Sessiz Fırtına

15.8K 223 24
                                    


Eve geldiğimiz zaman yol boyunca düşünmekten başımın ağrımaya başladığını hissettim. O kadar fazla düşünüyordum ki. Neler yaptığımın bile tam olarak farkında olmadığım bir anda, belki de hayatımın en büyük hatasını yapmak üzereyim. Ancak yine de... Kalbime söz geçiremiyorum.

"Onlar için endişe ediyorum yine de... Onlara bir şey yapmazlar değil mi..." dedim. Sesimdeki gerginlik çok uzaklardan bile anlaşılacak bir haldeydi. Buna emindim. Ki bana bakışlarından bunun gayet farkında olduğunu da hissedebiliyordum.

Elimi daha sıkı tutmaya başladı. Yol boyunca elimi sadece zorunlu olduğu zamanlar bırakmıştı. Bana böyle sahiplenici bir tavırda olması bile içimde farklı duyguların oluşmasına neden oluyordu. Kendimi hiç olmadığım kadar değerli ve anlamlı hissettiğimi söylesem yalan olmaz...

"Hayır sen merak etme." dedi. Sesi oldukça kendinden emin ve güven verici bir şekilde çıkıyordu. "Onlar kesinlikle sizin eve gidip de bakmazlar. Akıllarına bile gelmez yani. Benim peşime düştüler. Senin adın bile yok ortada zaten... İçini ferah tut. Ferhat'a bir şey olmasına asla izin vermem. Gerekirse farklı şeyler de yaparız onları korumak için ama şu aşamada hiç gerek yok. Yoktan yere onları riske de atmış oluruz. Sen içini ferah tut... "

O sirada dudakları yeniden tenime değdi ve ben istemsiz bir şekilde dudaklarımı ısırdım. Onun yanında bu kadar güvende hissedeceğimi asla tahmin etmezdim. Aklıma bile gelmezdi. Ancak oluyordu işte. Bana bu kadar güven verecek bir erkeğin böyle bir zamanda gelmesi... Bu da benim şanssızlığım galiba...

"Keşke..." dedim. Sözcüklerim tam dudaklarımdan fırlamak üzereydi ki onları tutmayı başardım.

O sırada dönüp bana baktı. Gözleri gözlerime kilitledi...

"Keşke ne?"

"Bosver... Öylesine bir düşünce işte. Geldi ve geçti..."

O sirada elimi tutan eli daha da sertleşti. Parmakları tenime biraz daha baskı uyguladı. Canımı yakacak kadar değildi ancak varlığını bana böylece hissettirmiş oluyordu. Gözlerime bakan gözlerine daha da kilitlendim. O gözlerde kayboldum. Onun böylesine sahiplenici tavırları... Normalde böyle şeylerden etkilenen biri olmama rağmen nedense şu anda eriyordum. Zaten onu bana böylesine çeken de bu özelliği olmuştu galiba.

"Hayır... Söyle... Ne keşke... Ne diyecektin bana?"

O anda gözlerine yine bakakaldım. Kendimi hiç düşünmediğim bir durumda bulmuştum.

"Ya... Gerçekten bosver. Zaten olacak bir şey değil. Keşke demeyi de sevmem biliyorsun...."

"Hayır. Söyle. Ne düşündüğünü bilmek istiyorum. Keşke demeyi sevmiyorsun ama benim bir keşkem var." dedi. O sırada gözlerim büyüdü ona bakarken. Acaba benimle ilgili bir pişmanlık mı duyuyordu? Nedir keşke dediği konu...

"Ne hakkında? Bizimle mi ilgili..." dedim. Sesimdeki titreme belli oluyordur eminim ki. Şu anda en büyük korkum bir şekilde benim ona yanlış yaptığımı düşünmesi ya da benden vazgeçmesi galiba. Eğer bana karşı böyle bir his beslerse bununla nasıl başa çıkarım bunu bilmiyorum bile... O günleri düşünmedim değil. Yine de şu andaki kalbimin çarpması, bu düşüncelerimin gün yüzüne çıkması... Endişe düzeyim her geçen gün artıyor galiba. Giderek daha da endişeli bir insan olmaya başlıyorum.

O anda elimi biraz daha sıkı tuttu.

"Keşke düşüncelerini okuma gücüm olsaydı." dedi gülümseyerek. O anda istemsiz bir şekilde güldüm. Hatta kahkaha atmış bir bile olabilirim. Vücudum bir anda rahatladı. Benimle ilgili keşke dediği konu bu muydu gerçekten. Benim aklıma bile gelmemişti halbu ki.

" Ne oldu neden güldün? " dedi. Onun da yüzünde bir gülümseme belirdi o anda.

