Bölüm Yirmi Beş: " Huzurun Adı: Mina."

59 10 64
                                    

Multimedya,

Norm Ender,

Mekanın sahibi.

Merhabalar dolunaylarım 🌕 herkes için güzel bir bölüm olur umarım. Keyifle okursunuz. Biraz olaylı, biraz çata pat ama Tuna ve Barlas'ın her şeye rağmen rahat durmadığı bir bölüm sizlerle. Umarım beğenirsiniz ve keyifle okursunuz ben yazarken çok keyif aldım.

Not olarak da şunu eklemek istiyorum; yazdığım kurgularımın karakterlerimin hepsi birbirini tanıyor ve dostlar.

Paragraf arası yorumlarınızı bırakmayı unutmayın, yorum ve oylarınızı unutmayın. Şarkılarınızı da alayım bu arada :)

Haydi şimdi bölüme ✨

Bölüm Yirmi Beş: "HUZURUN ADI: MİNA

Ups! Tento obrázek porušuje naše pokyny k obsahu. Před publikováním ho, prosím, buď odstraň, nebo nahraď jiným.

Bölüm Yirmi Beş: "HUZURUN ADI: MİNA."

Alkan Kılınçoğlu.

Ben yolunu bulamayan bir yolcuyum.

Oysa bana yolumu gösteren Dolunay.

Hayat her şeyimi elimden alsa da sabır ederek her şeyimi tek tek geri vermişti. Hatta şimdi hiç olmadığım kadar gücüm vardı ve birde aşkım. Onu o gece barda gördüğümde benim demiştim. Gerçekten onu istedim, sanki Tanrı o an sesimi duymuştu. Şimdi iliklerine kadar benimdi.

O kadar fazla seviyorum ki aklımı yetirecek oluyordum.

Kusursuz teni vardı. İçinde kaybolduğum bir çift gözlere sahipti. Bebeğimdi, kimse ona zarar vermezdi. Değil tenine dokunmak tek bir saç teline kimse elini süremezdi. Aksi halde can alırdım. Gerçi ben değil Mirza Han'a söylemem işime yetiyordu.

Ve tabi ki Hakan'a da.

Benden büyük olsalar bile yanımda olduklarını biliyordum. Yoksa bu dünyada ayakta güçlü olmam imkansızdı. Güçlü olmam için çevreye ihtiyacım vardı.

Kafamı iki elimin arasına alıp masamda sadece oturdum.

Bir yolu olmalıydı, ışığımı bulmam için bir yolu olmalıydı. Aksi halde yaşamam imkansızdı. Beynimi yoracak kadar düşündüm. Mina'yı evine bıraktığım da onların sokağına giren araba görmüştüm. Evlerimiz yürüme mesafesinde olduğu için arabayı da fark etmiştim. Ben yetişene kadar iki kızımı da almışlardı. Neyse ki plakayı almıştım ve hemen Kaan'ı aramıştım. Plakayı vermiş, araştırmasını söylemiştim. Çaresizce gelecek bilgiyi bekliyordum ve bu... Sabrımı zorluyordu.

O içeri girene kadar beklemeliydim, bana gitmek de ısrar etmeliydim, yanında olsaydım şimdi benimle olurlardı.

Masamın köşesinde olan su bardağını duvara fırlattım. Yüksek sesle binlerce parçaya bölünüp yere parçaları düştü. Saçlarımı çekiştirdim. Sayısız sigara izmariti olan kül tabağına yeni bir izmarit eklemek için sigara yaktım, bitti. Bir tane daha ekledim, o da bitti ve bir tane daha ekledim.

VECA. Kde žijí příběhy. Začni objevovat