44. Bölüm

60.6K 3.4K 453
                                    

Medya: LEVENT YÜKSEL - Med Cezir

Tutuşur, geceler yanar, geceler söner
Bedenim altüst, sarhoş başım döner
Karışır tenime karışır teninin tuzu bir tanem
Vazgeçilir gibi değil, bu med cezirler

Fırtınam, felaketim hasretim
Yetmiyor, sevişmeler yetmiyor
Şiddetin ne hoş, ne güzel şefkatin
Sevdikçe, sevesim geliyor

Ölene kadar peşindeyim bırakmam

Keyifli okumalar 🦋

••••••••••••

EYLÜL

Poyraz'la konuşup telefonu kapatınca heyecanla bana bakan İlayda ile Güneş'e döndüm. "Ameliyatı güzel geçmiş, iyileşecek."

Güneş sevinç nidasıyla boynuma atladığında İlayda da rahat bir nefes vererek kendini koltuğa bıraktı. "Kim bilir Beren nasıl sevinmiştir." dedi.

İlayda'ya hak vererek Güneş'ten ayrıldım ve hızlıca telefonuma sarıldım. "Nasıl sevinmez ki insan? Arasam iyi olacak." diyerek telefonumu kulağıma götürdüm. Telefonunun kapalı olduğunu duyunca da; "Telefonu kapalı, muhtemelen şarjı bitmiştir." dedim.

Telefonumu masanın üzerine bıraktığımda Güneş araya girip; "Ne demiş doktor Cesur abim için?" diye sordu.

"Şu an yoğun bakıma alınmış. Yanına kimseyi almıyorlarmış, Poyraz da sadece 5 dakika kadar görebilmiş ama iyi olacakmış. Uyandıktan sonra toparlanması da çabuk olurmuş."

"Çok sevindim."

"Ben de." dedim ve bakışlarım saate kayınca saatin sabaha karşı 5'e geldiğini gördüm. "Saat epey geç olmuş, biraz yatsanız iyi olur kızlar."

"Sen yatmayacak mısın?"

"Hayır Poyraz'ı bekleyeceğim."

İlayda başını sallayıp ayaklandığında doğruca yatağa ilerledi. "Artık rahatça uyuyabileceğimize göre size iyi geceler."

Kızları odada bırakıp Poyraz'ın geldiğini görebilmek için sessizce Melis'in odasına geçtim ve Melis'e baktım.

Bir bebek masumluğunda uyuyordu.

Sessizce yanına yaklaştım. Saçlarının üzerinden öpüp pencerenin kenarına giderek önündeki koltuğa oturdum.

İlerleyen saatlerde ise kapının açılma sesini duyunca olduğum yerde irkilerek gözlerimi açıp gelen kişiye baktım. Görüş alanıma sevdiğim adam girdiğinde saçlarının dağıldığını, gömleğinin birkaç düğmesinin açıldığını ve üzerinde Cesur'un kanının kuruduğunu gördüm. Hüzünle ona bakmaya devam edip yavaşça doğruldum.

Poyraz da tedirginlikle yanıma gelerek yorgun maviliklerini gözlerime dikti. "Burada ne yapıyorsun?"

"Seni beklerken uyuyakalmışım." dedim ve parmak uçlarımda yükselerek yorgunluğunu almak istercesine boynuna sıkıca sarıldığımda Poyraz burnunu boyun girintime yaslayıp arka arkaya derin nefesler aldı. Ellerimin altındaki bedeni her nefesinde gevşiyordu. Sanki kaygıları uçup gidiyordu. Daha fazla gitmesini ister gibi beni bedenine bastırıp boğukça fısıldadı. "İyi ki yanımdasın."

Sözleri içime dakikalar sonra huzur bahşetmişti. "Ve hiç ayrılmayacağım."

Poyraz bedenimden ayrılıp gözlerimin içine baktı ve yüzümü ellerinin arasına alıp sıcak dudaklarını alnıma bastırdı. "Ayrılmaman için elimden geleni yapacağım menekşem."

EYLÜL (Raflarda)Where stories live. Discover now