2.bölüm ⚡ Düzenlendi

12.9K 343 3
                                    

Zafer gideli 3 gün olmuştu ama ben ne kutuyu nede zarfı açtım.

Sessiz geçen kahvaltının ardından Anam Abimin yanına gelmesini söyleyerek odasına çıktı.

Yine kim bilir ne için canını sıkacak diye düşünüp arkaların dan bende çıktım.

Odaya girince Anamla gözlerimiz kesiştiğin de,bana sen neden geldin der bakışı atınca bende hafif tebessüm ederek omuz silktim.

Bakışlarını Abime çevirince ciddi bir yüz ifadesiyle öfkemi harlayacak o sözleri söyledi

Affan oğlum! Aşiret çocuk haberi bekler bizden bilirsin! Elinizi çabuk tutasınız oğlum...

-Anaaa!..

-Sen karışma Baran diyerek Abim elini bana doğru uzatarak bir adım öne çıktı.

-Ana bilmez misin evleneli daha 2 ay oldu erkendir.

-Sende buralarda olması gerekenleri bilirsin Affan!

-Anaaa! Ağalık verildiğinden beri Abimin üzerindeki yükü görmez misin? Bilmezmisin hergün nelerle uğraşmak zorunda kalır. Kan davası, berdel, yanan onca cana az bir fayda sağlamak için verdiği mücadele de omuzları çöken evladını görmezmisin sen?

Evlilik denildi ses etmedi şimdi daha ne kadar oldu da bebek diye söz eder oldunuz?

-Annene sesini ne vakit yükseltir oldun Baran? Abin Ağadır yapması gerekenler vardır.

-Ben odama çıkıyorum Abi burada biraz daha kalırsam Anamın kalbini kırcam!

Ardıma bakmadan odama çıkıp kapıyı sertçe kapadım. Saçlarım dan yolarcasına parmaklarımı geçirdim sakinleşmeliydim... Elimden hiç bir şeyin gelmemesi yıkıyordu beni. Abimin hayatını ellerinden almaktan başka birşey değildi bu yaptıkları...

1 ay sonra...

-Baran bugün şirkete gitmede tarlalara bakalım oğlum senle!
Çalişanlarımızın bir şeye ihtiyacı varmıdır mahsuller ne durumda dır bakmak lazım.

-Olur baba ben üzerimi değiştireyim kahvaltıdan sonra çıkalım.

Kahvaltının ardından babamla birlikte tarlalara gitmek için yola çıktık. Oraya vardığımız da İbrahim amca yanımıza geldi hemen. Senelerin çalışanıydı işçilerin başında o dururdu genelde.

-Hoşgeldiniz Hasan Ağam...

- Hoşbulduk İbrâhim. Varmıdır bir sıkıntı de hele!

-Yoktur Ağam mahsullerin bu yıl maşallahı vardır. Çalışanlar desen size Duacı fazlasıyla paramızı verir Hasan Ağa derler.

Babam İbrahim amcayla konuşurken, bende çalışanların olduğu yere şöförümüz Veysel Abiyle geçtim.

Babam kendi arabamı almama izin vermemişti. İki arabayla ne gerek vardır de haydı bin Veysel bizi bıraksın deyince emir büyük yerdendi tabi elden birşey gelmedi

-Kolay gelsin beyler!..

-Sağolasın Baran Ağam hoş gelmişsen.

-Hoşbulduk hoşbulduk. Arabanın bağajında soğuk içecekler var. Çalışanlara dağıtın hepsini. Sıcağın altında azda olsa serinlik verir.

-Olur Ağam sağolasın. Çalışanlara baş selamı verip yanlarından uzaklaştım.

Abimle küçükken tarlaya gelince oturup uyaya kaldığımız ağacın gövdesine oturup sırtımı verdim. Babamı beklerken biraz göz istirahatı yapsam fena olmazdı. Kafamı arkaya yaslayıp gözlerimi kapadım. Biraz içim geçer gibi olduğu vakit, kulağıma bağırış sesleri geldi. Ayağa kalkıp üzerimi silkeleyerek sesin geldiği yere doğru hızla yürüdüm

-Ne oluyor burada deyin hele?

-Ağam arı sokmuştur çocuğu, alerjiside vardır!

-Gel bakalım küçük bey kucağıma.Veysel Abi sen çalıştır aracı hemen en yakın sağlık ocağına gidelim. Sizde gelin bizimle babasısınız sanırım!.

-Babasıyım Ağamsağolasın.

Sağlık ocağına gelir gelmez hızla arabadan inip sağlık ocağına girdim.

