Bölüm Kırk Beş: "Geçmişin Ayak İzleri."

15 2 25
                                    

multimedya: Çağan Şengül, çok yazık

Merhaba dolunaylarım 🌕

Yeni bölüm sizlerle keyifle okumalar dilerim. Paragraf arası boş kalmasın lütfen yorumlarınızı okumak benim umut kaynağım. Yorumlarınızı eksik etmeyin ve destek için yıldıza basmayı unutmayın :)

Şimdi yeni bölüme ✨

Bölüm Kırk Beş: "GEÇMİŞİN AYAK İZLERİ

К сожалению, это изображение не соответствует нашим правилам. Чтобы продолжить публикацию, пожалуйста, удалите изображение или загрузите другое.


Bölüm Kırk Beş: "GEÇMİŞİN AYAK İZLERİ."

Hiçbir şey olmamış gibi, birinin hayatında derin izler açıp hiç olmayan, zamansız çıka gelmek ne kadar basit ve kolay değil mi? Peki ama diğer kişi için o kadar basit miydi?

Travmalarımın, acılı çocukluğumun, hastane odalarında yaşadıklarımın sebebi olan adam.

Benim babam.

Saatlerce elimde tuttuğum nota baktım uzun uzun. Mekândan eve gelmiş ve sabaha kadar odamda yatağımda oturmuş sadece nota bakıyordum. Şafak sökmüş sabah ezanı okunmuş artık gün doğuyordu. Ben hâlâ yazıya bakıyordum. Bütün yaşadığım her şey beynimden akıp geçti film gibi. Hastane odalarında ki çocuk Mina'nın çığlıkları, bağırışları kulağımda yankı yapıyordu. Derin derin nefes alıp vermeye başladım. Gözlerimi yumdum. Hastaneye geri döndüm sanki.

"Anne!"

"Bırak beni bırak! Anneme gideceğim ben, ölmedi benim annem, benim annem ölmez bırakmaz beni annem! Bırak beni!"

"Küçük hanım hadi bak lütfen bu son iğne."

"Canım acıyor onu yapınca. Hem annem kızar sana! Lütfen, lütfen, lütfen, lütfen! Anneme gideyim, ne olur hemşire abla."

"Annemi istiyorum, anne ne olur gel!"

....

"Mina!"

"Aaaa!" Gözlerimin önünde bir perde vardı sanki. Kapkara bir perde vardı. Avuçlarımın içinde olan yorganı var gücümle sıktım. Bedenim atağa geçmiş titriyordu. Yorganı parçalamak istercesine dağıttım. Ardı ardına yükselen çığlıklarım karanlık odamın duvarlarına çarparak yankılandı. Kollarım dan biri tutuyor o esnada ama kim bilmiyorum çünkü bilincim yerinde değil. Kendimde değilim, bir kriz içindeyim. Şimdi bu adamın yıllar sonra bana bunu yapmasına ne hakkı vardı?

"Korkuyorum, Mina korkuyorum lütfen sakinleş." Sanırım Aygen'in sesi. Kollarımdan tuttu ve beni göğüsüne çekti. Başım koluna yaslı kaldı. Sesli ve bağırarak ağlıyorum hâlâ. Aygen konuşuyor ama duymuyorum.

"Mina geçecek," saçlarımı okşadı. "Yemin ediyorum sana geçecek çok mutlu olacaksınız." Alkan yüzünden bu hâlde olduğumu düşünüyordu. Düşünsün. Notu görüp korkmasın istedim. En azından bunu düşüneceğim kadar kendime gelmeye başladım. "Geçecek güven bana," elinin diğerini omzumdan çekti. "A," dedi uzatarak ve eline kağıdı aldı. "Bu notta neyin nesi?"

VECA. Место, где живут истории. Откройте их для себя