14.Bölüm

1.4K 425 155
                                    

      Bismillahirrahmanhirrahim.

Annemle hazırladığımız kurabiyeleri de tepsiye yerleştirdik ve kalbim ağzımda atarken salona geçtik. İçimi tuhaf duygular sarıyordu ve ben ne olduğunu kavrayamıyordum. Şu an ellerim neden titriyor, yüzüm neden yanıyor? Acaba kızardım mı ki? Neden bu kadar heyecanlıyım? Tüm bunları salona girene kadar kısa bir sürede düşündüm.  Bir an önce kendime gelmeliydim. Duygularıma kapılıp bu evliliğin sadece ama sadece Ümeyr için olduğunu unutmamalıyım. Sırayla kahveleri verdim. Tabiki en son Harun Bey'in kahvesini verdim. Duygularımı kontrol etmek istiyordum bu yüzden yüzüne bakmamaya dikkat ettim. Ne kadar zor da olsa bunu başardım.

    Abimler salonun solunda kalan tarafta otururken biz kadınlar ise sağ tarafta oturuyorduk. Sessizce annemlerin yanına geçtim ve abimlerin konuşmasını dinlemeye başladım.

Herkes pür dikkat Harun Bey'in babasını dinlerken bir öksürük sesi böldü konuşmayı. Bu defa dikkatler o tarafa yani Harun Bey'e yöneldi.

Yüzü tuzlu kahvenin etkisiyle ekşimsi bir hal almış ve kendini zorlayarak içtiği kıpkırmızı olmuş yüzünden gayet rahat anlaşılabiliyordu.

Herkes bıyık altından gülmeye başlayınca utançtan yerin dibine girdim. Kendime bu evlilik sadece Ümeyr için deyip kızların aklına uyup da sanki aşk evliliğiymiş gibi tuzlu kahve yapıyorum adama. Yazık kim bilir tadı nasıl da kötüdür.

Abim, "Kardeşim kahven nasıl olmuş?" dedi.
Harun Bey kafasını kaldırdı ve bana baktı. Gözlerimiz denk geldi. Gözlerimin ta içine bakıp "Çok güzel olmuş kardeşim." dedi.

Ben daha da utanırken herkes gülmeye başladı.

Abim, "Çok beğendiysen Hüma bir tane daha yapsın." dedi gülerek.

Harun Bey, "Aman aman bir tane kâfi."

Küçük gülüşmelerden sonra Harun Bey'in babası söze başladı.

"Efendim biz bu akşam hayırlı bir iş için geldik. Doğruyu söylemek gerekirse ilk öğrendiğimde eşim de ben de karşı çıktık çünkü oğlumuz sizin de bildiğiniz gibi bir kaç gün önceye kadar nişanlıydı. Ama Harun bize uzun zamandır gördüğü bir rüyayı anlattı ve böylece bizde bunda bir hayır olduğunu düşünüp rıza gösterdik. Harun, oğlum rüyanı anlatmak ister misin?"

Açıkçası çok merak ediyordum. Harun Bey daha öncede bir rüyadan bahsetmişti. Ne rüyasından bahsediyordu acaba? Harun Bey derin bir nefes aldı ve anlatmaya başladı.

"Bir aydan uzun bir süredir neredeyse her gece rüyamda tekerlekli sandalyede bir kadın görüyorum. Sürekli benden uzaklaşmaya çalışıyor. Yanına yaklaşıyorum ama yüzünü bir türlü göremiyorum. Her seferinde rüyadamdaki kadına 'Sen benim tamamlayanımsın' dedikten sonra uyanıyorum. Bir ay boyunca her gün bu rüyayı gördüm ta ki Hüma'yı gördüğüm ilk güne kadar. O geceden itibaren bir daha aynı rüyayı görmedim."

Çok etkilenmiştim, ne yani Harun Bey'in tamamlayanı ben miyim? Ben şaşkınlıkla Harun Bey'e bakarken babası tekrar konuştu.

"Yani uzun lafın kısası Allah'ın emri peygamberin kavli ile kızımız Hüma'yı oğlumuz Harun'a istiyoruz."

Abim gözlerimin içine baktı onay beklediğini belirtir gibi daha sonra da anneme baktı.

"Mustafa amca Hüma benim kardeşim, canım, her şeyim. Onun istemediği hiç bir şey olamaz. Ben şimdi sizin huzurunuzda soruyorum. Hüma sen bu evliliği istiyor musun?"

Heyecandan ellerim titriyordu ne diyecektim?

"Sen nasıl uygun görürsen abim."

Abim beni bildiği için ne demek istediğimi anlamıştı.

"Ozaman bizde hayırlı olsun diyelim."

Harun Bey'in babası tekrar konuştu.

"Sizin de izniniz olursa bu akşam hem yüzükleri takalım hem de imam nikahıni kıyalım. Harun'un anlattığına göre çocuk esirgeme kurumundan geleceklermiş Ümeyr oğlumuz için o zaman daha fazla şansımız olur."

Abim de onayladı.

"Evet böylesi daha doğru olur. Nikahı kim kıyacak?"

"Harun'un bir arkadaşı kıyacak. Gelir birazdan."

Günlük konulardan konuşmaya devam ettiler. Ben ise bir türlü kendimi konuşulanlara veremiyordum. Heyecandan kalbim duracak nerdeyse. Bu gece Allah katında evli bir kadın olacağım inanamıyorum.

Yaklaşık on beş dakika sonra kapı çaldı ve abim kapıyı açmaya gitti. Genç bir adam abimle birlikte içeri geldi.

"Hayırlı akşamlar, es selamün aleyküm."

Hep beraber "Aleyküm selam" dedik.

Adam abimlerle tokalaştıktan sonra "Harun kardeşim ben fazla kalmayacağım camide işlerim var malûm Ramazan ayı. Nikahınızı kıyayım da Allah'ın izniyle kalkayım."

Zaten ikimizin de abdesti vardı. Harun Bey ile genç adamın karşısına geçtik. Önce dua okudu. Sonra Harun Bey'e mehir sordu.

Harun Bey kulağıma doğru eğilip mehir olarak ne istediğimi sordu.

Kısık bir sesle cevap verdim. "Buna gerek yok. Teşekkür ederim hiç bir şey istemiyorum."

Harun Bey arkadaşına dönüp "Ümeyr'i alınca oturacağımız evin tapusunu mehir olarak vermek istiyorum."

İmam yine bir dua okudu ve bizlere "Kabul ettin mi?" diye üç kere sordu. Biz de üç kere "Kabul ettim" dedik. Ardından Fatiha suresinin okuduk. Duamız yeni bitmişti ki kapı çok sert bir şekilde tekrar çaldı. Aynı zamanda bir kadının bağırış sesleri.

Tuğba kapıyı açtığında Harun Bey'in eski nişanlısı içeri daldı.

"Yazıklar olsun sana Harun yazıklar olsun! Beni bırakıp bu kızla mı nişanlandın hem de hiç vakit kaybetmeden?" Sonra bana dönüp bağırdı. "Sen nasıl bir kadınsın ya nişanlımı elimden aldın? Edepsiz kadın!"

"Karım hakkında doğru konuş Zeynep!"

"Karın mı?"

Sen Benim TamamlayanımsınWhere stories live. Discover now