- Acil biri buraya baksın çabuk olun! diyerek bağırdığımda bize doğru hızla gelen doktora doğru hızla ilerleyip durumu anlattım. Muayene odasına aldılar hemen.

-Veysel Abi ben bahçeye çıkıyorum. Bir sıkıntı olursa haber edersin!

-Olur Ağam aklınız kalmasın!

Bahçeye çıkıp biraz ileride bulunan banka oturup sigaramı yaktım.Yan tarafımdaki bankta bir hareketlilik hissedince kafamı o yöne doğru çevirdim.

Elfesya'dan...

Arayanı görünce yüzümdeki tebessüme engel olamadım. Dilzar; benim çocukluk arkadaşım ve asla sahip olamadığım
kız kardeşim gibiydi.
Üniversite için Ankaradaydı.
O da,bende abilerimiz sayesinde okuyabilmiştik.
Şanslı kızlardandık biz. Burda kızları okutmazlar,okuyana da pek iyi baktıklarını söyleyemezdim maalesef.

Dilzar hemşirelik okuyordu bu yıl son senesiydi.
Bende bu yıl mezun olmuş ve sınıf öğretmeni çıkmıştım. Abimlerin ve babamın ısrarıyla Mardin'e yani memleketim de göreve başladım.
2 ay kadar oldu...

Memleketimi seviyorum. Ankara'da okurken buraları çok özledim. Töre ve değişmez katı kuralları haricinde...

Çalan telefonuma tekrar gözüm kayınca; Sağlık Ocağının bahçesine çıkıp cevap verdim.

-Alooo hemşirem!..

- Öğretmen hanım neden geç açılıyor bu telefon? Bu saate kadar uyuduğunu söyleme bana

-Tebbessüm ederek; nefes al be kızım. Annemin tansiyonu çıktı biraz onun için sağlık ocağındayım.

-Neee!.. Şimdi nasıl peki iyimi Zelal teyze? Yüksek tansiyon tehlikeli Elfesya yani dik-

- Sözünü kesiyorum Dilzar ama sakin ol. Şimdi daha iyi sıkıntı yok.

-Of kızım ya endişelendim işte! Bide sesin de böyle yorgun üzgün gelince hem de bakim Zelal teyzede iyiyse o zaman başka bir durum mu var?..

- Evet yani her zamanki durumlar işte...

- Sade de gelsen güzelim!..

-Benim evlenmem yani bu konuda çok ısrarcı annem. Evliliği hiç düşünmüyor değilim ama hiç tanımadığım biriyle de bir ömüre evet diyemem Dilzar.

- Anladım Elfesya ama Zelal teyze'de korkuyor olmalı!.
Güzel kızsın laf eden olur, başına bela olan olur diye evlilik konusunda ısrarcı ,klasik anne tutumları işte...

-Bir yere gidip geldiğim yok Dilzar kim laf söz edecek.
Okul ev arası mekik dokuyorum biliyorsun. Evlenmem konusunda baskısı arttıkça boğuluyorum. Zamanı vardır aney hele dur derim. Ama işte sadece dememle kalıyorum.

-Benim annem farklıdır sanki!. Aradığımda hal hatırın ardına ; senin şu nişanlı arkadaşın varya geçen evlendi, diğeri de ikinci çocuğuna gebedir, sen mektep dedin okuyacam dedin gittin der.
Yani senden halliceyim dedi gülerek.

- Oooof haklısın Dilzar.
Hayır dizi ve filmlerdeki gibi anlaşmalı evlilik mi yapalım yani anlamadım ki...
Dilzar karışıdan kahkahayı sağlam patlatmasıyla telefonu biraz uzaklaştırdım. Aksi taktirde sol kulağımda ciddi bir işitme kaybı yaşaya bilirdim...

-Elfesya kızım!..

-Geliyorum Ana sen içeri geç sıcaktır hava.

-Duydun zilin sesini Elfesya hadi sen işene bak. Gözümden yaş geldi kızım hiç güleceğim yoktu vala anlaşmalı evlilikmiş aklıma geldikçe gülerim artık

-Gül sen gül bizi verirlerse bu gülmeyi ararsın! dedim gülerek.

Telefonu kapatıp ayağa kalktığım sırada, başımın birden dönmesiyle bankın kenarına hafiften tutunup gözlerimi yumdum.

- Şey siz iyimisiniz?

Oy ve yorumlarınızla desteklerinizi bekliyorum☺️💞

BARAN(Mardin'de Bir Anlaşma)⚡Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt