35. Bölüm

71.5K 3.5K 1.1K
                                    

Medya: PİNK - Try

Tutkunun olduğu yerde
Bir alev yanacaktır
Alevin olduğu yerde
Birileri yanmaya mahkumdur

Keyifli okumalar 🦋

•••••••••••

EYLÜL

"Çek o pis ellerini üzerinden!" diyerek bize doğru bir adım attı. Adım atmasıyla da kulakları sağır eden kuvvetli bir silah sesi mağaranın içinde yankılandı.

Silah sesine eş zamanla kendi çığlığımın sesi, kulaklarıma dolduğunda bir anda zaman dondu sanki. Herkes ağır çekimde etrafımdan siliniyordu. Sıkıca sarmalandığım beden beni bir anda boşluğa itti, kulağımdan inanılmaz bir çınlama sesi yükseldi.

Başımdan yüzüme doğru sızmaya başlayan bir sıcaklık hissediyordum, burnuma da barut kokusu doluyordu. Kuvvetli bir el tarafından hızlıca çekildim. Tanıdık, güvenli koku barut kokusunun yerini alınca kesik kesik aldığım soluklarla gözlerimi sıkıca kapattım ve başımı Poyraz'ın kaskatı kesilmiş bedenine bastırdım.

Hissettiğim panikten dolayı bedenimin titremesini durduramıyordum. Poyraz'ın elleri de endişeyle bedenimde gezinip bir şeyim olup olmadığını kontrol ediyordu.

Kuvvetli bir hıçkırıkla çözüldüğümde Poyraz'ın bedenimde gezinen elleri durdu ve güvenli kollarıyla bedenimi hızlıca sarmaladı. "Sakin ol menekşem, yanındayım."

Poyraz'ın söylediklerini zar zor algılıyordum. Boşta kalan ellerimle gömleğinin yakasına sıkıca tutunup hıçkırarak ağlamaya devam ettim. Poyraz'ın sırtımda sakinleştirmek için şefkatle gezinen elleriyle ve ciğerlerime doldurduğum güvenli kokusuyla titremelerim azalırken bir anda Poyraz'ın kokusuna kan kokusu karışınca korkuyla başımı göğsünden kaldırdım, gömleğindeki kan lekesine baktım.

Dudaklarım dehşetle aralandı. "Poyraz kan!"

Poyraz'ın gözleri anlayışlı bir ifadeyle yumuşadı. "Ben iyiyim." deyip parmaklarını alnıma sürterek gezdirmeye başladı.

Bir şeyi siliyor gibiydi.

Çok geçmeden gömleğindeki kan lekesine alnımdan silmeye çalıştığı kanın sebep olduğunu anlayınca hızlıca başımı geriye çevirdim. Başımı geriye çevirmemle birlikte içimde büyük bir kıyamet koptu ve dünya sessiz bir çığlıkla etrafıma yığıldı sanki. Karşıma çıkan manzara beni büyük bir korkunun içine sürüklediğinde Engin'in dağılmış yüzüne dehşetle baktım.

Dudaklarımdan yeni bir çığlık firar etmeye hazırlanırken avuç içimi sıkıca dudaklarıma bastırdım ve gerçeğe gözlerimi sıkıca kapattım.

Poyraz, ani bir refleksle başımı kendisine çevirip yüzümü gerginlikten buz gibi olmuş avuç içlerinin arasına aldı. "Sakın bakma, yoksa kolay kolay aklından silemezsin." diyerek başımı göğsüne bastırdı.

Yeniden bedenimi esir alan titremeyle Poyraz'ın kollarında hıçkırarak ağlamaya devam ettim. Kalbimin uğuldadığını hissediyordum ve üşüyordum. Göğsümde gittikçe büyüyen bir sızı vardı, canımı yakıyordu. Dizlerimde bedenimi taşıyacak daha fazla güç kalmayınca ayakta kalabilmeye zorladım kendimi. Havayı saran kan kokusu ise midemi bulandırmaya başlamıştı.

Yanımda birinin sesini duyuyordum ama kime ait olduğunu algılayamıyordum. Kendimi dahi hissedecek gücü bulamıyordum. İliklerime kadar dolan ağırlık hissi, beni sersemletecek kadar güçlüydü, tüm algılarımı kapatmıştı.

Yabancı ses; "Bu o mu? N'oldu burada?" diye sorunca Poyraz'ın göğüs kafesi öfkeli bir soluklu şişti. "Kendini vurdu korkak."

Yabancının sesi yeniden kulaklarıma doldu. "Kaldırın şu leşi gözümün önünden!"

EYLÜL (Raflarda)Where stories live. Discover now