Bölüm Yirmi İki: "Umutlarından Vazgeçme."

58 11 58
                                    

Multimedya,

Hemsaye,

Fısıltı.

Ve Mina'nın çizimi.

Merhabalar dolunaylarım 🌕
Yeni bölüm sizlerle keyifli okumalar dilerim. Umarım beğenirsiniz ve keyifle okursunuz. Yorumlarınızı, paragraf arası yorumlarınızı bırakmayı unutmayın okurken çok mutlu oluyorum ve gerçekten bana çok motive oluyor. Dolu dolu yazmaya gayret ediyorum sizde oy vererek destek olursanız sevinirim. Şarkılarınızı bırakmayı unutmayın. Bu bölüm dönüm noktası diyebilirim artık yavaş yavaş istediğim bölümlere geliyoruz. Kemerlerinizi bağlayın derim. Çalkantılı bölümler geliyor. :D

Haydi şimdi bölüme ✨

Bölüm Yirmi İki: "UMUTLARINDAN VAZGEÇME."

GÜLSEN CEYLAN.

Bir küçücük hayat varmış.

Sonra o hayatı yok etmişler.

Bir Kara delik vardı. Günden güne beni içine çekiyor hayatımı bitiriyor gibiydi. Artık ne hâyâllerim vardı ne de umudum. Hayatımın renkleri solmuştu sanki. Sert bir rüzgâr esiyordu hayatımda. Nereye savrulacağımı bilmeden beni sarsıyordu. O hayat küçük ruhum. Beynimin içinde dönüp dolaşan sesler. Bir gün mutluysam diğer gün mutsuz olmam. Günden güne sanki kişiliğimi kaybediyor, içimde değişik şeyler oluyordu. Tam ensemin arkasında bir ses vardı. Kötü bir an olduğunda konuşuyordu. Beni yönlendiriyor gibiydi. İstemesem de onun sözlerini dinliyor, uyguluyordum. İçimden bazen her şey yapmak gelse de bazen sadece uyumak istiyorum, bazen de sinirli, agresif bazen de umutlu, neşeli.

Ama her ne olursa olsun eski ben, ben değildim.

Aynaya baktım. Sıcak duş almıştım ayna buhar olmuştu. Elimle sildim. Buz mavisi gözlerime baktım. Gülsen'i aradım orda. Eski bene ihtiyacım vardı. Neredeydi? Bana ne oluyordu? Dolu gözlerimi yumup açtım. Ne zamandır beklediğim o an gelip çatmıştı işte. Babam, benim babam gelmişti. Biliyordum, bir gün geleceğini biliyordum. Hep onu beklemiştim. Cam kenarında onunla ilgili masalları anlatıp geleceğini hâyâl etmiştim. Belki de bu evde yaşamamın sebebi o cam kenarında masal anlatıp babamı hâyâl etmekti.

Bornozuma sarınıp banyodan çıktım. Ev buz gibi soğuktu. Anlaşılan doğal gaz parası yine ödenmemişti. Okulda Larissa ile yaşadığımız o kargaşadan sonra Tuna beni evime bırakmıştı. Annem okulda hizmetli olarak çalıştığı için geç geliyordu. Annemin okulda hizmetli olduğunu henüz sadece Tuna biliyordu. Diğerleri bilmiyordu bence gerekte yoktu.

Rutubet kokan salondan odama girip kapımı kapadım. Yatağıma uzanıp beyaz tavanla bakıştım. Evden çıkıp neden babanı aramıyorsun? Ensem de konuşan o ses yine yerini almıştı. Sıkıntılı bir nefes bıraktım. "Nerde bilmiyorum ki. Bilsem giderim hemen.". Tavana bakmaya devam ettim. Benimle konuşan bu sesi ilk duyduğumda iç sesim sanmıştım ama sonra annemin de duymadığını anladığımda başka bir ses olduğunu anladım. Araştırma yaptığım da şizofren hastaların bu belirtileri olduğunu öğrendim ama tam şizofren değildim. Kendimi hissediyorum başka bir hastalıktı.

O zaman bul. Sesi duymamla düşündüm. "Koskocaman şehir de nasıl bulabilirim ki?"

Ara, bul.

Yatağımdan kalkıp temiz iç çamaşırlarımı ardından kıyafetlerimi giyindim. Saçlarımı taradım kuruttum. Hava kararmaya başlamıştı. Camdan dışarı baktım. Evet tam zamanı. Yutkunarak camdan dışarı baktım. Bir süre düşündükten sonra ceketimi giyip odamdan ayrıldım.

VECA. Where stories live. Discover now