Bölüm İki: "Kurtarma."

274 20 1
                                    

Multimedya:

Dolu Kadehi Ters Tut,

Karanlık

Ayrıca Mina'nın çizdiği resim de Multimedya da mevcut.

Herkese merhaba canım okuyucularım ^_^ ikinci bölüm sizlerle doya doya keyifle okuyun ve Paragraf arası yorumlarınızı bırakmayı unutmayın.

Umarım beğenirsiniz :) <3

Yaralı bir Mina :'((((

Yaralı bir Mina :'((((

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Hadi şimdi bölüme <3

🌒

 Bölüm: İki: "KURTARMA."

Sana her baba değimde sigara yanıkları ile dolu parmak uçlarıma birde iğne batırıp kanıtırdın.

Söylesene baba ben senin bana yaşattıkların için nereni kanatayım?

İçimde kopan fırtınalar gibi gözyaşlarımı da kimse görmez, bilmezdi. Tıpkı gülücüklerim gibi. Sessizlik içinde ben kendimi yeyip bitirsem de kimse bilmezdi diğer yarımın acılar içinde kıvrandığını. Ne kadar çok onu hatırlamak istemesem de vücuduma eserlerini bırakmıştı. Yaralarım vardı yalnızca bedenimde değil ruhumda da. Üstüme giydiğim bez parçaları kapatıyordu, saklıyordu.

Ama her saniye sızlıyorlar.

Duygularımı belli etmediğim den dolayı belkide bu kadar dışarıya karşı soğuk ve umursamazdım. Ruhsuz ve feri olmayan gözlerim... Kimseye öyle bakmak istemezdim ama mutlu ve benim kişiliğime zıt şekilde davranmak içimden değil kalbimden gelmiyordu.

Hıçkırıklarım hırçın dalgalar gibi duruldu, ağlamalarım dindi. Saatlerce yattığım kapının önünde ki zeminden yavaşça, sersemleşmiş ruhumla kalktım. Gözlerimin içi kızardığına emindim çünkü her ağladığımda kızarırdı. Baygın gözlerle camım dan görünen aya baktım. Boğazıma oturan yumrunun gitmesi umuduyla yutkundum lakin fayda etmedi. Zeminde oturmaya devam ederken zaman makinesi gibi nasıl dayak yediğim günlere giden aklımı geçmişin kirli sayfalarından koparıp çıkarmak zor oldu.

Alkan Kılınçoğlu... Beni küçük Mina'ya götürdün seni sevmedim.

Bunun için henüz erken zaten.

Ağlamaktan ve ağlayan birini görmekten nefret ederdim. Gözyaşı görmek midemi bulandırırdı. Birinin yanımda ağlamasına tahamülüm sıfırdı. Hiç yoktu işte bu yüzden midemde safra kesem yükseldi ve ağzıma sıvı gelmesiyle elimi ağzıma kapattım ve aynı zamanda odamın içinde bulunan tuvalete gitmek için ayaklandım. İlk biraz sendelesem de sonra dengemi bulup sarsak bedenimi banyoya attım. Klozetin önüne çöktüm ve kapağını kaldırıp kustum.

Ben yalnızca anneme güldüm.

Birde yalnızca ona ağladım.

İşimi bitirdikten sonra ayaklandım ve lavabonun önüne gelip ağzımı çalkaladım elimi yüzümü yıkadım. Aynaya baktığımda gerçek beni gördüm. Maskeleri olmayan ben. Gözlerim tam tahmin ettiğim gibi kızarmış ve şişmişti. Saçlarım dağılmıştı. Baygın baygın bakmayı sonlandırıp havluya uzandım ve yüzümü, ellerimi kuruladım. Işığı kapatarak çıktım. Odama geçtiğimde görüş alanımı kolaylaştırmak için yatağımın baş ucunda duran gece lambasını açtım ve dolabımdan pijamalarımı çıkardım. Gece geç saat olmuştu ama zerre uykum yoktu. Başımda yorgunluğumu belli eden bir ağrı vardı. Şakaklarımı ovdum ve hızlıca pijamalarımı kıyafetlerimi çıkarıp üzerime geçirdim. Gece lambasını kapamadan yatağımın içine girdim. Işığı sönük gözlerimle camdan dışarısını izledim.

VECA. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin