Bölüm Yirmi Altı : "Minik Yavrular."

56 10 61
                                    

Multimedya,

İkiye On Kala,

Bütün İstanbul biliyo.

Merhabalar dolunaylarım 🌕 yeni bölüm sizlerle keyifli okumalar dilerim herkese. Desteğinizi esirgemeyin lütfen bölümleri uzun uzun yazmaya çalışıyorum siz de destek olursanız sevinirim. Oy ve yorumlarınızı unutmayın. Şarkılarınızı da alayım. Güzel ve bol kavuşmalı bölüm oldu, birde yavrularımız var. Dolunayımız artık anne :) Tuna ve Barlas da bildiğimiz gibi :D

 Dolunayımız artık anne :) Tuna ve Barlas da bildiğimiz gibi :D

Ups! Tento obrázek porušuje naše pokyny k obsahu. Před publikováním ho, prosím, buď odstraň, nebo nahraď jiným.

Haydi şimdi bölüme ✨

Bölüm Yirmi Altı: "MİNİK YAVRULAR."

Mina Sarac.

Alkan olmayınca hayat ışıksız.

Yanımızda olmayınca dünya korkunç.

Yanağımda ve dudağımda ince bir sızı vardı. Başımda zonkluyordu. Neler olduğunu bilmiyordum ama bir şeyi iyi biliyordum.

Evimde değildim.

Acıyla yutkundum. Gözlerim kapalıydı, nerede olduğumu anlayana kadar da uyumuş numarası yapmak en iyisiydi. Ellerim açıktı, ayakkabılarımda. Kulağıma ince bir miyav sesi gelmesi ile Dolunay'ında burada olduğunu anladım. "Biraz tartakladık bu kadar yeterli, o gelen kadar burada kalsınlar. Kapı kilitli olacak zaten çıkamaz."

"Güzel, hele gelsin yapacağım yapacağımı."

Ardından ayak sesleri ve kapı açılıp kapanma sesi oldu. Gözlerimi yavaşça açtım. Uzun süre kapalı olduğu için gözlerim ilk önce kamaştı. Işığa alışınca etrafa net bir şekilde baktığımda boş odanın içinde olduğumu gördüm. Dolunay hemen yanımdaydı. Saat kaçtı bilmiyorum ama camdan baktığımda şafak vaktiydi. Yavaşça doğruldum, boynum yerde yattığım için tutulmuştu. Dudaklarım titremeye, gözlerim dolmaya başladı. "Alkan." Kimse cevap vermedi. Dolunay'ın yanına gittim. Hamileydi bu yüzden korksun istemiyorum ama bende çok korkuyordum. "Korkma kızım, baba gelecek." gözyaşlarım istemsizce akmaya başladı. Kim, neden kaçırdığını bilmiyorum ve şu an Alkan dan başka kimse umurumda değildi. Dolunay'ın yanağını okşadığım da elime ıslaklık geldi. "Ağlama bebeğim, Alkan gelecek."

"Miyav."

Dudaklarımın arasından hıçkırık kaçarken yanına çöktüm. Gözlerim her an bir şey olacak korkusu ile etrafta ve kapıda dolaşıyordu. Dolunay'ı sevmeye devam ettim. En azından biraz daha sakindi. Burnumu sertçe çekip Dolunay'a baktım. "Alkan gelecek." Gelecekti, eğer onu tanıdıysam akşama kadar bizi bulurdu. Bunu bildiğim için içim rahattı fakat içimde ki korkuya engel olamıyordum. Yaptığım tek şey kendimizin tüylerini sevmekti.

Camdan umutla Alkan'ın gelişine dair bir şey beklerken Dolunay da gerip bir şeyler oldu. Endişe içinde bakarken Dolunay durmadan miyavlıyor, ayaklanıp olduğu yerde dönüp sırt üstü yatıyordu. Ne yapacağımı bilmiyorum tek yaptığım beklemek oldu. Dolunay acı içinde miyavlıyordu. "Kızım," diyerek başını sevdim. Benden yardım isteyerek bakıyordu.

VECA. Kde žijí příběhy. Začni objevovat