18. Bölüm

76.7K 3.8K 990
                                    

Medya: BRYAN ADAMS - EVERYTHİNG I DO

Keyifli okumalar 🦋

•••••••••••

POYRAZ

Eylül'ün odasından çıkar çıkmaz ağır adımlarla kendi odama doğru yürümeye başladım. Aldığım nefes zehir gibi boğazımı yakıyordu. Boğazımdaki yangını bastırmak için yutkunmaya zorladım kendimi. Eylül'ün sözleri ise beynimde soluksuzca tekrarlanıp duruyordu. Yine aynısı oluyordu.
Sırf ben hayatında olduğum için o kadın ölümle cezalandırılıyordu. Oysa Eylül'ü daha hayatıma bile almamıştım. Varlığımla bile bu denli zarar almasına sebep olduysam hayatıma aldığımda kim bilir ne olurdu, daha ne kadar canının yanmasına sebep olurdum? Düşüncesi bile korkunçtu. Nasıl bir lanetti üzerimdeki?

Merdivenlerin başına gelince korkuluklara tutunarak etrafıma baktım. Ruhumu bedenimden ayırmışlardı yine. İlk baharımı çalmışlardı...

Tuttuğum soluğumu bırakıp ağır ağır odama çıkmaya devam ettim. İçeriye girince pencere kenarına yürüdüm ve elimi pencerenin pervazına yasladım. Bir süre boşluğu izledim.

Eylül şu anda benim yüzümden bu haldeydi. Etrafına ışık saçan kadının ışığına, karanlığımla bir karabasan gibi çökmüştüm. Halbuki Eylül'ün ışığıyla yepyeni bir hayat düşünmüştüm. Onun ışığıyla sarmalanırken ben de onu sarıp sarmalayacaktım. Kahretsin ki hislerime yenik düşecektim.

Elimi yumruk yapıp sinirle pencerenin pervazına geçirdim ve arkamı dönüp boş yatağıma baktım.

Fütursuzca benliğime dolup beni ona sürükleyen kokusuna dur demeliydim.
Kontrolümü kaybetmeme sebep olan ona koşma arzusuna son vermeliydim.
İçinde yaşadığım karanlık dünyanın kimseye zarar vermesine izin vermeden tek başıma bu dünyadan yok olmalıydım. Pisliğine sadece ben gömülmeliydim.

Sevmek bana yasaktı...

***

EYLÜL

Sessizce ağlamaya devam ederken kapı çalınınca hızla gözyaşlarımı sildim. Gelenin Poyraz olmaması için dua ederken içeriye giren kişiyle ise hayal kırıklığına uğradım. Kalbimde dinmek bilmeyen çırpınışlar bir uçurum kıyısında Poyraz'ın elimi tutmasını bekliyordu. Aslında gelenin Poyraz olmasını ne çok istemişti çırpınışlarım.

Gözlerime yeniden firar eden yaşları geri göndermek için arka arkaya kırptım gözlerimi ve elinde kahvaltı tepsisiyle giren kadına bakmaya başladım. Aşağı yukarı benimle aynı yaşlardaki kadın hafifçe tebessüm edince ben de başımla selam verdim.

"Poyraz Bey kahvaltınızdan sonra ilaçlarınızı almanızı istedi," diyerek elindeki tepsiyi komodinin üzerine bıraktı kadın.

Bakışlarım tepsiye kayınca tepside duran birkaç kutu ilaca baktım. "Teşekkür ederim," dedim. Lavaboya gitmek için yataktan kalkmaya yeltendiğim sırada gitgide ağrıya teslim olan vücudum buna ne yazık ki engel oldu ve yüzümü acıyla buruşturunca karşımdaki kadın hızla öne atıldı. "Yardım edeyim Eylül Hanım," diyerek kolumdan tuttu ve kalkmama yardım etti.

Birlikte odanın içindeki lavaboya doğru yavaş yavaş yürümeye başladık. Kadın, lavabonun kapısını açıp içeriye girmeme yardım ettikten sonra dışarıya çıkarak kapıyı kapattı.

Bomboş gözlerle etrafıma bakmaya başladım. Poyraz'ın ruhsuzca dudaklarından dökülen sözleri de benliğimi üşütmeye devam ediyordu. Gözlerim ilerideki aynaya kayınca bakışlarımı yere indirdim. Aynaya bakmak istemiyordum. Yüzümün nasıl bir hâlde olduğunu görmek istemiyordum. Aynayı es geçip ellerimi yıkadığım sırada yansımam gözüme çarpınca gördüğüm manzara karşısında kalbim titredi.

EYLÜL (Raflarda)Where stories live. Discover now