Uçları Kırık

10.1K 148 14
                                    

Beraber akşam yemeği yerken bir yandan da kırmızı şarabımızı yudumluyorduk. Onun gözlerine bakarken hayatım boyunca neleri kaçırdığımı bir kere daha fark ettim. Onun yanında kendimi hiç olmadığım kadar güvende ve mutlu hissediyordum ama birilerinin oğluma gidip bizimle ilgili bilgi vermesi kafamdan bir türlü çıkmıyordu...

Ne yaparsam yapayım bu olayı unutmam ve görmezden gelmez imkansızdı.

O sırada telefonum çaldı.

O kadar derin düşüncelere dalmıştım ki telefon çaldığı anda yerimden sıçradım resmen.

Arayan kişi eşimdi.

Yağız'a bakarak "Sessiz ol. O beni arıyor." dedim.

Yağız onun ismini kullanmamdan bile rahatsız oluyordu. Bu nedenle asla onun ismini söylemiyorum bile. Telefonu açtım.

"Efendim." diye yanıt verdim.

"Alo... Sen neredesin?" diye sordu. Sesindeki gerginliği o anda anlamıştım. Aynı gerginlik Ferhat'ta da vardı ve o anda kalbim deli gibi atmaya başladı.

" Arkadaşlarımla beraberim, yemek yiyordum. Ne oldu?" diye sordum. O anda birkaç saniye sessiz kaldı. Genelde benimle bu tarzda konuşmazdı. O yüzden bir şeylerin yolunda gitmediğine o andan itibaren emin oldum.

"Bak seninle ilgili bir şeyler söylüyorlar. Ben insanları dinlemiyorum ama hemen buraya gelmen lazım. Tatilini yarıda kes ve gel artık." dedi. O anda gerginliğim iyice yükselmişti.

"Neler diyorlar? Ne oluyor? Dün Ferhat beni aradı, bugün de sen arıyorsun. Neler dönüyor bana söyler misiniz?" diye sordum.

O anda Yağız bana bakarak eliyle neler oluyor anlamında bir işaret yaptı. Ben de ona parmağımı ağzıma götürerek susmasını işaret ettim.

" Ferhat'ın şu arkadaşı ile tatile gittiğini falan söylüyorlar. Bunlar doğru mu? " dediği anda kan beynime sıçradı. Ferhat büyük ihtimalle gidip babasıyla konuşmuştur ya da birileri direkt olarak ona bir şeyler söylemiştir... Ama gerçekten bu işin çizgiyi açtığını o noktadan sonra fark ettim. Artık bu işin hafife alınacak bir tarafı kalmamıştı.

Gergin bir şekilde ayağa kalktım ve elimdeki çatalı bıraktım. Sesimi oldukça alçak tutarak konuşmaya devam ettim.

"Bak şu anda arkadaşlarımın yanındayım. Böyle bir suçlamaya cevap bile vermek istemiyorum. Beni böyle bir şeyle itham ettiğin için utanmalısın." dedim.

O anda sesi biraz daha yumuşadı. "Hayatım... Biliyorum ama böyle şeyler söylüyorlar. Hatta bunu söyleyen kişi elinde bir fotoğraf olduğunu da söylemiş ama sonradan ortadan kaybolmuş. Telefonunu kapatmış." dedi.

Bunu duymam ile beraber sanki başımdan aşağı kaynar sular boşalmıştı. Nirileri bizim fotoğrafımızı çekmiş ve tehdit de mi bulunuyordu acaba?

" Selçuk sen ne saçmalıyorsun

Öyle böyle bir şey olabilir mi? " dedim.

Onun ismini söylediğim anda Yağız'ın suratı düşmüştü ama o anda ne dediğimi, ne düşündüğümü bile bilmiyordum.

"Ne bileyim hayatım işte böyle bir şey söylediler. Yani fotoğraf var falan inanmazsanız da gösteririz demişler... Şimdi aklımda karışmadı değil ama sen de orada olunca böyle düşündüm. Özür dilerim. Ama senden ricam hemen buraya gel, tatilini sonra yaparsın. Olur mu? Burada hem Ferhat hem de ben oldukça sıkıntıya girdik. Özellikle o, bu duruma çok gerildi. Bana söylediğine göre hem arkadaşına hem de sana ulaşmakta zorlanmış, bu nedenle böyle bir şüphe oluştu kafamızda. Ben de biliyorum saçma olduğunu ama işte... Çocuğun yaşındaki biriyle ne işin var değil mi... Ben de bunun böyle olmadığını düşündüm ama insanın aklına bir süre geliyor. Biri sana böyle bir şey söylese sende inanırdın. " dedi.

YASAK DÖVME(+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin