Yaşamak için bir kalbe ihtiyacım var, nefes almak için bir bedene.
Öküzlerin yer aldığı dünyaya aittim. Hâyâllerim yoktu çünkü ölecektim, ailem yoktu çünkü ölmüşlerdi ama her zaman yanımda olan dostlarım vardı.
Burası hastalıklı hayatların yeniden y...
Merhabalar dolunaylarım. Yeni bölüm sizlerle keyifli okumalar dilerim. Yorumlarınızı eksik etmeyin. Paragraf arası boş kalmasın. Güzel bir bölüm oldu benim içime çok sindi.
Şimdi bölüme ✨
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Bölüm Kırk Yedi: "PİŞMANLIK DENİZİ."
ALKAN KILINÇOĞLU
Sağlıklı, mutlu ve her şey olağan şekilde yürüyen bir yuvam hiçbir zaman olmadı. Annemle yaşadığım sancılı çocukluğum onun beni yetimhaneye bıraktıktan sonra da devam etti. Hatta belki de daha da sancılı olarak devam etti. Yetimhaneninbekçisinden yediğim şiddetler, tacizler büyük bir enkazdan ibaretti. Keşke annem beni o yere vermeseydi fakat onunla kendince sebepleri vardı. Zorla başlık parası ile evlenmiş olması. Evlendiği adamın beş parasız olması annemin ölüm sebebiydi. Benim ölmemem için yapmıştı bunu ama neyse ki dostu sayesinde kurtulmuş oldum.
Annem düpedüz yokluktan öldü.
Yaşatma sözüm vardı. Sözümü tuttum. Dolunayımın kalbinde meleğim de yaşıyordu. Annemin dediği olmuştu. Dolunayım ve meleğim vardı. Annemin en yakın dostu beni ve Barlas'ı aldığında biraz olsun hayatım olağan şekilde olsa da büyüdükçe, yaş aldıkça ve Selver annemin serveti bana kaldıkça eşinin kini yeniden enkaz yarattı. Onunda üstesinden geldim.
Ve ben artık hayalini kurduğum o yuvaya sahip olmak istiyorum. Mutlu olmak istiyorum. Yaşayamadığım o yuvayı inşa ederek sahip olmak istiyorum. Bunu eşim ile, âşık olduğum kadın Mina ile yapmak istiyorum. Ve biliyorum yapacağız. İnanıyorum, bunu yapmaya mecburuz, yapmak zorundayız aksi takdirde geçmiş peşimizden gelecekti. Ben geçmişi istemiyorum artık. Geleceği istiyorum bunun için de her şeyi yapacağım.
Fakat benim şu an ki hayatımdan bir farkı yoktu çocukluğumun. Tek değişik fark yetimhane deki bekçi amca fiziksel olarak dövüyor, şiddet uyguluyordu. Bu yangın nasıl geçer? Nasıl söner bu ateş bilmiyorum ama tek bildiğim pes etmeyeceğim.Gideceğini Bade den duydum. Son kez gideceği ile ilgili bir bilgi vermişti. Üzerine varmadım çünkü arada kalan o olmuştu. Mina'nın onunla konuştuğundan haberim vardı. Yanında olabilir, izin vermiştim.
Her şeyinden haberim vardı. İlk günden beri.
Sessiz kaldım. İzdivaca ihtiyacım vardı. Yorgun, bitkin haldeydim. Dinlemek istedim. Mina türlü planlar yaparken ben ise tedavime zaman ayırdım zira zamana ihtiyaç vardı. Ayağım günden güne iyiye gidiyor ve eskisi gibi olmasına az kalmıştı. Vücudumun belirli yerlerinde bulunan kazaya ait izler geçmişti. Yakından fark ediliyordu. Dikkatli bakmayan biri göremezdi. Tuna, Aygen, Gülsen, Larissa ve Bade ile konuştum. Neler olduğunu anlatmadım ama Mina'yı yalnız bırakmalarını istemedim. Her ne olursa olsun yanında olmalarını söyledim çünkü bize kızgındı. Haklıydı. Keşke geldiğim o gece her şeyi anlatsaydım. Elime fırsat geçtiği anda anlatsaydım. Onun dinlemek istemesini beklemeseydim keşke. Annesini ve babasını bulması kavuşması beni mutlu ediyor en azından bunun için mutlu olmasını istiyorum. Derya Hanım ile konuştuğum da her şeyi anlatmasını ben ikna ettim. Ama keşke bağ evini söylemeseydi.Aradan geçen iki günde pek bir şey olmadı. Holding işlerini evden yürüttüm. Dinlendim. Kendime zaman ayırdım. Düşündüm. Çağatay baba ile uzun uzun konuştuk. Her şeyi anlatmayı istediğini söyledi fakat ben istemedim. Gerçi ben nasıl anlatırım bilmiyorum. Annemin kalbini taşıdığını, hastanede olanları...