"Ne bileyim sen öyle konuşunca kötü bir şey söyleyeceksin zannettim. Bu aralar çok endişe etmeye başladım galiba... Çarpıntı gibi bir ağrı da giriyor göğsüme öyle olduğu zaman..."

"Sen merak etme olur mu öyle şey..." dedi elimi yeniden o güzel dudaklarına götürüp öperken. "Ben seninle ilgili hiçbir şeyden pişman olmadım ve olmam. Biraz karışık bir durumdayız ben de biliyorum ama lütfen bana zaman ver. Zaman içinde her şeyi yoluna koyacağım. Kafanda benimle ilgili..." O sırada biraz duraksadı ve yine devam etti. "Bizimle... Bizimle ilgili hiçbir endişe kalmayacak. Göreceksin. Her şey tam senin istediğin gibi olacak. Mutlu olacağız. Böyle olmasını sağlayacağım. Göreceksin sözümü de tutarım..."

O anda içimi kaplayan sıcaklığı anlatmamın bir yolu yok galiba. Hayatım boyunca böyle güvende hissettiğim biriyle hiç tanışmadım ki bu hisleri daha önceden bilmiş olayım... Hepsi benim için çok yeni ve güzel hisler. Ben hala bir tanesine alışmaya çalışırken o bana daha fazlasını, daha güzelini sunuyor. Ne kadar güzel bir adam bu... Ona olan hayranlığım her geçen gün artıyor.

"Tamam şimdi şöyle bakalım, neydi keşke dediğin konu..." dedi. Gözlerinin içi gülüyordu. Keza benimkiler de öyle.

"Ya gerçekten... Boş yere moralimiz bozulacak..." dedim.

"Benim de senin gibi kötü düşünceler içinde olmamı istemezsin değil mi?" dedi gözlerini kırparak. "Bak ben paranoya yapmıyorum. Söyle işte. Merak ediyorum. Seninle ilgili her şeyi merak ediyorum hem de."

"Tamam..." dedim. O anda bir kere daha duraksadım ama haklıydı. Sonuçta ben de ondan bir şey gizlemek istemiyordum. Yine de olmayacak duaya amin demek gibi olacaktı bu sözler. Yine de merak ediyordu. Onun böylesine beni merak etmesi, hatta düşüncelerimi merak etmesi... İçimde uçuşan kelebeklerin her birini adeta çılgına ceviriyordu. Hayatım boyunca böylesine hayran kalınmadığım için bu hislerin hepsi benim için yeni ve alışması oldukça zor olan güzel hislerdi... "Keşke... Seni çok daha önce tanısaydım. Yani bakireyken... Kimsenin bana dokunmadığı bir zamanda... Ama işte... Saçma..."

O anda elimi tutup yeniden öptü. Gözlerime bakarken bu sefer gülüşü daha da belirgin bir hale gelmişti.

"Hayır... Keşke bir zaman makinesi olsa da o zamanlara geri gidebilsem. Ben de bunu isterdim. Gerçi o zaman durumlar belki de çok farklı olurdu. Geçen seneye kadar böyle bir düşüncen bile olduğunu sanmıyorum." dedi. O anda düşünmeye başladım. Evet gerçekten de olan her şey çok hızlı bir şekilde olmuştu. Ve oluyordu da. Her bir detay o kadar hızlı bir şekilde ilerliyordu ki ben daha neler olup bittiğini anlamadan bir durumun içinde buluyordum kendimi.

" Garip... Ama insan hayal ediyor işte..." dedim. O anda akıp giden yola baktım. Gelmemize çok az kalmıştı.

"Hayal etmek güzeldir. Bu arada daha öncesinde benimle ilgili düşüncelerin var mıydı... Yani istedin mi beni ya da böyle şeyler aklına gelir miydi?" diye sordu.

"Hayır. Gerçekten her şey bir anda değişti ama sen de değiştin bunu kabul et... Eskiden çok başka biriydin sanki bir insan gitti yerine başka bir insan geldi. Ben de değiştim belki de... Sen daha önce düşündün mü peki... Böyle söylediğine göre kesin düşündün. " dedim ona sırıtarak. Büyük ihtimalle düşünmüştür zaten. Yalnız bunu benim hissetmemem enteresan... Genelde insanların böyle düşüncelerini hemen hissederim.

"Ilginc gelecek belki ama gerçekten düşüncelerim hiç öyle değildi. Ancak işte dediğin gibi. Sen de değiştin... Ben de... Her şey bir anda oldu. Bak geldik. Burası..."

O sırada bir tane siyah metal geçitin önünde durdu. Oldukça büyüktü ve arkasında uzun bir yol olduğu belliydi. Kalbim yeniden hızlanmaya başladı.

İşte gelmiştik... 

YASAK DÖVME(+18)Where stories live. Discover now