu.

Midem düğüm düğüm olunca hissettiğim acıyla gözlerimi kapattım. Kapatır kapatmaz da usulca akan gözyaşlarımın ilk kez yanaklarımı sızlattığını hissettim. Canım yanıyordu hem de ilk kez böylesine canım yanıyordu. Ayaklarımın bedenimi taşıyamayacağını anlayınca gözlerimi açtım. O an Poyraz da sustu. O susunca ölümün kasvetli sessizliği bodrum katını esir aldı. Kulakları sağır edecek kadar güçlü bir sessizlikti bu. Çok kısa bir müddet konuşmadan öylece kaldı ardından başını yavaşça geriye çevirip bana baktı.

Beni görünce; "Eylül!" diyerek bedenini tamamen bana döndürdü ve o an Tunç'un bahsettiği Griffon gövdesi gözlerimin önüne serildi. Anında kulaklarıma Tunç'un sesi doldu. Vücudunda Griffon dövmesinin olduğu ve kurbanlarını öldürürken bu dövmesiyle karşılarına çıktığı için bu lakabı aldığı söylenir.

Kulaklarıma Tunç'un sesi doldukça ve gözlerim, heybetli gövdesini kaplayan Griffon dövmesi gördükçe korku dolu bir çığlık atmamak için kendimi zor tuttum. Ciğerlerim kasılıyor, aldığım kesik kesik nefesler beni boğmaktan öteye geçemiyordu. Ayakta durmak da artık çok güçtü. Bedenim bunun farkında geriye doğru hafifçe sendelendi.

O sırada Poyraz da Cesur'a gitmesi için başıyla işaret etti. Cesur onu sessizce onaylayıp bodrum kapısına doğru hızlı adımlarla ilerlemeye başladı. Tam yanımdan geçiyordu ki perişan halimi fark edince adımlarını yavaşlattı, durmak ister gibi bir hali vardı. Muhtemelen düşeceğimi anlamıştı, tutmak istiyordu. Bana endişeyle bakmaya devam ederken ben bir kez daha sendeleyince bana doğru bir adım attı lakin Poyraz'ın yanı başımızdaki varlığını hatırlayıp başını öne çevirdi, yürümeye devam etti.

EYLÜL (Raflarda)Where stories live. Discover now