Nereye Gitti Bu Böyle?

29.1K 292 26
                                    

Ertesi gün Ferhat yemek yemeden evden çıktı. Onunla konuşacaktım ama bu fırsatı bulamadım bile. Aklımda olan tek bir şey vardı. Bu çocuk bu kadar nasıl aşık olmuştu ki... Tek derdim kariyerini yok etmesin. Bir kız için hayatını mahveder diye korkuyorum.

İnstagram a baktım. Yağız online değil. Ona bir şekilde ulaşmam lazım. Hem onu çok merak ediyorum hem de Ferhat'ın durumunu çok merak ediyorum. Ona yardımcı olacak tek kişi yine Yağız. Ne yazık ki babası bu konularda çok ilgisiz. Hem de onu ya da beni dinler mi bilmiyorum ama Yağız onun en yakın arkadaşı olduğu için onu dinleyeceği kesin bence.

Aslında Yağız'ın telefon numarası vardı bende. Ferhat'ın telefonundan almıştım ama hiç aramadım. Çünkü bu şekilde daha çok dikkat çekeriz diye düşündüğüm için ismini bile bir kadın ismi olarak kayıt ettim. Yine de ona ulaşmam lazım. İnstagram açık değilse bile mutlaka telefonu açıktır.

Bir cesaretle aradım. Telefon çalmaya başladığı zaman ben de koltuğa uzanıp tavana gözlerimi diktim. Hava yeniden ısınmaya başladı son zamanlarda. Güzel bir yaz havası geliyor. Yaz... En sevdiğim mevsim. Yine de bu yaz nasıl geçecek bilmiyorum.

Telefon açıldığı an onun o erkeksi sesi karşıladı beni. Kim olduğumu bilerek açmıştı. Demek ki benim numaram da onda vardı.

"Efendim Emine teyze?" dedi.

Benim yalnız olamayacağımı düşünüyor olmalı.

"Yalnızım. Numaram sende var mıydı?"

"Evet... Buradan aramadım ama sen aramadığın için."

"Nasıl aldın peki numaramı. Ferhat mı verdi?"

"Yok. Bulurum ben. İyi misin. Ferhat nasıl oldu dün geceden sonra?"

"Daha iyi ama sabah bir şey söylemeden hızlıca evden çıktı. Bu konuda konuşmamız lazım. Eve geçer misin?"

"Bugün müsait değilim."

"Ne işin var?"

"Emine... Bak böyle şeyleri... Konuşmayalım."

O anda telefonda olduğumuzu fark ettim. Aptallık etmiştim.

"Tamam... Yine de her neredeysen yanına gelmek istiyorum. Dünden beri konuşamadık çünkü biliyorsun."

"Tamam... Bak sen hazırlan yarım saat sonra yine ileride bir yerlerde bekle. Daha önce seni aldığım yerde. Orada buluşuruz."

"İstersen ben de gelirim bir yere."

"Yok gerek yok. Dediğimi yap." dedi ve telefonu kapattı. Onun bu sert kişiliği kafamdaki Yağız ile her zaman bir tezatlık oluşturuyor. Hem tutkulu bir şekilde beni sevdiğini hissettiriyor hem de bana karşı böyle sert olması çok başka hissettiriyor beni. İster istemez uyuyorum ona, itaat ediyorum. Öyle de yaptım. Hızlıca hazırlandım. Yine spor kıyafetlerimi giyip saçlarımı topladım. Parfümü sıktıktan sonra yavaşça evden çıktım. Gelmiş miydi bilmiyordum ama orada değilse bile biraz oyalanırım bir şey olmaz.

Kapıyı kilitleyip ileri doğru hafif tempoda koşmaya başladığım zaman ileride onun arabasını gördüm.

Hızlanıp arabaya bindiğim zaman Yağız her zamankinden daha uykusuz görünüyordu. Gaza basarken ben de kemerimi taktım.

"Uyumadın mı..." diye sordum.

"Hayır. İşlerim vardı."

"Senin için endişelendim. Belki beni bela gibi görüyorsun ama seni görmem gerekiyordu."

O sırada elimi tuttu ve dudaklarına götürdü. O güzel dudakları tenimle temas ettiği zaman içimde bir kelebek kanat çırptı sanki.

"Olur mu öyle şey sen benim sultanımsın. Sen bana bela falan olmazsın. Sadece bu tarz işlere senin dahil olmanı çok istemiyorum. Başını belaya sokacaksın."

"Umurumda bile değil..."

"Biliyorum. Ama olsa iyi olur. Çünkü aklım sende kalırsa benim de içim rahat etmez ve ikimiz açısından da güvenli bir durum değil bu."

