Sen Benim Tamamlayanımsın

7.Bölüm

Bismillahirrahmanhirrahim.

Caminin önünde abimin arkadaşıyla karşılaştık yanımda duran Ümeyr:

"Harun amcaaaaaaaa," diye koşmaya başladı.
Abim ne kadar "Ümeyr yavaş koşma!"

dese de Ümeyr'in kimseyi duyduğu yoktu. Abimin arkadaşı Harun Bey'in kucağına öyle bir atladı ki "Kagramanım!" diye. İster istemez kıkırdadım kendi duyacağım şekilde. Ayıp olmasın diye caminin önünde bekledik. Ümeyr de gelince besmeleyi şerif çekip içeri girdik. Ümeyr :
"Öğretmenim ben sizle gelcem, dedi."
Bende:
"Kuzum sen benimle gelemezsin, yani şöyleki senin kadınların yanında olman doğru değil. Sen abimle birlikte erkekler bölümün de namaz kıl olur mu bitanem, dedim.
"Hıhı olur öğretmennm. Ihh öğretmenim ben berem ve  tesbihimi almayı unuttum," deyip yüzünü astı.

"Kuzum ben hiç unutur muyum? Al bak beren ve tesbihin bendeydi bitanem," deyince gözleri parladı. Onun bu haline tebessüm ettim. Herkes camiye girmeye başlayınca:

"Hadiii teravih kacıcak namaz kaçıcak öğretmenim hadi hadi," dedi

Hemen içeri girdik biz kadınlar bölümüne abimlerde erkekler bölümüne geçti. Biz üst katta yerimizi almış hocanın vaaza başlamaşını beklemeye başladık. Hoca cübbesini giymiş şekilde hubbeye çıktı. Besmeleyi serif çekip vaaz vermeye başladı.

" Değerli kardeşlerim Ramazan-ı Şerif ayımız gelmiş bulunmakta. Allah nice ramazanlar görmeyi hepimize nasip etsin inşaAllah. Tuttuğumuz oruçları kabul buyursun. Siz değerli kardeşlerime bu mübarek ayın önemini anlatan bir kaç ayet-i kerime okumak istiyorum. Ardından teravihimizi kılalım beklemeden.

Oruçlunun rahatlayacağı iki sevinç anı vardır: Birisi, iftar ettiği zaman, diğeri de orucunun sevabıyla Rabbine kavuştuğu andır." (Buhârî, Savm 9; Müslim, Sıyâm 167-168)

"Hiçbiriniz, oruçlu olduğu gün çirkin söz söylemesin ve kimse ile çekişmesin. Eğer biri kendisine söver veya çatarsa, 'ben oruçluyum desin'" (Buhârî, Savm 9)

"Allah rızâsı için bir gün oruç tutan kimseyi Allah Teâlâ, bu bir günlük oruç sebebiyle cehennem ateşinden yetmiş yıl uzak tutar." (Buhârî, Cihâd 36; Müslim, Sıyâm 167-168.)

"Kim, faziletine inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır." (Buhârî, Îmân 28, Savm 6)

Resulullah (s.a.a): "Cennet, her yıl ramazan ayının gelişiyle süslenip ziynetlenir."

Resulullah (s.a.a): "Kim ramazan ayını oruç tutar ve haramlardan sakınırsa, Allah onun geçmiş günahlarını affeder."

Rabbim hepimizden razı olsun, bizleri âlemlerin efendisine komşu kılsın inşallah. Hayırlı ramazanlar kardeşlerim."

Hoca son sözünü söyledikten sonra ezan okundu. Herkes namaza durmak için ayağa kalktı. Hüma yürüyemediği için oturarak kılmaya hazırlandı.Tekbir alarak namaza durdular. Önce yatsı namazını kıldılar. Hüma annesiyle üst katta olduğu için Ümeyr'i görüyordu. O kadar tatlıydı ki her selam verişinde birbirlerine bakıyolardı.

Temsili Ümeyirciğimiz❤️

Öyleki Ümeyr:
"Öğretmenim namaz kılıyorum bakın," diye bağırdı biraz. Hüma:
"şşşt! diye işaret etti.
Ümeyr hemen susup önüne döndü ve teravih namazına başladılar teravih yatsı namazına göre biraz daha uzun olduğu için Ümeyr'in namazda kafası karıştı. Rükuda sağına baktı.

Teravih namazında sonunda herkes secdeden kalktı, selam verdi ama Ümeyr kalkmamıştı. Bunu yukardan gören Hüma endişelendi. Abisi onun endişeli görünce hemen Ümeyr' e baktı. Uyuduğunu görünce kardeşine bakıp sessizce "Uyumuş" dedi. Tam eğilip alıcaktı arkadaşı "Sen dur kardeşim ben alırım. Sen kız kardeşinle ilgilen" deyip kendisi aldı.
Kadınlar azalmaya başlayınca abisi de Hüma'yı almaya gitti. Kapı da buluşup  eve gitmek için yola koyuldular. Harun kucağındaki Ümeyr'i Hüma'nın odasına götürdü. Hüma da abisinden yardım alarak Ümeyr'in üstünü değiştirmek için Harun'un peşinden odasına gitti. Ümeyr'in üstünü değiştiren Hüma tam odadan çıkacakken istemeden abisi ve Harun'un konuşmasına şahit oldu. Abisi Harun'a :

"Aa! Kardeşim hayırlı olsun ne zaman nişanlandın,"diye sordu.

Hüma bunu duyunca nedenini bilmediği bir acı hissetti kalbinde.

"Sağol kardeşim ama benim bu işe pek gönlüm yoktu. Ailem çok istediği için kabul ettim," dedi Harun.