24. Bölüm

76.2K 3.6K 1.3K
                                    

Medya: Evanescence - Bring Me To Life

Keyifli okumalar 🦋

•••••••••••

EYLÜL

Sevdiğim adamın başımı öpmesiyle birlikte gözlerimi açtım ve tam karşımda duran, bize garip bir ifadeyle bakan Arzu'yla göz göze geldim. Ben olduğum yerde kıpırdamadan kalırken Poyraz da bakışlarını Arzu'ya çevirdi.

Sessizlik....

Havada elle tutulur bir gerginlik asılı kaldığında bedenim yay gibi gerilmişti. Arzu'nun gözlerinden ise gözlerimi çekemiyordum. Orada gördüğüm ve sebebini bilmediğim garip ifadeye takılı kalmıştım.

Fazlasıyla kırgın bir ifadeyle Poyraz'a bakıyordu ve elleri titriyordu.

Yerimde rahatsızca kıpırdanıp Poyraz'a doğru küçük bir bakış attım. Onun da sinirlendiğini hissediyordum. Elini belime dolayıp beni kendine doğru çekince Arzu'nun kırgın bakışları üzerimizde dolaştı.

Poyraz, öfkeyle kısılmış maviliklerini Arzu'nun üzerinden çekmeden emrivaki bir ses tonuyla konuşmaya başladı. "Melis bilmeyecek!"

Arzu, titreyen elleriyle kolunu sıktı ve konuşmak için dudaklarını araladı fakat konuşamadan geri kapattı. Ardından sadece başını sallamakla yetindi.

Poyraz'a kırgınlıkla bakan gözleri benimle buluşur buluşmaz saf bir öfkeyle doldu. Benden iğrendiğini her zerreme hissettirecek şekilde bakınca suçluluk duygusu içinde yanmaya başladım.

Kız kardeşinin yerini aldığım için ve onun hatırasına saygı duymadığım için benden tiksiniyor olmalıydı. Belki aynı tepkiyi Melis de verecek, benim annesinin yerine geçmemi nefretle karşılayacaktı. Başıma bir anda giren keskin ağrı göz kapaklarımı da ağırlaştırdığında Melis'in gözlerinde nefret görmekten fazlasıyla korktuğumu hissettim.

Arzu'nun bana bakışlarından Poyraz da rahatsız olmuş olmalıydı ki öfkeli ve sert sesinin hedefi yine onu buldu. "Söyleyeceğin bir şey yoksa bizi yalnız bırakabilirsin," deyince Arzu yüzünde gizleyemediği şaşkınlığıyla bir kez daha Poyraz'a baktı. Ardından dudaklarını gülümsemek için hafifçe kıvırmaya çabaladı fakat titreyen dudakları inatla kıvrılmıyor gibiydi. "Tebrik ederim, dilerim," dedi ve Poyraz'ın bana dönen bakışlarını fark edince cümlesini tamamlamaktan vazgeçip arkasını döndü, koşar adımlarla gözden kayboldu.

Ardından baktım ve sıkıntıyla iç geçirdim. Poyraz'ın parmakları belimi kavrayınca yeniden ona baktım. Hâlâ öfkeli görünüyordu.

Kaşlarım çaresizlikle büzüldü. "Sence Melis'e söyleyecek mi?"

Poyraz'ın kaşları anında çatıldı. "Hayır," dedi ve yüzüme düşen bir tutam saçımı kulağımın arkasına aldı. "Sırf sen üzülme, Melis'e söylemek için kendini hazır hisset diye sessiz kalıyorum ama daha fazla gizli kapaklı yaşamak ve bir daha böyle bir durumla karşı karşıya kalmak istemiyorum."

Poyraz'ın sözleri ise suçluluk duygumu daha da perçinlemişti. Kendi cesaretsizliğim yüzünden onu da zor durumda bırakmıştım. Sessizce başımı sallayıp öne eğdim. Ben başımı eğince onun da iç çektiğini duydum. Parmakları usulca çenemi kavradı ve yukarı kaldırarak ona bakmamı sağladı. "Sadece aldığım her nefeste yanımda olmanı istiyorum ve bunu gizlemeden yaşamak istiyorum," diyerek sıcak dudaklarını başımın üzerine bastırdı.

4 SAAT SONRA

Arzu, Poyraz'la beni gördüğünden beri bir suçlu gibi odaya hapsolmuştum. Onunla karşılaşmamak için odada saatleri sayıyordum. Ya Melis'e söylerse? Ya Melis'i doldurursa?

EYLÜL (Raflarda)Where stories live. Discover now