43. Bölüm

57.7K 3.4K 538
                                    

Medya: PİNK ft. NATE RUESS - Just Give Me A Reason

Sadece bana bir sebep ver
Sadece birazcık yeterli
Sadece bir saniye
Biz kırılmadık sadece büküldük
Sevmeyi yeniden öğrenebiliriz

Keyifli okumalar 🦋

POYRAZ

Arabayla son sürat hastaneye doğru giderken aceleyle telefonu cebimden çıkarıp Kemal'in adının üzerine geldim. O sırada bakışlarım kucağımda yatan Cesur'a kayınca ise gergin bir nefes aldım.

Kan içerisindeydi, can çekişiyordu. Bense elim kolum bağlı bir şekilde öylece can çekişini izliyordum ve onun can çekişini izlemek kanıma dokunuyordu.

Sert bir nefes verip öfkeyle dişlerimi sıktım.

Buna sebep olanlar er ya da geç mutlaka bunun hesabını verecekti.
Ve ben, onlara bunun bedelini fazlasıyla ödetecektim...

Düşüncelerim arasında telefonu hızlıca kulağıma götürdüm. Telefon daha ilk çalınışında açıldığında Kemal'in telaşlı sesini duydum. ''Hayırdır Poyraz, gecenin bu saatinde araman hiç hayra alamet değil."

''Hemen en iyi ekibini hazırla. Cesur'u getiriyorum, ağır yaralı.'' diyerek yeniden Cesur'a baktım. Rengi soluyordu. Elleri, yüzü ölümün korkunç beyazlığına bürünüyordu. Ölümün bir adım ötesindeydi sanki ve ben çaresizce ellerimden kayıp gitmesini izliyordum.

Çok kısa bir anlığına onu bir çukurun içine bırakıp üzerine toprak attığım an, gözlerimin önünden geçti. Başımdaki şiddetli ağrı gözümün önüne gelen görüntülerle daha da şiddetlenince istemsizce yüzümü buruşturdum.

Onu da toprağa gömmek, bir çukurun içine öylece bırakmayı şiddetle reddettim. Düşüncesi bile içime garip bir uyuşukluğun yayılmasına sebep olurken gerçeğini kaldırabileceğimi hiç zannetmiyordum.

Zihnimdeki zehirli düşünceleri kovmaya çalışıp Kemal'in sesiyle dikkatimi ona vermeye çalıştım.

"Ona n'oldu?" diye sorunca sıktığım dişlerimin arasından; "Vuruldu." diyebildim.

"Kaç kurşun?"

"Üç. Biri sırtında, biri omzunda diğeri de kolunda."

Kemal'in endişeli nefes sesi kulağıma ezici bir baskı uyguladı. "Sırtındaki kurşun omuriliğine yakın mı?" diye sorunca bakışlarım, kanın durması için baskı yaptığım elime kaydı. "Yakın, ayrıca belirgin kan kaybı var."

"Nerdesiniz?"

"Gelmek üzereyiz."

"Acele edin."

Göğüs kafesimi sert bir solukla doldurup telefonu kapattım ve dikiz aynasından arabayı kullanan adamıma baktım. "Daha hızlı!"

"Peki Poyraz Bey."

Başım şiddetle zonkluyor, içim yabancısı olmadığı bir acıyla kavruluyordu. Yararsız olacağını bile bile parmaklarımı ağrıdan çatlamak üzere olan alnıma götürüp ovmaya başladım. Gözlerim de yanmaya başlıyordu. Alnımı ovmak işe yaramayınca ovmaktan vazgeçip başımı geriye attım ve daha fazla direnmeyerek gözlerimi kapattım.

Ruhumda korkunç bir boşluk vardı. Beren'in hıçkırıkları ise yüreğimde kurşun izleri gibi derin izler bırakıyordu.

Beren'in cansız mırıltısıyla gözlerimi aralayıp ona baktığımda Cesur'un elini sıkıca tuttuğunu gördüm. "Yalvarırım aç gözlerini suç ortağım, beni sensiz bırakma."

EYLÜL (Raflarda)Where stories live. Discover now