17.Bölüm

1.3K 395 104
                                    

      Bismillahirrahmanhirrahim.

"Anne! Anne! Haydi uyan! Babam geyicek birazdan."

Yatağımın üzerinde zıplayan Ümeyr uykumu açmıştı bile. Dün gece heyecandan uyuyamamıştım. Şimdi de mecburen uyanmak zorundaydım.

"Tamam birtanem uyanıyorum hemen. Sen kıyafetlerini giy, ben de hazırlanıp geliyorum canım."

"Tamam anne."

Ümeyr odadan çıkınca ben de hazırlandım ve salona geçtim. Oruçlu olduğumuz için kahvaltı yapamazdık. Ben de Harun gelene kadar Kur'an okumaya karar verdim.

Yaklaşık bir cüz bitirmiştim ki kapı çaldı.

Ümeyr, "Geldi! Babam geldi!" diyerek kapıya koştu.
Ben de arkasından gittim. Gerçekten de gelen Harun idi.

"Selamün aleyküm gül yüzlüm."

"Aleyküm selam hoşgeldin."

" Hoşbuldum."

Harun'u içeri buyur ettim. Annem ve abime de selam verdi. Abimle biraz muhabbet ettikten sonra taksiyi aradı. Müsade istedik ve Harun'un yardımıyla kapıya çıktık.

Harun, "Önce oğlumuza takım bakalım mı ay yüzlüm?"

Harun bana "ay yüzlüm" dediğinde kalbimin çırpınıp duruyordu.

"Peki olur."

Ümeyr, "Oleyy!" diyerek sevincini belli etti.

Harun'un çağırdığı taksi kapıya geldiğinde yine Harun'un yardımıyla taksiye bindik. Alışveriş merkezine geldiğimizde asansöre bindik ve çocuk mağazalarının olduğu kata çıktık.

Ümyer çok heyecanlı bir şekilde durmadan takım elbisesinin özelliklerini anlatıyordu.

"Anne, anne! Payponu da olsun. Göymeği de beyaş olsun. Çeketim de kıymızı olsun yok yok şiyah olsun. Ayakkabılarım da hani şu takım elbisenin altına giyilenler var ya baba onların adı neydi?"

"Kundura ayakkabı."

"Heh evet kuydura ayakkabı olsun. Tamam mı?"

Harun ile birbimize bakıp.

Harun, "Tamam babacığım öyle olsun. Sen nasıl istersen öyle olsun."

Bir mağazada karar kılıp içeri girdik. Ümeyr elimizi bırakıp takım elbiselerin olduğu tarafa koşturmaya başladı. Biz de onun koşturduğu tarafa gittik. Ben beğendiğim iki takımı seçtim. Harun da beğendiği takımı seçti. Ümeyr de bir tane beğendi ve denemek için kabine girdi.

Harun, " Ben de yardım edeyim giyemez şimdi." dedi gülümseyerek.

Aynı şekilde ben de gülümsedim.
"Haklısın, bence de."

Harun Ümeyr'e yardıma gitti. Kendi seçtiği ve bizim seçtiğimiz takımları sırayla denedi. Siyah takım elbiseyi seçti.

Oradan ayrılıp tekrar asansöre bindik. Üst katta bulunan gelinlikçilerden birine girdik.

Çok sevimli, sıcakkanlı genç bir kız karşıladı bizi. Ne tarz bir gelinlik istediğimi sordu. Sade çok gösterişli olmayan elbise tarzı bir gelinlik istiyordum.
İstediğim tarza en yakın gelinliği getirdi ve açıkçası çok güzeldi. Sevimli genç kızın yardımıyla kabinde giyindim ve kabinden çıktım.

Ümeyr, "Anne hayika olmuşsun!"

"Teşekkür ederim canım."

Harun, " Hüma çok ama çok güzel olmuşsun!" dedi hayranlıkla. Bu beni utandırmıştı.

"Teşekkür ederim." dedim mahçup olmuş bir şekilde.

"Ama Hüma bu gelinlikten çok elbiseye benziyor. Lütfen beni yanlış anlama böyle de harika görünüyorsun ama bir kez evleneceğiz ve yine sade ama birkaç detayı olan bir şey tercih edelim mi?"

"Ama Harun ben hem bunu beğendim hem de fiyat olarak daha uygun."

"Hüma lütfen böyle söyleme sen benim eşimsin ve seni mutlu etmek benim görevim. Lütfen para işini düşünme ve"

Biraz öteye gözünü diktiği noktaya yürümeye başladı. Benim seçtiğime benzeyen ama birkaç küçük ve şık detayı olan bir gelinlikle geldi.

"Bunu benim için dener misin Hüma'm?"

"Peki."

Alıp yine bana demin yardım eden kızla kabine girdim. Aynadan kendime baktığımda gerçekten de deminkinden daha güzel olmuştum. Dışarı çıktım, Harun şaşkın gözlerle bana bakıyordu.

"Hüma, Hüma çok güzel! Beğendiysen bunu alalım lütfen."

"Peki. Gerçekten çok beğendim. Teşekkür ederim."

"Rica ederim sen her şeyin en güzeline layıksın."

Tekrar kabine girip gelinliği çıkardık ve eve göndermeleri için adresi verdik. Kırmızı-beyaz bir bindallı da seçip çıktık.

Daha sonra Harun'a damatlık bakmak için karşı mağazaya girdik.

Harun tabiki siyah takım tercih ediyordu. Mağazada iki kadın iki de erkek eleman vardı. Kızlardan biri durmadan Harun'a bakıp yanındaki arkadaşına bir şeyler söyleyip kıkırdıyordu. Arkadaşıyla sus işareti yapıyor arada o da gülüyordu. Bu durum sinirlerimi bozmuştu.

Harun sonunda bir takım beğenip kabine girdi ve bir süre sonra çıktı. Takımı çok iyi taşımıştı.

Fısır fısır konuşan kız Harun'un yanına yaklaştı. Koyu kırmızı rujuyla boyadığı dudaklarını gere gere konuştu.

"Beyefendi çok yakışmış. Ah müsade ederseniz yakanızı düzelteyim." deyip elini Harun'un yakasına doğru uzattı.

Yalandan öksürdüm.

" Hanımefendi izin verirseniz kocamın yakasını ben -yani eşi- düzeltebilirim."

Kızın yüzü düştü.
"Hım tabi buyrun!" dedi yarım ağız.

"Harun biraz eğilir misin?"

Harun gülüşünü gizleyerek eğildi. Yakasını düzelttim.

"Tamam düzelttim."

Harun'un çekilmesini bekledim ama çekilmedi. Hâlâ dibimde duruyordu.

"Hüma o neydi?"

"Ne neydi?"

"Sen demin beni -yani kocanı- kıskandın mı?"

"Ne ne alakası var? Yok öyle bir şey! Ben, sen rahatsız olursun diye şey ettim." dedim geveleyerek.

"Hmm peki."

Geri çekildi. Kabine doğru döndü. Ama sonra tekrar bana döndü.

"Beni kıskanman çok hoşuma gitti karıcığım." dedi tüm dişlerini göstererek gülerken.

" Tamam o zaman ben kabindeyim."

"Tamam. Harun, teşekkür ederim." dedim çünkü benimle bu yola çıkmıştı ve Ümeyr'i gerçekten oğlu gibi seviyordu.

"Tamamlayanım olduğun için ben teşekkür ederim Hüma'm."

Sen Benim TamamlayanımsınWhere stories live. Discover now