"Nereye gidiyoruz şimdi..." diye sordum. Araba hızla yol alırken eve gitmediğimize emindim.

"Bir işim var. Arabada beklersin sen. Zaten camlar filmli. Kimse seni içeride görmez."

"Ferhat ile ilgili... O kız işi ne olacak... Bana da anlatmadı."

Bir anda konuyu değiştirdim ancak daha fazla içimde tutamadım. Zaten bir şekilde sormam gerekiyordu.

"Buna mı takıldın?" dedi kahkaha atarak. "Bir şey olmaz kıza tutuldu işte. Ben aralarını yapacağım."

"Ne demek sen aralarını yapacaksın? Kızı tanıyor musun?" o anda içimde bir kıskançlık damarı belirdi. Yağız başka kızlarla da yakın mıydı?

"Sayılır. Ortak tanıdıklar var. Ama ben artık onlarla pek takılmıyorum. Yine de ben uyarımı yaptım."

"Ne uyarısı?"

"Kız biraz... Hızlı ortamlardan çıkmış birisi. Yani üzer ciddi bir ilişki istiyorsa. Takılmak için olan kızlardan hani..."

"Vaay sen çok biliyorsun takılmalık kızları..." dedim ona bakarak. Tek kaşım kalkık bir şekilde ona bakarken, dışarıdan kendimi görsem gülerdim galiba. Kıskançlık damarım gerçekten de ortaya çıktı.

"Eee yani. Bırak da o kadar olsun. Şimdi sana desem ne alaka falan gerçeği biliyorsun zaten. Ama bu senin için iyi bence."

"Neresi benim için iyiymiş?"

"Bak şimdi ben ortamlara girmemiş toy biri olsam bir yerden sonra kafan karışır. Dersin yani ben bu ilişkide bir adım öndeyim diye. Ama şimdi, ben daha tecrübeli olursam daha iyi."

"Vay vay neler de biliyorsun... Şaşırtıyorsunuz beni Yağız bey..." dedim. Gözlerim ona derin bir şekilde bakarken gerçekten de ona olan hayranlığım daha da üst bir seviyeye çıkmıştı.

"Eh işte... Seni şaşırtmak... Hoşuma gidiyor."

O anda gülümsedim ister istemez. Bana tekrar baktı.

"Çok güzel olmuşsun bugün..." dedi.

"Özel bir şey yapmadım."

"Her halin güzel işte..." dedi bana bakarak. Bakışları bile çok tutkulu ve özel... Bunu her an hissedebiliyorum. Ve çok hoşuma gidiyor.

Gideceğimiz yere vardığımız zaman bir ağacın arkasına park etti.

"Sen burada bekle. Ben geleceğim." dedi ve torpidoya uzandı. Torpidoyu açtığı zaman içinden gümüş renkli, parlak bir silah çıkardı.

"Ne yapacaksın bununla? Yağız... Bak sana bir şey olmasın... Çok endişe ettiriyor beni bu işler."

"Merak etme bebeğim bana bir şey olmaz." dedi ve elimi tutup o güzel dudaklarına götürdü yine. "Bir para işi var. Alıp geleceğim. Ondan sonra bir yemeğe gideriz..."

"Tamam... Dikkat et yine de..."

Yeniden dudaklarıma bir öpücük kondurdu. Silahı beline taktı ve dışarı çıktı. Arabaya bir defa daha baktı gitmeden önce. Üzerindeki siyah ceketi çok güzel duruyordu. O sırada etrafa bakma fırsatım oldu. Gerçekten de lüks bir yere gelmiştik. İleride büyük bir plaza vardı. Ne gibi bir para işi yaptığını bilmiyorum ama buralarda bu işleri yapacak kadar ileri seviyeye gelmiş. Hızlı bir şekilde yürümeye başladığı sırada gözden kayboldu.

Kalbim deli gibi atıyor. Umarım başına bir şey gelmez. Silahı alıp gitmesi aklımı karıştırdı. Neden silaha gerek vardı ki?

O sırada ileride bir gürültü duydum. Bir bağırma sesi gelmeye başladı. Ağaçların arasında iki kişi tartışıyorlar ama kim bunlar net olarak göremiyorum. Arabadan çıkmak da istemiyorum çünkü Yağız döndüğü zaman beni bulamaz belki ya da başka şeyler olabilir. Allah kahretsin... Bana süre de vermedi.

Ne yapacak bu adam? Haraç mı kesecek yoksa? Nasıl işlere bulaştı...

Ah Yağız...

Geldiğinde bir bir soracağım bunun hesabını sana görürsün... 

YASAK DÖVME(+18)Où les histoires vivent. Découvrez maintenant